• insan kendi ego tatminini sevgiyle karıştırıyor. sevgi; bir canlıyı kendine bağımlı hale getirmek, onu sahiplenmek ve onun hayatını kontrol etmek değildir. sevgi, onu özgürleştirmek ve o canlıya saygı duyarak onu olduğu gibi kabul etmektir.

    bu bir insan olabileceği gibi hayvan ve hatta bitki bile olabilir!

    kendi arzusu ve inandığı doğrular için, çiçeği toprağından koparıp saksıya almak, kuşu doğasından ayırıp kafeslemek, kızın ve oğlanın bireyliğini yoksayıp hayatına yön vermek sevgi değildir!
  • soru bu; gerçekten sevdiniz mi? madem dinleyen taraf sizsiniz (bunu okuduğunuza göre öyle farz ediyorum) konuşan taraf da ben olayım.

    sevdim. ama önemli olan bu değil. önemli olan o sevgi için neler yapabileceğin, nelerden vazgeçip neleri göze alabileceğin. yoksa hayvanlar gibi sev dur, pek kolay bir iştir bu. onun yokluğunda acı çekmek kolaydır. ama o ete kemiğe bürünmüş olarak karşına çıktığında işler değişir. sevgili olduğunda işler değişir. birçok kez denenmiş ve test edilmiştir. insan bir kez sevgili olup da ona ulaşınca, tıpkı bir mülkü sahiplenir gibi bedenini sahiplenmeye başlar onun. kabul ediyorum. seks arzusu, aşkın en büyük dışavurumudur. tabi sizin aşktan anladığınız bir nevi ilahi aşksa, öyleyse gidin ve tanrınızla sevişin. ben çok denedim ama ruhum kiminle muhatap olduğunu bilmeyince haz alamadı bundan. her neyse. ne kadar seviyorsunuz? ona istediği zaman istediği özgürlüğü verebilecek mısınız? yani artık sizi sevmediğini söylediğinde? öldürür müsünüz onu? sevginin ölçüsü burada saklıdır. sevgi tek başına o kadar savunmasızdır ki karşılığını alamadığı zaman tıpkı karşılıksız çek gibi silahlar konuşmaya başlar. siz gidiniz ve kendinizi beceriniz!

    sevgilisiniz. (dua edin ki sevgilisiniz) bu ahvalde bir zamanların yalnızlığını pek çabuk unutmuşsunuzdur. ona neden ihtiyacınız olduğunu... çünkü artık ulaşmışsınızdır ona. çünkü sizin sevgi anlayışınız yalnız ona ulaşabilmekle sınırlıdır. önce sevilmeden sevmesini beceremiyorsunuz çünkü. ilkin yıllarca bekleyin ve görün. ama birçok insan ömrünün bu kadarını bir insan için heba etmek istemez. bekleyenler ise çoban köpekleri gibidirler. sahibi kayıp çoban köpekleri. boynuna bir tasma geçirmek isteyenlere karşı saldırgandırlar. nerde öyle çoban köpekleri demeyin. gerçi bulsaniz da takamazsiniz o tasmayı boğazına. zaten mesele de bu değil mı? bir kez yakalayınca onu, bir ahırın kapısına bağlamak? böyle insanları teker teker yok etmeli. belki bu biraz fazla gelmiş olabilir. o zaman ileride okuyacağınız bir romanda şu cümleleri gördüğünüzde beni hatırlayın: "vahşet her zaman vahşet değildir!"
  • seviyor ve seviliyorsanız kıymetini bilin. bazıları bilmedikleri gibi bir de utanmadan bildiğini söyler. bunlardan olmayın. lafta kahraman olmak hep basittir. her şeye rağmen savaşın.
hesabın var mı? giriş yap