• (bkz: tevbe)
  • süre bir anlaşmanın bozdurulması ayetiyle başlıyor. " allah ve resulünden, antlaşma yapmış olduğunuz müşriklere karşı fesih bildirimidir".

    ikinci dünya savaşının başında anlaşmaları feshedip harbe girecek bir devlet başkanının siyasi konuşması gibi değil mi? dinler aidiyet ve dönemsel siyasettir diyorum anlatamıyorum kendimi.

    çocukluğumuzda bir camide hoca aç oku demişti. su gibi okunacak yasin gibi bildik bir süreyi değil rastgele açmıştım, tevbe süresi denk gelmişti. ne o öyle. diğer kuran ayetlerindeki o bilindik tekrar kelimeleri, ritimler falan yok, başka kelimeler, başka vurgular, değişik büklümlü kelime ve kalıpları falan. işte bu da böyle bir anımdır.
  • altyazılı olarak türkçe anlamı ile beraber:

    https://youtu.be/dsrnorylsaa
  • soru soran birine yazmıştım. madem o kadar yazdım burada da duruversin.
    tevbe suresinin ilk 6 ayeti bir arada ahdinde sağlam duranlara karışma, ahdini kötüye kullananlara ise 4 ay mühlet ver. 4 ayın sonunda ise halen direten varsa son çare olarak hükmü uygula. tövbe edeni de affet demektedir.

    yani ayette sokakta gördüğün her gayrimüslimi bıçakla demiyor.

    cihad emriyle kafirler 3 gruba ayrıldı
    1. barış ve anlaşma yapılanlar
    2. harp edilenler
    3. zımmiler.
    1 gruptakiler ise 2'ye ayrılır
    a) anlaşmasına sımsıkı bağlı kalanlar
    b) her fırsatta anlaşmayı delenler.

    tevbe suresinde anlaşmaya sağlamca bağlı kalanlara dokunmayıp istismar edenlere, orası burası oynayanlara mühlet ver diyor. (ki bu sure indirilmiş en son surelerdendir - yani islam devletinin en olgun en son merhalesinde inmiştir)

    bir de hiç anlaşma yapılmamış olanlar vardı ki onlara da 4 ay mühlet tanındı. ancak mühlet bitmeden (yanlış değilsem) hepsi müslüman oldular.

    zımmi olanlar ise egemenliği zaten kabul ettikleri için müslüman olmasalar bile öldürülmemişlerdi.

    -- bu arada tam emin değilim ama galiba tevbe suresinin ilk 6 ayeti diğer ayetlerinden daha sonra indirilmişti yani sure, son döneme aitken bu 6 ayette sure içerisindeki en güncel hali idi. --

    tevbe suresinin bir muhatabı da müslüman olmadıkları halde halen kabe'ye yaklaşan müşriklerdi, ve onlara "siz artık bu kutsal şehirde müslüman olmadıkça kalamazsınız verilen mühlet bittiğinde halen direnirseniz öldürülürsünüz" deniliyordu.

    nitekim bu surenin inişinden sonrasına bakıldığında herhangi bir katliam yapılmadığını, bugüne kadar da devlet eliyle bu sureye dayandırılarak böyle bir katliamın yapılmadığını görerek aslında tevbe suresinin açıkça gayesinin katliam ya da intikam olmadığı anlaşılabilir.

    kaldı ki mekke'de yaşayan bu müşrikler on yıllar boyunca işkence, abluka, boykot ve savaş ile müslümanlara her daim karşı gelen kişiler olmasına rağmen mekke fethi'nde intikam alınmamış kimselerdi. ve halen (ocak 630 mekke fethi, ekim 630 tebuk seferi) tebuk seferi dönüşünde bu müşrikler kabe'yi çıplak tavaf ediyorlardı. buna rağmen her hangi bir katliam söz konusu değildi.

    son olarak herhangi bir devleti ele alalım,
    - kurallarınıza uymam
    - vergi de vermem
    - ülkeyi de terk etmem burada da yaşarım, kanunlarınızı da ezer geçerim kültürünüze de söverim
    - e niyetim de bariz, ben size düşmanım, ülkenizde örgütlenir, fırsatını bulur bulmaz da isyan çıkartır tepenize çökerim
    diyen birisine bu devlet nasıl bir tutum sergiler bir düşünün. adam her şeye rağmen bu tutuma devam ediyorsa artık sana harp açmış demektir.

    ve bu müşrikler senin ülkende yaşıyorken sen bizans ile savaşa gireceksin. hatta ilk savaş sırasında bunlar "nasıl olsa bu savaştan dönemezler ya da zayıflamış dönerler" diyerek akidelerini bozacaklar ve sana ihanet edecekler.

    ama buna rağmen ve verilen bu mühletlere rağmen halen tevbe suresini "müslüman olmayanları gördüğünüz yerde öldürün" diye yorumlamak iyi niyetten uzak bir davranıştır.

