• resmi fragmanı için tıkla canım.
  • seksenlerdeki cafcaflı rock n roll sahnesiyle pek içli dışlı değilimdir ama rock biopic olunca bi bakayım dedim, sonra aklıma geldi "lan acaba ozzy var mı filmde?" diye. şu arkadaşı cast etmişler ozzy için ama bu ozzy'yi oynayan adam olmamış ozzy osbourne bu herifi oynayan adam olmuş resmen. cidden benzerlik müthiş lan. merakla bekliyorum filmi.
  • bugüne kadar hiçbir dizi, film, belgesel vs. için netflix'e uğramamış olan benim, uğruna netflix hesabı açacağım film. önemini buradan anlayabilirsiniz.

    en çok merak ettiğim noktalar slash ve ozzy'i birilerinin canlandırıp canlandırmayacağı, bir de* razzle olayını filme koyup koymayacakları.

    bir çift lafım da youtube'da facebook'ta orada burada, "it's a queen rip-off", "bohemian rhapsody taklidi ehore ehore" diye gezen iq'su oda sıcaklığından düşük çengelköy kökenli arkadaşlara olacak. film taaa 2001'de yazılan the dirt kitabı (biyografi) üzerine çekildi benim mal kardeşlerim. 2007'den beri de planlanıyor ve casting'i yapılıyor. siz ne cahil cesaretli, ne sığır adamlarmışsınız, rocker görünümlü justin bieber fanları sizi...
  • imdb'nin dediğine göre, david lee roth ve ozzy'nin de canlandırılacağı filmdir...

    https://m.imdb.com/…ullcredits/cast?ref_=m_tt_cl_sc
  • mötley crue'yu anlatan ve yarın vizyona girecek olan film, guns n roses'ı anlatan bir film olsaydı daha iyi olurdu ama mötley crue de sevdiğim gruplardan birisidir. bakalım nikki sixx'in kokain partilerini ve kickstart my heart'ı anlatacak mı ?
    grubu bilmeyip filmi izleyecekler için bir şarkı tavsiyesi de bırakayım;
    https://www.youtube.com/watch?v=bq7qspilsiu
    bana göre en iyi mötley crue şarkısı ve fazla da bilinmiyor ayrıca based on a true story.
    bu arada vince neil hiç benzememiş.
  • izlemeyi az önce bitirdiğim mötley crüe biopici.

    film için boşuna 16 tl verip netflix'imi başlattım this better be good diyerek ve açıkçası değdi diyebilirim. çok eğlenceli tam bir 80'ler rock'n roll filmi olmuş. anlamadığım şey tam bir la band'i olan mötley'e ingiliz ve aussie cast yapmaları mgk dışında kfjldfs

    castı internette çok eleştirilmiş ama ben cuk oturttum. özellikle vince neil'i oynayan eleman aynısı olmuş. douglas booth için zaten yorum yapmıyorum benim temiz yüzlü babyface aşkımı böyle bi rolde görmek şaşırttı ama çok iyi kalkmış altından.
    machine gun kelly'nin de sırıtmayacağını biliyordum ve bence çok da iyi oynamış kendisi de müzik sektöründe olduğu için tommy lee'nin hayat tarzını az çok kapmıştır zaten.

    the dirt kitabını okumadığım için hayatlarına çok da hakim değildim açıkçası. bi tek tommy lee'nin pamela anderson'la olan ilişkisini ve çocuklarını biliyordum. bir de guns'la çok yakın olduklarını ve birlikte turladıklarını ama onlarla alakalı bir şey görmemek kırdı biraz.

    --- spoiler ---

    alien mick mars hakkında daha çok şey öğreniriz diyordum. sonuçta diğerlerinin hayatını evliliklerini az çok gösterdiler. bu adamın hastalığı dışında öğrenemedik hayatını yine. olsun sevdim karakteri.

    rockstar hayatını kesmeden etmeden tam bir şekilde yansıttıkları için çok hoşuma gitti. sadece şarkılar havada kaldı. sonuçta kickstart my heart'ın nikki'nin slash'in otel odasında od'ledikten sonra yazdığını biliyoruz. slash'i göstermişlerdi (ki tahmin ettiğim kadarıyla koltukta yatan gözlüklü kıvırcık şapkalı eleman oydu kdskfkd) ama yine de istediğim gibi olmadı. slash nikki'yle bayağı yakın olduklarını ve od'lediği sırada slash'in kız arkadaşının 911'i aradığını söylemişti kitabında ama filmde farklı lanse etmişler. belki de o topa girmek istemediler bişey diyemeceğim.

