• tek tek mekan yazmaya gerek yok komple taksim tarih oldu.
  • başlık sahibinin 2010 yıllarına gençliğim diyerek beni elemlere kederlere götüren başlık.
    yazarın gittiği en son yeni melek konserinde de çalışmış bir insan olarak saymaya başlayayım.

    tabii şimdi nesil farkı olunca aynı adreslerde farklı mekanlar, farklı hikayeler oluyor.

    40 ve üstü yaş yazarlara selam çakarak, kafe pi ve engin, yunus, tolga troykasından evvel o sokak emek sinemasının sokağı olarak geçerdi. sokaktan girip emek sinemasını geçtiğinizde karşınıza ilk olarak black sea tatoo ile hemen solunda daha sonraki seneler sokağın en sonuna taşınan pendor karşılardı. sağ omzunuzu pendora verdiğinizde hemen sağdaki yan sokağı geçtiğinizde sizi 2000'li yıllarda bronx, 2001'den sonra da ex-bronx olarak ismini değiştiren uzunca bir süre de suitcase, gripin gibi grupların ilk sahne aldığı mekanı görürdünüz. (suitcase grubunun ilk mi bilmiyorum. buddha da olabilir;ama taksimde ilk çıktıkları mekandı)

    hemen yanında sokağın müdavimlerinin de tanıdığı özben ve berk'in çalıştığı rhpozitif
    hemen onun üst katında yandan merdivenle çıkılan gitane, rhpozitifin yanında şişman barış'ın sahibi olduğu arka sokak. onun da hemen yanında daha sinema yapım şirketleri varken orayı ilk olarak çay ocağı olarak işletmeye başlamış daha sonra bara çevirmiş samsunlu bahattin abinin mekanı yeşilçam bar bulunurdu. genelde akşam 10-11 den sonra da tam bahattin abinin karşısında seyyar kebapçı esat usta olurdu. 2008'den sonra bir sürü gazete salaş barlar gitti, sokakta bar kültürü gelişiyor diye yazdılar. hiçbir zaman o sokak gibi olmadı. ha bu arada atlamayayım ayıp olmasın, 2004-2006 tarihleri arasında gitane'ın giriş katında şuanda dalyan'da yaşayan eski kadıköy rock pub müdavimlerinden dövmeci hasan ataoğlu'nun nasıl tanıştıklarını hiçbir zaman çözemediğim punk (miço) engin ile işlettiği dövme stüdyosu vardı.

    vay anasını be.

    yazarın da bahsettiği sepultura, testament, skid row, anathema, konserlerinde çalıştığım kulisinde hikayeler yaşadığım kendi basık, akustiği kötü;ama anıları güzel yeni melek.

    neyse daha fazla yazmayayım. yukarıda bir yazar arkadaş bir kaçını entrye bırakmış zaten. ek olarak mojo, hayal kahvesi, aaa bak pulp da efsane mekandı. hey gidi hey

    edit: @newman sağ olsun hatırlattı. hasan abi dalyan'da yaşıyor.
    edit piaf: içeriden sağlam bilgi geldi. kebapçı esat abiymiş.
  • ne mekani, bizatihi taksim'in kendisi tarihe karismis.
  • bütçe dostu fiyatları ve bayıldığım doyurucu porsiyonlu mantarlı&sosisli makarnasıyla bira keyfi yaptığım müşkül.
  • (bkz: haydar)
    ucuz birası ve hamamböcekleriyle efsane olan bir mekandı. ismine aldanmayalım kendisi rock bar'dır.

    not: güzel anılarımızın olduğu, ancak benim için tarihe karışmış bir mekandır. kapandı mı, kapanmadı mı teyidi bekleniyor... şöyle de bir şey var (bkz: #66682906)

    not: uninvited33 der ki: pandemiden önce kapalı değildi. futired kontrol edeceğini söyledi.
    şu an internette mevcut fotoğrafı: hijyenik haydar
    benim bahsettiğim bu: görsel
  • dorock

    kadıköyde her hafta kadınların dayak yediği pop müzik çalan clupımsı mekan olan yer değil. orjinal olanı dorock
  • (bkz: pikap)

    sabaha kadar ucuz bira içerdik.
  • (bkz: babylon) dogus holding aldı, ve bitti…
  • okudukça anladım ki mekanlar değil, biz tarihe karışmışız.
  • buraya yazılan mekanların hepsi kapanmadı aslında. bir kısmı kadıköy’e taşındı.

    bunun da sorumlusu akp. taksim’i yavaş yavaş dönüştürdüler. yarın bir arkadaşım bana taksim’e gitmeyi teklif etse, yabancılık çekmemek için saç ektirip öyle giderim. şu an taksim'de türklerden çok araplar takılıyor. benim buna bir itirazım yok. dünya herkesin ve insanlar istedikleri yere giderler. itirazım olan nokta ise şu; devlet bunu kendi toplumunu dizayn etmek için kullanmamalı.

    bugün aynı araplar çıkıp amsterdam'a gitse mesela şehirde bir şey değişir mi? değişmez. şehri koskoca bir nargile kafeye dönüştürebilirler mi? sanmıyorum. bu işin aşamaları var. önce taksim esnafını huzursuz ederek başladılar. bilmiyorum hatırlar mısınız ama sürekli belediye denetimleriyle canlarından bezdirdiler. sonrasında ekonomik açıdan saldırmaya başladılar. vergiler inanılmaz derecede arttı. 2005 senesinde barda 2 lira 25 kuruşa bira içtiğimi hatırlıyorum. bugün 20 liradan ucuza içemezsiniz ki 20 de iyi bir fiyat. 25-30 olacak muhtemelen yazın. hiçbir ülkede bir ürünün fiyatı 15 sene içerisinde 10 kat zamlanmaz. bu halk zaten zengin değil, herkes biraya o kadar para veremez. bunu akp de gayet iyi biliyor çünkü bu halkı bu hale getiren bizzat kendileri.

    bir süre sonra bölge esnafı iş yapamamaya başladı. etrafta da para saçmaya hazır bir sürü arap olunca haliyle ya dükkanı kapattılar ya da iş değiştirdiler. şu an taksim koskoca bir nargile kafeye dönüştü. çünkü araplar bunu seviyor. bu esnafın da bir şekilde para kazanması lazım.

    bugün istanbul'da "kurtarılmış bölge" diyebileceğimiz tek yer kadıköy. ancak akp iktidarı devam ederse kadıköy'ün de ömrü çok uzun olmayacak. bir akşam viktor levi'ye şarap içmeye gidip elmalı nargile ile karşılaşabilirsiniz.
hesabın var mı? giriş yap