• ne yazık ki %99'u prens ve prenseslerimiz olan türk çocuklarıdır. kahvaltıda, akşam yemeğinde, tur otobüsünde, plajda, havuz başında, kısaca oda haricindeki her yerde bol bol bulunurlar.

    anne babası ben her gün çekiyorum bu ızdırabı biraz da toplum çeksin kafasında oldukları için pek müdahale etmezler.

    tatil & huzur kafasının yerini milletin çocuklarının şımarıklıklarını dinleme kafası alır.
  • en azından otelde bağırmalarından etkilenmek istemiyorsanız, adult otel tercih etmeniz gereken çocuklar.
  • sadece tatilde değil de her yerde görülen ülkem çocuklarıdır. çok değil sadece üç ülke gezdim avrupa'da, hiçbirinde böyle bir şey görmedim. küçücük çocuklar birer birey ve dertlerini senden benden olgun bir biçimde anlatıyorlar. bir tane arkadaşım vardı, bebeği daha birkaç aylıkken odasında tek başına yatırıyordu ki alışsın. bizde olsa çocuk eşek kadar olur ailenin odasında yatmaya devam eder. kaç yaşına gelirse gelsin bebektir, hem kendisi öyle davranır hem ailesi öyle şımartır. sonra birey olamayan ruh hali sağlıksız insanlar yetişir.

    edit: @moprinadze'den şöyle bir mesaj aldım. okumakta yarar var. hocam birkaç aylık bir bebeği odasında tek başına yatırmanın da medeniyet göstergesi olarak alınması zannımca doğru değil. bebeklik 0-2 yaş, bilimsel araştırmalar yapabilmek adına çok veriye ulaşmadığımız bir yaş aralığıdır. o kritik yaşlarda çocukta ne tür etkilerin yaratıldığını anlayabilmek zor. çocuk gerçekten bir birey mi oluyor yalnız yatırılınca yoksa anne babadan sevgi şefkat göreceğinden vaz geçip umutsuzluğa mı düşüyor? bu yaş aralığında çalışanların asla fikir birliğine varamadığı bir mevzu bu.
  • hep öylelerdir, sen sadece tatilde rastladığın için gelir böyle safça başlık açarsın.

    bizim sitede onlarcası var. tatilde daha da kötü olmuyorlardır sanırım, olamazlar, olmamalılar.
  • hiç itiraz etme.
    benim çocuklarım onlar. yanındakiler de senin çocukların.

    kendi çarpık yetişme tarzımızı ikinci kuşağa aynen veya çok az değiştirerek aktarıyoruz. bilim insanlarının önerdiği yeni davranış kodlarını okusak bile genel kültür şeklinde aklımızın köşesinde tutuyoruz; değişim için kullanmıyoruz.

    sonra velet hayvan gibi bağırıyor; annesi babasına bağırıyor; babası herkese bağırıyor; çığlık çığlığa tatilimizi yapıp geliyoruz.

    bakın bir örnek vereyim. italyan bir aile çocuğuna küçük yaşta yüzme eğitimi veriyor. iki yaşından itibaren kendi yemeğini kendi yemesini öğretiyor. tatilde de göz ucuyla gözetliyor; ona yetiyor.
    yemek yemedi - acıkınca gelir, yer.
    havuzun kenarında koşuyor - düşse bile yüzerek çıkar.
    üstü ıslandı - ıslansın, kurur.

    turkish veled versiyonu:
    yemek yemedi - yesene yavrum badenur. aç ağzını, hamm yap. mahiiir; hep senin yüzünden, yemiyor bu çocuk. niye gofret alın şuna ? ayy, illallah burnumdan getirdiniz tatili.
    havuzun kenarında koşuyor - şuayipcan, koşma orda ! düşersin; boğulursun bak. fahriyeee; al getir şu çocuğu; yanımızda dursun. gelmiyim oraya; fena olur.
    üstü ıslandı - ayyy, çok ıslanmış. çabuk odadan kuru atlet, tişört getir murtaza. hasta olacak çocuk. tüh tüh tüh. çocuğum sen de iki dakka rahat dursana; ne işin var suyla ?
  • ön edit: eğer çocuğunuzda otizm veya asperger sendrom tehşisi varsa, aşağıdaki yorumlar tabii ki de size yönelik değil.

