• (bkz: epik tiyatro)
  • her şeye rağmen bugün 800 metreden izlediğim, içeriğinden tamamen koparılmış kof bir pakete döndürülmüş brecht eseri.

    gerçekten pişman olmakla beraber, daha korkunç bir şeye dikkat çekmek istiyorum, tesadüfi olduğuna inanamayacağım kusura bakmayın. robert wilson'ın oyununda, finale doğru macheath'in ünlü monologundaki, "banka hissedarlığının yanında bir ufak hırsızlık nedir ki? bir banka kurmanın yanında banka soymak nedir ki? birini işe koşmanın (istihdam etmenin) yanında onu öldürmek nedir ki?" vs. kısmında türkçe üstyazı birden gitti ve monolog bitene kadar geri gelmedi. yani tesadüfün bu kadarı diyor ve açıkçası bilinçli yapıldığını düşünüyorum. umarım yarın giden yazarlardan biri bunun bir tesadüf olduğunu söyler de rahat ederiz. yoksa, sermayenin ve sermayedarın dostu iksv'ye kucak dolusu alkış, zorlu center'ınızla keyifli günler diliyorum.
  • zamanında okuduğumdan şimdi sahneleneceğini * duyunca sevindiğim, ama üç kuruşluk operaya otuz bin kuruşa bilet alırsak geri kalan yirmi dokuz bin dokuz yüz doksan yedi kuruşa bizi satar diyerek tepki koyup bilet almadığım oyun.
  • ismi ve bilet fiyatlari ile ironinin amina koymustur.
  • hem bu baslik altinda hem de die dreigroschenoper basligi altinda eserin 200 yil once ingiliz john gayın yazdigi beggar’s opera nin uyarlamasi oldugundan soz ediliyor ama ilginc olan almanya’da ilk sahnelendigi 1928 den beri buyuk britanya’da hic oynanmamis olmasi. yarin britanya promiyeri edinburgh‘da yapilacak.
  • odtü oyuncuları tarafından 1997 yılında çok başarılı bir şekilde sahnelenen oyun, öyle ki, devlet tiyatrolarında sahnelenen halinden bariz bir şekilde üstün olduğu söylenebilir. müzikleri, salona giren seyircilerin koluna yapışıp para isteyen dilenciler, onlara coplarla girişen polisler ve mac'in çetesini yakalayan özel tim giyimli ekip dikkat çekici ayrıntılardı. oyuncuların tümü rollerine çok iyi oturmuştu, orkestra mükemmeldi. şarkılar çok başarılı yorumlanmıştı, korsan kızın tiradı da çok etkileyciydi. fahişelerden birinin liseden tanıyıp çok beğendiğim bir kız* olması da seyir zevkimi artıran faktörlerdendi.*
  • daha sonraları brecht tarafından adıyla romanlaştırılmış ve sevgi soysal tarafından yapılan türkçe çevirisi "beş paralık roman" adıyla yayımlanmıştır.
  • izmit buyuk$ehir tiyatrosu'nun bu sene sahneye koydugu oyun.ba$rolu tardu flordun oynuyor.cok emek sarfedildigi bariz olan fakat benim bi$eye benzetemedigim ve 'harhalde ben odunum' diye kurtarmaya cali$tigim eser.ayrica oyun esnasinda catir cutur patlayan silahlar dolayisiyla on tarafta sicrayanlara gulerken,ayni anda kendi sicramanin da arka taraflardan gulunc gozukmesinden dolayi ilginc bir eziklik duygusu ya$atan oyun..
  • 29 ocak 1728 yılında, londra'da ilk kez sergilenen, john gay'in yazdığı, barrett'in müziklerini yaptığı the beggar's opera (dilenciler operası), 1923'te yeniden oynanınca, 1926'da elizabeth hauptmann bu bilinmeyen oyunu almancaya çevirir. bu çeviriyle oyunu keşfeden bertolt brecht, eseri uygulamaya karar verir. müziklerin yapımını kurt weill üstlenir.

    1928-29 tiyatro döneminde, berlin'de schiffbauerdamn theater'da, büyük bir başarı elde eder. 200 kereden fazla sergilenir...

    brecht'inki, john gay'in dilenciler operası'nın, tam 200 yıl sonra güncelleştirilmesiydi.

    ben brecht'inkini 67 yıl sonra güncelleştirirken, zaman zaman john gay'in dilenciler operası'na da yaklaşıyorum. örneğin 267 yıl önce oynanan özgün eserde sustalı mack, halk dostu bir eşkiya iken, brecht'de sıradan bir hırsızdır. bizim binbela mahmut da, kemalist bir gangsterdir. ama brecht'ten çok uzaklaşmıyoruz, bizim oyunumuzda da, yanlış karakterler doğru şeyler söylüyorlar.

    ve fakat, üç kurşunluk opera bir opera değildir. bir brecht "çalışması değildir. brecht'in kel hasan efendi'ye yakın olduğu kadar epik bir ortaoyunudur.

    ferhan şensoy
hesabın var mı? giriş yap