• 1970 li yıllarda new york'da meydana gelen cinayetleri konu alan 2008 yapımı bir film. yönetmeni rob schmidt. başrolde eliza dushku var. fena bir film değil. idare eder. bir de filmde meltem cumbul küçük bir rolde oynamış.

    http://www.imdb.com/title/tt0818165/

    ukteyi veren: merope.
  • adı soyadı aynı harfle başlayan ufak kızları öldüren ve cesetlerini ad soyadlarıyla aynı harfle başlayan mekanlara bırakan* bir new yorker serial killerın gerçek öyküsünden esinlenilerek çekilen film.

    filmdeki dedektif kızımız, spoiler veriyorum kaçılın, hem tam bir gerzek olup 2 sene katille burun buruna yaşayıp katili ötelerde arar durur hem de zayıf psikolojisi ve titrek elleriyle tam katili yakaladım derken hastanelik olup durur..

    meltem cumbul ablamız ise öldürülen ilk ufaklığın acılı annesi rolüyle filmde 3-4 dk sorgulanmaktadır.

    bu arada filmdeki tek tanıdık oyuncu, meltem cumbul dışında tanıdığım tek oyuncu desek daha dogru olur, filmin ortalarında beliren ve bu kadar dandik oyuncunun arasında bu adam yancıyı oynamaz heralde düşüncesiyle katil olduğu ortaya çıkan dayıdır..

    senaryodan gayet başarılı bir film çıkabilecekken benim nazarımda dandik bir film çıkmasını ise sürekli kaşı gözü oynayan deli dedektifin hasta ruhunun cinayetlerin önüne geçirilmesine bağlıyorum. yani aman bizim kız delirdi diyceğine verseydin cinayetin gözüne de ilk bir saat 1 son bir saat de 2 cinayet işleyen adamı seri katil diye yutturmayaydın daha hoş olabilirdi belki yani mesela sanki...
  • 1970 deki cinayet çözülememiş ya, işte senarist buna bağlı kalarak filmin sonunu da çözememiş. kelimenin tam anlamıyla sıçmış anlayacağınız. ortaya büyük potansiyelli tırt bir film peydah olmuş. tnt'de monk izleyin. bak o da yarı sıyrık biri sayılır. daha eğlenceli. en azından olayları bir yere bağlayabiliyor.
  • filmde sadece eliza dushku'nun performansı görülmeye değerdir. onu da merak etmiyorsanız daha önce izlediğiniz ikinci sınıf seri katil filmlerinden bir farkı yok. hatta onlardan daha kötü bile denilebilir.
  • polisiye -gerilim, hatta içinde psikolojik-gerilim etkileri de olan bir filmde insan nasıl gerilmez anlamadım ama gerilmiyor işte bu filmi izlerken. bir iki heyecan verici sahnesi var o kadar. ama bu çok mühim değil aslında, esas mesele seyirciye durumu sorgulamaya çalışacağı, çözmeye çalışacağı bir şey vermemesi. filmin başından beri biri adı soyadı aynı harfle başlayan küçük kızları öldürüyor da öldürüyor o kadar. ya elle tutulcak bir şey versene birilerinden kıllanalım. ayrıca ana karakterin backgroundu da eksik, izleyende bir özdeşleşme yaratmıyor. elbette her filmde bu şart değil, hatta özdeşleşmeden özellikle bile kaçınabilirsiniz, ama sonuçta izlediğimiz film gişe beklentisi olan hollywood yapımı bir polisiye yani.

    ek olarak meltem cumbul hayranları kusura bakmasın, meltem cumbul kötüdür bu filmde. hayır oynadığı karakter namus cinayetinden, aile vahşetinden amerikaya kaçmış kadın olsa anlarım, o zaman uyar da, bu role hayır gitmemiş.
  • seyretmeye başladıktan 5 dakka sonra 3.5 attıran film. hafif mayışmışız zaten gece gece, bir baktık ki televizyon sallanıyor, allah dedik deprem oluyor galiba, atıyorduk kendimizi evden dışarı, kalp de başladı çarpıntı yapmaya. meğer filmi çeken eşşolusu öyle bir tutmuş ki kamerayı, sürekli sallanıyor.
  • indirip izlemeden sildiğim film. nedendir bilmiyorum iticilik hakim ismi ele verir gibi filmi.
  • ayrı yazılması gereken "da"lara dair, "imlâ katili" isimli bir devam filminde oynamak isteyeceğim film.
  • yapımcısı nesim hason isimli bir türk müş. (isimden anladığım kadarıyla türkiye musevilerinden sanırım)
  • rob schmidt'in yönetmenliğini yaptığı nazarımda agatha cristie'nin "cinayet alfabesi" kitabını çağrıştıran beğenmemiş olduğum film.
    ayrıca şu da var:
    --- spoiler ---

    bu adamın adı soyadı aynı olan kızları öldürme fantezisi yok esasında bu mal dedektif farkında olmadan ona akıl veriyor. filmin adı "alfabe katili olmasına karşın filmde dedektifin hayatı anlatılıyor.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap