• hukumetin elinde olan guctur. cunku hukumetin elinden kendilerini cekip cikaracak kalabaliga henuz ulasamamistir. yuksek yaptirim gucu yuksek kalabalik gerektirdiginden onerım sudur: kalabaligi dagitmayin, saflari siklastirin, ortaya dogru ilerleyelim ki otobus daha cok kisi alsin.
  • medyanın yer vermesiyle eş değerdedir.

    gezi'den sonra gelen edit : medyanın yer vermesiyle eş değer tutmak, artık manasız.
  • sivil itaatsizlik olmadığı sürece sıfırdır. hatta dünyada 3-5 küçük örneğini saymazsak her yerde böyledir. çarklar duracak. dişliler dönmeyecek. ancak o zaman güç sahipleri ellerindeki gücün tamamen çarklara bağlı olduğunu anlar ve yola gelirler. ayrıca ekşi sözlük yazarları da bok yesin bir kaç sene önce memur grevinde tcdd çalışanlarına demediğini bırakmayan tipler gelmiş burada bıdı bıdı konuşuyor. 2 gün çöp toplamasınlar, çöpcüler hak arasın taşeronu protesto etsin, hemen ağlamaya başlarsınız.
  • kimin protesto ettiğine bağlı olan güçtür. eğer öğrenciysen veya haklı protesto ediyorsan yaptırım gücün sıfırdır. bdp, pkk, terorist vs. isen yaptırım gücün yüksektir. (bkz: bdp li vekillerin vetolarının 1 günde kaldırılması)
  • protestolar genelde facebook event'larında, pc başında yapıldığı ve daha da ileri gitmediği için çok çok düşüktür bu yaptırım gücü.
  • var olabilmesi için gereken şey, memlekette yaşayan insanların çoğunluğunun*, problemin ucunun kıçına dokunduğunu farkedebilmesidir.

    peki nedir şu anda sorun ? basın özgürlüğü, fikir özgürlüğü, konuşma özgürlüğü, eğer internet kafe ağzı ile konuşacak isek klavye özgürlüğünün var olmamasıdır. 1980 dönemindeki gibi düşünce suçlusu damgası ile içeri atılanlar olmayabilir, evet. eğer olacaksa da en başta girmeye hazırım. hazır olacak bir çok insan da tanıyorum.

    ancak baskı rejiminin ortasında olduğumuzun anlaşılması için, zihni sinir projeler üreten bir başbakan'a değil, azcık akla, fikre ihtiyaç vardır..
  • üretime hakim olmayan sınıflar gürühlar tarafından yapılmadığı sürece sadece türkiye'de değil bütün dünyada etkisizdir. öğrenci hareketleri bu anlamda sadece destekleyici unsur olarak yer alabilir zira 68 in dahi devrime dönüşmemesinin sebebi büyük oranda öğrenci hareketi olmasıdır. üretim ilişkileri değişmediği sürece hiçbir şey değişmez. şu noktada protestodan daha çok grev anlamlı ve gereklidir. ha o olur mu ülkede, insanlar bunu göze alırlar mı orası ayrı bir meseledir. elinde gücü olmayan halkın yaptığı protesto babasına oyuncak aldırmak için ağlayan zırlayan çocuk kadar etkilidir, zamanla susacaktır en kötü tokadı yiyecektir. üretim bir kez daha her şeydir.

    grev denilen şey de öyle galatasaraydan taksime yürümek gibi en fazla bir saatinizi alan bir şey olmadığından, çoluğunuz çoçuğunuzun günlerce aç kalması, grevin başarısız olması neticesinde işsiz kalma ihtimalleri, binlerce insanı birden buna ikna etmenin pek de kolay olmaması, protesto ve grevleri organize edebilecek neredeyse yegane kuvvetler olan sendikaların işlevsizleştirilmesi, sendikaya üye olmanın dahi işten çıkarılmaya sebep olması, bu halk için tweeterdan facebooktan saydırmak fazlası ile yeterli görünmesi ve bütün buna benzer muhtelif sebeplerden kelli pek mümkün görünmemektedir.

    bütün bunlara rağmen, biraz şiir okusa şu halk, biraz bilse şunu;

    biz olmasak ray, dönen tekerlek, yıkanan buğday, ayın onbeşi;
    biz olmasak taşova'nın tütünü, kütahya'nın çinisi, yani bizsiz
    anne dizi, kardeş dizi,yar dizi güzel değildir.

    belki biraz bunu anlasa bu halk, biraz anlasa gücünü o zaman her şey başka olur.
  • geçen haftaya kadar herkes tarafından yok sanılan güç. 28 mayıs 2013 taksim gezi parkı direnişi sayesinde gördük ki ne kadar güçlü olursa olsun kimse halkın karşısında duramıyor. bunu uzun zaman önce unutmuştuk tabii, garipsiyor insan.
hesabın var mı? giriş yap