    genelde türktür ve insanı çolul çocuk sahibi olmaktan soğutur.

    geçen sene; otelin ortasında höğürerek kriz geçiren bir tanesine, rus aileler bakıp bakıp gülüyordu mesela. (bkz: başkaları adına utanmak)

    çocuk "yetiştirme" konusunda bir türlü ayar tutturamadık millet olarak. bir kaç jenerasyon öncesi; aşırıya kaçan disiplin/dayak vs manyağı edilmişken (bu da apayrı bir dram ya neyse), şimdikilerdeyse ipin ucu hepten bırakıldı. sanırsın ki hepsi şehzade, hepsi prenses.

    çocuk gelip kafanıza sıçsa direkt "afferrinnn ahmet berke suyumaaa" diye alkışlayacaklar analar var ya hu.

    herşeyi geçtim, yabancılar bile konuyu çözmüş artık. yurt dışında yaşayıp öğretmenlik vs. yapan her kimle konuşsam türk çocuklarının hem yaramazlıklarından hem de narsisit, prens/prenses tavırlarından dert yanıyorlar.

    ama benim asıl endişem; geleceğimizi bunların yönetecek olmaları. ben bugünün veletlerine bağlı eşşek güvenmem be.

    oh. rahatladım. ortamlarda söylemiyordum bunları.
  • çocuk onlar çocuk. nazi kampına asker değil. g.i.joe değil. yapmayın allah aşkına. bağırsın çığırsın çocuk. güzel anılar biriktirsin. geçmişe dönüp baktığımda mahalledeki oyunlarımızı hatırlıyorum güzel anı olarak. ve garip bir şekilde aşağıda ayşe teyze vardı sürekli bize kızardı "sessiz olun bakayım, yaramazlık yapmayın" derdi. çocuktuk biz. yaramazlık değil çocukluk yapıyorduk.

    bırakın bağırsın çocuklar. illede rahatsız olabiliyorsanız yukarıdaki bir arkadaşın dediği gibi "çocukların alınmadığı oteller" var onları tercih ediniz.

    hepiniz mi direk 20 yaşında dünyaya geldiniz ? kaçınız çocukların oynadığı oyunlara katıldınız merak ediyorum. çocukken siz neler yapıyordunuz ? nasıl oyunlar oynuyordunuz ?? kaçınız onlarla kimse sizi dinlemiyormuşçasına bağırdınız onlarla beraber. nefret etmeyin çocuklardan lütfen. çocuk onlar.

    gelen mesajlar üzerine edit : başlık doğrudan çocukları hedef aldığı için içeriğimi doğal olarak bu şekilde girdim. şunu söylemek gerekiyor hatalı olan hiç bir zaman çocuklar değildir. ailelerdir. 20 yaşında instagram fenomeni olacakken anne ya da baba olunca bir insan malesef çocuklar böyle başına buyruk büyüyorlar.
  • insanlara saygı duymayan ebeveynlerin çocuklarıdır. sen etrafına saygılıysan insanları rahatsız etmekten imtina ediyorsan çocuk da seni rol model alıyor zaten. atıyorum evde fazla ses çıktığında komşular rahatsız olmasın diye aile içindeki fertler dikkat edip birbirini uyarıyorsa çocuk insanları rahatsız etmeden oyun oynayabilmeyi öğreniyor. burada sorun çocuklarda değil onları yetiştirenlerde.

    ha çocuk bu bir araya gelince tabii ki biraz coşabilir bunu da hoş görmek lazım. hiç tahammül edemeyenler de çocuksuz otelleri tercih etmeli.
  • ilgisiz anne babanın çocukları olur genelde.
hesabın var mı? giriş yap