• ağır kokan erkek parfümü.
  • (bkz: snoblaşmak)
  • kendinden farklı veya üstün olan kişileri taklit ederek her şeye aşırı özen gösteren, züppe.
  • bu tür insanların ortak özellikleri sosyeteye meraklı olmaları, giyimlerine anormal derecede fazla önem vermeleri, insanları zekalarına ve karakterleri yerine ekonomik durumlarına göre sınıflandırmaları gibi özellikler özetle snobluğun esaslarıdır. mutlaka bir yerlerden rotary ve benzeri derneklere üye olup, boy göstermeye de bayılırlar. ama maksatları yardım etmek değil, ortalarda yardım yapıyor diye gözükmektir.

    iş hayatlarına bakacak olursanız, genelde kendi işinin patronlarıdır. fakat bu patronluk onların tırnaklarıyla kazıyarak gelmiş oldukları bir nokta olmayıp, aile şirketinin başına mirası devralarak veya üst jenerasyonun yaş itibariyle emekliğe ayrılması sonucuyla başa geçme şeklindedir. asla bir başka şirkete girip, birilerinin emrine girip çalışmayı kabullenemezler. malum onlar doğuştan, emir alamayacak kadar önemli kişiler olduklarını düşünürler. bu nedenle iş bilmeden geçtikleri aile şirketlerinin başına, sıkça köklü kurumları batırdıkları görülmüştür.

    ancak en tutarsız yanları, insanlara tepeden bakmaları ve başkalarına önem vermiyorlar hissiyatı yaratmaya çalışmaları, ama tam aksine o küçümsediği kişilerin ve diğerlerinin onların hakkında ne düşündüklerine aşırı derecede önem vermeleridir. çünkü eğer insan kendisine güveni çok fazlaysa, el alemin ne düşündüğünü veya ne dediğini aldırmaz. yani "sizi takmıyorum küçük insanlar" diye davranırlarken, o küçük insanların kendileri için methiyeler düzmeleri hayatta en çok istedikleri şeylerden biridir.
  • günümüzde birçok kişi için kullanılabilecek en yerinde tanım. bazıları herşeyin en iyisini, en doğrusunu biliyor.
  • sözlüğün büyük kısmını oluşturan kitle.
  • marcel proust'un à la recherche du temps perdu'de binlerce sayfalık betimlemeleri içinde fazlasıyla kendine yer bulan grup, ruh hâli ya da belki davranış bozukluğu.

    pierre bourdieu'nün habitus kavramı üzerinden ilerlemek belki daha doğru olabilir. kişi bazı edimleri sonradan kazanamaz, statü atlasa da bu edimler statü değişikliği ile gelmez. örneğin bir sanat eserini alımlama süreci, farklı bir yemek, bir konuşma diyalekti gibi. snob bu noktada devreye girer ve bu kazanamadığı edimleri kazanıyormuş gibi yapar, şekilsellik üzerinden yapay ve çiğ bir kültürel erek yaratır.

    alt sınıflara karşı burnu son derece yukarıdadır ve ancak suniliği son derece basit ve kısa analizlerle ortaya dökülebilir. orta sınıf ve üstü zevklerinden sürekli bahseder ve biricikliği üzerinden tartışmaları domine etme çabasına girer.
  • snob etkisinde bir malın talebi yükselirse snob etkisindeki kişi bu maldan talebini geri çeker. hipotetik olarak bu kişi hiç kimsenin bilmediği bir grubu dinliyor olsun. bu şekilde kişi kendini toplumdan soyutlamış görür ve bu soyutlama da kendine pozitif bir nitelik atfeder. “ben onlar gibi değilim,ben başkasıyım” ve bu başkasılık pozitif bir başkasılık diye düşünür. bu müzik grubu eğer kitleler tarafından farkedilir, dinlenmeye başlanırsa kişi kendi üzerindeki pozitif ayrımcılığı azalttığını düşünür ve artık o gruba talep göstermesine gerek olmadığını; herkesin o grubu bildiğini düşünür. bu amaçla kişi talebini oradan çekerse snob, züppe etkisi denir. grup aslında müzik tarzını değiştirmiyor, aynı kalitede müzik yapıyorlar; ama sırf kitleler talep gösterdiği için dinlemekten vazgeçer. snob etkisinde talep ürünün kendisiyle veya fiyatla ilintili değildir. misal snop etkisiyle tüketim yapanlar kendilerine alışılmadık kıyafet kombinleri düzenler. örneğin; herkes kemer takıyorsa o kişi askı takmak ister. herkes fular takarsa o kişi hiçbir şey takmaz veya papyon takar. gözlük takanlar varsa o monokl gözlük takar. kafe, restoran seçimleri de böyledir. daha salaş olduğunu iddia ettiği yerlere gider. pahalı olanı seçmesi zorunlu değildir, pahalı da olabilir ucuz da olabilir. fiyata duyarsız, duyarlı olduğu şey kitlelerin bunu tüketmiyor olmasıdır.
  • üstün bir insan olduğunu ve üstün zevkleri olduğunu ima eden böylelikle insanların hayranlığını elde etmeye çalışan ama aslında öyle olmayan tipler için kullanılıyor
  • karnı tok sırtı pek, hali vakti yerinde, parası cok ama nufuzu az insanlar icin kullanılan tanımlama. atanamamıs zengin ya da sahte zengin diyebiliriz kısaca.

    hem maddi hemde manevi olarak belli bir doyuma ulastıktan sonra kendi cıkarları icin fakirlere demokrasi ve ozgurluk vaat ederek halk devrimlerine onculuk ederler; hollanda, fransa, ingiltere ve amerika devrimlerinin ozu, kucuk burjuvanın dogal olarak bir muddet sonra daha fazlasını istemesidir.
hesabın var mı? giriş yap