    22 sene boyunca son ana kadar savaşan bu kişilerin tek yapmaları gereken tövbe etmek, bir anda tüm suçlarından arınacaklar ve artık tevbe/beraa suresinin bu ayetlerinin muhatabı olmayacaklar. ya da 22 yıl boyunca savaştıkları mekke'yi terkedecekler.

    yani buna ortada bir kin, nefret, düşmanlık, intikam ya da barbarlığın varolduğundan hala bahsetmek...

    orman kanunlarının geçerli olduğu ortaçağ'tan bahsediyoruz burada.

    şu anda medeniyet diye anılan amerika, ingiltere ve fransa'nın son 200 yılda özellikle amerikanın son 20 yılda milyonlarca insanı ve özellikle de müslümanları acımasızca katletmelerine rağmen yere göğe sığdırmazken, orman kanunlarının geçerli olduğu 600'lü yıllarda böylesine adilane bir davranışı sergileyen islam'ı halen bu sure üzerinden eleştirmek kesinlikle iyi niyetten uzaktır.

    sırf ırak'a giren amerika'nın kendi verdiği itiraf gibi rakamlarda beşyüzbin kişiyi öldürüp binlercesine tecavüz ettiklerini görmezden gelip halen tevbe suresinin verdiği mühlete barbarlık demek ne şekilde nitelendirilir ben bilmiyorum.

    ha bu demek değildir ki islam sağ yanağına vurana sol yanağını uzatan herkese gül dağıtan mıymıntı bir bir dindir. ahzab savaşında anlaşmalarına rağmen "bu savaştan müslümanlar sağ çıkmazlar nasıl olsa" diyerek savaşın ortasında ihanet eden beni kurayza kabilesinin ihanetlerinin sonucu olarak kendi (yahudilik) şeriatlerinde de bulunan hüküm gereği ölüm cezası verilmiş ve rakamlar muhtelif olmakla beraber 600 kişi olarak ölümle cezalandırıldıkları özellikle savaşta hainliğin affedilmeyeceğini göstermektedir.

    ki dine dayalı olsun ya da olmasın, tüm medeniyetlerde, tüm devletlerde, tüm asırlarda savaşta hainliğin cezası ölümdür. bugün de olsa bu böyledir.
  • müslümanların kutsal kitabı kur'an'ı kerim'in 9.suresidir. toplam 129 ayetten oluşan bu sure, başında besmele olmayan tek suredir.
  • “binâsını takvâ (allah'a karşı gelmekten sakınmak) ve onun rızâsını kazanmak temeli üzerine kuran kimse mi daha hayırlıdır, yoksa binâsını çökmeye yüz tutmuş bir yarın kenarına kurup, onunla birlikte kendisi de cehennem ateşine yuvarlanan kimse mi? allah zâlimler topluluğunu doğru yola erdirmez.” (109. âyet)
  • 23) ey iman edenler! şayet inkarı imana tercih ederlerse, babalarınızı ve kardeşlerinizi dahi dayanıp güvenilecek dostlar edinmeyin. içinizden kimler onları dost edinirse, işte kendilerine kötülük edenler bunlardır.

    24) de ki: eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım-akrabanız, kazandığınız mallar, durgunluğa uğramasından endişe ettiğiniz ticaretiniz ve hoşlandığınız meskenler size allah’tan, peygamberinden ve o’nun yolunda cihaddan daha sevimli ise, artık allah buyruğunu (kıyameti) gerçekleştirinceye kadar bekleyin. allah günaha saplanmış kimseleri hidayete erdirmez.
  • "yeryüzü bütün genişliğine rağmen size dar gelmişti."
hesabın var mı? giriş yap