tlc

• bir esya hakkinda konusulurken "needs tlc" seklinde kullanildiginda mevzu bahis esyanin cok iyi bir durumda olmadigi fakat uzerinde biraz ugrasilirsa duzeltilebilecegi anlamina gelen, acilimi "tender loving care" olan kisaltma.
• amerikalıların huyudur, bir şeyi günde on kere söylüyorlarsa kısaltıverirler hemen. zaman ve mekandan kazanım sağlarlar akıllarınca. pd(police department), af(armed forces veya air force), mj(michael jackson/jordan), bs(bullshit), j. lo(petek dinçöz) gibi gibi. örnekleri aranızda çoğaltın.
  bazen de bunu kendi evrenlerine uygulamaya girişiyorlar, o biraz sıkıntılı. mesela 3 arkadaş var hep birlikte gezen, tiffany, louis, cemil olsun isimleri. yarın bunlara tlc diye seslenen birini duyabilirsiniz. ya şimdi tlc diyorsun da buna tables/ladders/chairs diyen var, tender/loving/care diyen var. thick/long/cock diyen bile var afedersin şimdi söylemeyecektim ama...
  
  sözün özü... bu tarz bir takım şeyler... bizim örf ve ananemize... ee...
  
  sözün özü yokmuş ya olm, niye söylemiyorsunuz lan :)
  
  not: o değil de tlc deyince aklıma pic geldi, people in charge. wristcutters güzel filmdi.
• tlc=tender loving care'dir
• ingiltere de yaşlılık yada kanser gibi ölümcül bir hastalık nedeniyle son günlerini yaşayan kişilere aktif tedavinin bırakılıp ağrısını azaltıp huzur içinde ölümlerinin beklendiği dönem olan "tender loving care" kısaltmasıdır
• tlc ne la medya oynatıcı programı gibi.
• te le ce sana cnbc-e hatrina alismaya calisiyorum ya da aliskanliklarimdan kolayca vazgecemiyorum boru degil kanal e'den beri cnbc-e'ciyiz de neyse yani bu reality show denen seyden ortaya sicildigindan beri nefret eden bir insana tum gun reality show izletmek de nedir? yapmayin rica edecegim su an rakun ayi falan izliyorum az once dizisi vardi ne oldu anlamadim, orgumu aldim iki bi sey bakayim tv'de diye bir uzun kis gecesi isyan etmeme ramak kaldi.
  falan filan yani babani da sevmezdim sutoglan.
  bok ettin.
  boyle bir tv kanali.
• içinde doğaya kaçış diye izlemesi çok keyifli bir program barındıran kanal. programın teması alaska'da belli bir bütçe ve kendi standartlarınıza göre ev almaya çalışmak. bu süreçte de bir emlakçı size eşlik ediyor. tabi öle evler gösteriyorlar ki insanın güzelim alaska manzaraları karşısında nefesi kesiliyor. istanbul'un tam göbeğinde geyikli, bol bol orman yürüyüşlü hayaller kurdurtuyor.. kocaman verandalar, geniş oturma odaları, büyük bir bahçe ve bitmek bilmeyen doğa manzarası. insan özeniyor da özendiği ile kalıyor işte.
• amerikan güreşinde özel bir maç türü.pay per view denen ücretli yayınlarda izlenebilen bu maçlar ender olarak yapılır ve maçlarda oyuncuların ringin etrafında bulunan masa,sandalye ve merdivenleri kullanma izinleri vardır.amerikan güreşi sevenler için muhteşem maçlar ortaya çıksada bu maçlarda genelde ciddi yaralanmalar ve sakatlanmalar muhtemeldir.pek çok güreşçi suratında kanlarla,yaralarla dövüşü tamamlar.
  (bkz: table)
  (bkz: chair)
  (bkz: ladder)
  (bkz: wwe)
• ayni zamanda "thin layer chromatography" nin genel soylenisidir cunku kimse itk "ince tabaka kromatografisi" demekten hoslanmaz
  (bkz: ince) (bkz: tabaka) (bkz: kromatografi)
• (bkz: thin layer chromatography)