• basrollerde sean penn, naomi watts ve don cheadle'in oldugu 2004 yapimi film. ilk yönetmenlik denemesini yapan niels mueller daha önce tadpole'un senaryosunu yazmis.
  • sean penn harbi bir karakter oyuncusu, bir robert de niro olmustur dedirten film... yuh bu adam zaten nefis karakter oyuncusu be derseniz doğrudur, öyledir ama yine de bütün filmlerinde bir karizma, bir hava sahibidir. ama bu filmde çizdiği ezik, sünük, karizma ve duruş yoksunu karakteri gorunce bir daha anladım ki bu adam harbi büyüktür ve adı anılacak bir kaç kişiden biridir. ilahi, çok yaşa sen sean.
  • samuel bycke isimli amerikalının hikayesinden yola çıkılarak çekilmiş leziz bir bağımsız film. lezzetinin çok büyük kısmını sean penn gibi yüce bir aktöre borçlu olduğu da gün gibi ortada pek tabi ki. zira bir başkası oynasaydı sam'i, zaten hikayesinin yeterince iç şişirici olmasından ve sürekli onu izlememizden mütevellit sürükleyici olamazdı nacizane fikrimce.

    filmden güzel bir cümle :
    - kölelik aslında bu ülkede hiç son bulmadı. yalnızca başka bir anlam kazandı : işçi
  • modern bir taxi driver olarak görülebilecek bir kum tanesi öyküsü...
  • insani katil etmeye yonlendiren muhtesem bir elestiri. ustune 4 saat konusturabilen bir insan hikayesi. sisteme tokat, sistemin farelerine, hepimize tokat.
  • aslında, ulusuna büyük yalanlar söyleyen bir başkan, veya amerikan rüyası hayalkırıklığına uğrayan travmalı bir vatandaşın hikayesi daha erken bir 20. yüzyl armerikan başkanı "suikast girişimi" teması olabilirmiş, ama tabii, esinlenildiği hikayeye uymak açısından kurban nixon olmuş. buna rağmen ve hatta bununla birlikte, daha nispeten cesurca görünen bu tema o kadar güzel işlenmiş ki, açıkçası orada hangi başkan olsa aynı haltları yedirmiş olurdu film ona. sean penn öylesine saf, kırılgan ama aynı zamanda tehditkar ki, richard nixon'ın 30 yıl sonra ecelinden öldüğünü bilmeyen biri, filmin sonunun nasıl gelişebileceğini başka bir yönde tahmin edebilir (spoil etmeyeyim dedim ama ettim belki de biraz.)

    --- spoiler ---

    bu tür filmlerde, zamanın işleyişi hep ön plana çıkmıştır. film kısalığıyla birlikte, isminin bahşettiği "asıl" hikayeye az değinmesine ve 90 dakikanın yaklaşk 75 dakikasını sean penn'in sonunda oluşturacağı karakterin gelişmesine adamasına rağmen, hem de ağır olmayan bir tonla, seyirci sarsa sarsa, duvarlara vuraraktan sonuna kadar çekiyor. hiç ağlatmadan, gerçeklerin bu olduğunu (hatta artık bu da olmadığını, öylesi bir saflığın belki de filmin sonunda sam bicke'le birlikte tarihe gömüldüğünün) göstere göstere işliyor her şeyi. oliver stoneun nixonında abraham lincoln heykelinin önünde gece yarısı, "başkanları"nı ziyarete gelen gençlerin, nixon'ın kendi deyimiyle, gerçekleri ona birkaç dakikalığına da olsa öğrettiği ve aslında ne kadar güçsüz olduğunu; bu film, sam bicke üzerinden seyirciye, hem de pozitif yönde aynı doğrultuda, tek bir adamın ne kadar güçlü olabileceğini anlatarak vurguluyor. sonu malum. filmin en vurucu sahnelerinden biri olan, bonny'nin evinde akşam yemeğinde de ironik bir şekilde isimlendirdiği gibi, sam bicke kaybederken, kendisine bonny'nin o anda hitap ettiği biçimde, uncle sam kazanmaya devam ediyor.

    --- spoiler ---
  • zamanin durdugu film.uzerinden bir amsterdam gecesi sabaha kadar konustugumuz,fukuyama'dan girip marduk'tan ciktigimiz film.
  • sean penn in mükemmel oyunculuğu ile daha da büyüyen film.

    samuel bicke: it's about money! it's about money, dick! it's about mon-ey, dick! it's about money!
  • bütün genellemelerde hata payı olmasına rağmen bir genelleme yapacam.

    3 çeşit insan var dünyada filmde olduğu gibi.
    1.olan bitene karışmayan olduğu kabul edenler, filmdeki siyahi bobby.
    2.mevcut durumu bilip ondan faydalananlar, esas adamın mobilyacı patronu.
    3.birde bu düzeni kabul etmeyenler, etmek istemeyenler.

    1 ve 2 tipli adamlar daha çok dünyada ve onlar için yapacak çok şey de yok sanırım. ama eğer 3 tipli bir adamsanınız ne yapmalısınız? çıkıp birilerini mi vurmalısınız bicke gibi. hayır.
    kolaya kaçmadan zoru seçmeliyiz. düzeltmeliyiz beğenmediğimiz herşeyi. düzeni, toplumu, ilişkilerimizi...
    sabırla, mücadele ile... ama doğru yollar ile... bunun içinde yürek lazım.
    hasılı bize en çok sağlam iradeli "rahatsız" insanlar gerekli...
hesabın var mı? giriş yap