• sesli filmlerin gelişi ile kameralar ses geçirmez aletlerle kaplanmaya başlandı. bu aletler kameranın hareket etme yeteneğini kısıtladı. bu yüzden sesli filmlerin çıktığı ilk yıllarda kamera pek hareketsizdir ve film durağandır.
  • potemkin zirhlisi ile birlikte ba$layan, sadece goruntuden olu$mayan film, ilk sesli filmler sessiz cekilip sonradan seslendiriliyordu. turkiyede hala bircok filmin ve dizinin cekimi sonradan seslendirme yontemi ile yapiliyor
  • adi yari$maciya vucüt ile tarif edilen onun da takim arkada$larina sesli soylediği anlamsiz bir oyun
  • bu filmlerden, içlerinde konuşma da barındıranlar, bazı çevrelerde tartışma yaratmıştı. sene 1930.

    film çeken ve bu işin teorisiyle de uğraşan paul rotha tarafından dejenere bulunmuş olan bir film türüydü, içinde diyaloglar da barındıran sesli film. rotha, anlatıcıya yer veren sesli filmlerin "kültür için sakıncalı ve kötü" (bkz: detrimental) olduğunu düşünmüştür. "aniden bir ses konuşmaya başlayınca, ses faktörü kameranın üstüne çıkıyor. dolayısıyla, doğal içgüdülere zarar veriyor." demişmiş. / "immediately, a voice begins to speak in a cinema, the sound apparatus takes precedence over the camera, thereby doing violence to natural instincts." diyerek. kısaca, müzikle bir derdi yoktu. içinde diyaloğun olduğu sesli filmlerin rotha'ya göre tek bir kullanım alanı vardır: haber iletimi. (bkz: newsreel) sebep: bu filmlerin estetik ya da dramatik olmayışları; gerçekçi, belgelere dayanan filmler olmalarıymış. bu gerçekçilik, merçekçilik, bugünden bakınca yavan duruyor.

    rotha'nın önerisini şu cümleyle bitirebiliriz: "hiç bir sözlü anlatımın gücü fotoğrafların tasvir konusundaki yetkinliğine erişemez."/"no power of speech is comparable with the descriptive value of photographs".

    bir anda "vay be nereden nereye?" dedirtse de; merak uyandırıcı bir tespit ve hatta iddea sesli filme dair.
hesabın var mı? giriş yap