    vince'in kızının başına gelenleri bilmiyordum o sahneler üzücüydü bayağı.

    filmin bitiminde creditlerde gösterdikleri sahneler inanılmaz hoşuma gitti. tommy'nin sigarayı burnundan içtiği sahneyi geri alıp alıp izledim. soytarı orospu çocuğu diyerek lfdşsjld
    --- spoiler ---

    onun dışında filmden inanılmaz keyif aldım ama dediğim gibi şarkılara daha çok ağırlık verilebilirdi nasıl yazdıklarını bestelediklerini falan. yine de buna da şükür. sırada guns n roses filmini bekliyorum. 20 century fox bi el atsa da şöyle yer yerinden oynayacak bi biopic çekse keşke. bohemian rhapsody yaşlı filmi olduğu ve çok eksik anlatıldığı için tatmin edememişti beni. 80'lerin rock n roll gruplarına dalsalar tonlarca ekmek çıkar aslında oralardan. *fingers crossed*
  • red hot ile hayvani şekilde başlayan filmdir.*
  • nihayet geldi. gün saya saya bir hal olmuştum. bu filmin gelmesi gerekiyordu çünkü grup elemanlarının tam filmlik hayatları vardı. mötley crüe hakkında anlatılan her hikaye gözümün önünde sahne sahne oynuyordu zaten yıllardır. o yüzden dejavu hissi yaşadım bazı yerlerde.

    filmi genel olarak beğendim. bazı yerler biraz daha aceleyle geçilmiş hissi vermese daha iyi olabilirdi. özellikle sonlara doğru. fakat rockstar hayatını sansürsüz şekilde göstermeleri, oyunculuklar, grubun giderek değişen imajının oyuncular üzerinde iyi işlenmesi, dönemi ve grubu iyi bilenler için sahnelere ve sahne aralarına konmuş detaylar, makyajlar, kostümler ve oyuncuların yer yer dördüncü duvarı kırarak seyirciyle konuşmaları filmi keyifli yapan şeylerdi.

    --- spoiler ---

    ozzy osbourne’un olduğu sahne koparttı yahu. meşhur burnuna karınca çekme hikayesi ve devamında yazmayı istemediğim birkaç iğrenç şeyi daha filmde görmek müthişti. ozzy; "mötley crüe pipetle burnuma karınca çektiğimi söylüyor fakat ben böyle bir şey hatırlamıyorum." derdi. fakat yalanlamış sayılmazdı. 'hatırlamıyorum' diye söylerdi. yalnız, adam o günlerinden pişman. neredeyse otuz yıldır ayık. ayıp yahu filmde öyle gösterilir mi? olduğu gibi göstermişler işte her şeyi. herhangi bir sansür uygulamamışlar. bu da filmin en keyifli yanıydı zaten.

    tommy lee'nin turnede bir gününün nasıl geçtiğini anlattığı sahne muhteşemdi.

    nikki sixx'in çok kez anlattığı kalp durma anısı, sixx am'in ilk albümü the heroin diaries'i de çok seven biri olarak yaşadığı zorlukları filmde görmüş olmak etkiledi. vince neil'ın kızına olanlar da yine filmde görmeyi beklediğim, dramatik olan kısımlardandı.

    john corabi aileye sonradan giren, bir süre esas adamın yerini işgal eden, öylesine biri olarak gösterilmiş.

    en sevdiğim gitaristlerden biri olan mick mars'ı, hepimizin nefret ettiği ramsay bolton'u canlandıran aktör oynamasına rağmen sırıtmamış, iyi iş çıkarmış.

    film, şarkıların yazılışına, albümlere fazla değinmemiş. şu an çalan şarkıdan, kıyafetlerden siz anlayın hangi dönemde olduklarını demişler. mesela grunge dönemine ve grubun tarz değiştirdiği '94 albümüne geldiğimizi, duvarda gösterilen bir pearl jam afişinden ve vince neil'ın "bu yeni albümümüz çok boktan!" demesinden anlıyoruz sadece. bu arada theatre of pain'i sadece iki şarkısı güzel olan, 80'lerdeki en zayıf albümleri olarak görüyordum. filmde de aynen böyle bahsedilmesi hoşuma gitti. pek çok yerde en iyi albümlerinden biri olarak sıralanır çünkü.

    son olarak r.i.p. razzle. (bkz: nicholas dingley)

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap