• dev bir fesleğen ağacı hayal ediyorum,
    gölgesinde ve kokusunda kendimi...
    kilometrelerce uzaktayken sesini,
    seni ve ellerini yanımda istiyorum.

    zamana inat yenilmezliğimle
    kokuşmuş bedenden arınmış benliğimle
    belki bir pazar akşamı sakinliğimle
    seni kendimden atmak istiyorum.

    şimdi yalnız bulutlara sevdalı
    özgürleşmiş ruhum olsa da yaralı
    bir harf sadeliğinde yaşamalı,
    tekilliğimle yarınlara koşmak istiyorum.

    bitmiş bir aşka ithafen...
  • yağmurun altında ıslanan ve sığınacak hiçbir yeri olmayan bir sokak köpeğinin gözyaşları kadar acıyla yıkandım bugün.
  • hüzünlü şarkılar gibisin sevgilim,
    mısra mısra dökülüyorsun dallarından.
  • şiir denir mi bilemem ve fakat vakt-i zamanında gazi üniversitesi’nde bir hocamıza ithafen -neyzen tevfik’ten çokça etkilenerek-acizâne ve de naçizâne şu hicvi kaleme almıştım.

    “mekteb-i faşizmde muallim olmaya
    hakkıyla liyâkatin var mıdır bilmem
    ıkınarak aldığın ol diplomaya
    bendeniz ona kıçımı bile silmem.”
  • sakın, sakın ağlama
    çünkü sen ağlarsan
    senden ayrılan gözyaşları da ağlar
    ve ben onları tutamam bilirsin
    onlarla beraber eriyip giderim
    gülersen, gözlerin de güler
    ve ben onlarsız yaşayamam bilirsin.
  • anlamayı denemeden, anlaşılmaya,
    sevmeyi denemeden sevilmeye,
    güldurmeyi denemeden gülmeye,
    öğrenmeyi denemeden öğretmeye kalktık.
    ve işte bu yüzden böyle yapayalnız kalakaldik.
  • züleyha gerçek aşkı bulunca,
    yusufu unutur.
    allahım, züleyha ya yusufu unutturdugun gibi,
    bize de dünyayı ve malayani şeyleri unuttur.

    ılahi aşk karşısında,
    beşeri aşklar, ancak ruhu soldurur.
    aşk ancak, senin aşkınla anlam bulur.
    bizi, yalnız senin için birbirini sevenlerden eyle.
  • sanma yalnızsın ey dost,
    şah damarından daha yakın olan bir rabb var.
    gözyaşı döktüm, yandım, bittim deme,
    her zorlukla beraber, iki kolaylık vardır diyen bir rabb var.
    kime ne iyilik yapsam, kötülükle cevap verdiler bana deme,
    bire, en az on veren bir rabbin var.
    mahşerde ne olur halim deme,
    şeytanı dahi, acaba beni affeder mi yaratan, diye umitlendirecek kadar mağfiret edecek bir rabbin var.
  • bir şey arıyordum,
    biraz hüzünlü, biraz eski,
    piyano tuşları kadar.

    tanrı kesin melodik olmalı,
    denizler boşa yaratılmadıysa şayet.

    aralık kalmış, kapanmamış gecelere sızıntılardayım...
    af diliyorum, çocuklardan.
    ben o yaramaz çocukların ağacıyım, belki de acısıyım.
    o hep düştükleri,
    hep kırılgan, hep ıslak.

    büyüdü gölgem büyüdü gözlerim,
    büyüdü alnım,
    ne bileyim belki daha çok yazılır diye avuttum kendimi.
    hangi savaştan kaldıysa bu kahrım.

    senden hiç bahsetmedim,
    ne bir denize, ne bir hazirana,
    ne bir yabancıya,
    ne de kirli bir yatağa.
    seni hep sakladım.

    ben sana çalıyordum,
    zamandan, mekandan, tanrıdan,
    kafiyelerime yerleştiriyordum,
    tebeşir tozu yutmuş alfabem buna yetiyor.
    sana yetmiyordu.

    özlüyorum bütün kelimeleri,
    sana harcanmış bütün güzel sözcükleri.

    yoluna yetmemiş çıkmaz sokaklar,
    yoluna girmemiş hayatlar,
    yoluna serilmemiş tenler,
    yoluna sorulmamış adresler buldum.
    hepsini sakladım.
    bulana kadar.

    ben bir ağacım.
    bir gün gölgemde denize bakacağın.

    ben aramayı bıraktım affet,
    bulunmayı beklemeye büyüdüm.

    ben-sizleştim affet.
  • birine ayna olmak istiyorsan,
    kendi gönül aynani temiz tut.
    zira kirli bir ayna,
    hakkı göstermez.
hesabın var mı? giriş yap