• bir kere bindim mi bir daha binerim sandım. havada yağmur var. uçuş öncesi taavanda olan stres uçağı görünce daha da bir tavana ulaştı. la habu uçacak he ? dedim kendi kendime. merdivenlere doğru yürüdüm çıktım bir baktım uçağın pilot kabinin penceresi açık. la ananı avradını murat 124 la bu. pencere mi olur bunda bu kadar basit mi lan bu uçak işi ? demeye kalmadı güzel bi hatun karşıladı beni. stres azaldı tabi. oturdum pencere kenarıymış. kanat üstü denilen yerdeyim. motorlar çalıştı hafif hafif hareket ediyoruz. durduk. gözümün tutmadığı kıl kuyruk pilot uçağın kanatları ile durduk yere oynamaya başladı. o ara gördüm ki uçağın fren kanatlarını dört parmak eninden dört tane parça tutuyor. lan ! lan ! dedikten sonra bıraktı oynamayı. tekrar hareket edip dönmeye başladık. sonra süratlendik işte böyleymiş uçmak, ananas avradas gidiyoruz uçuyoruz amk. deyip gözlerimi kapadım. açtığımda hala yerdeydik bir kaç saniye sonra aniden yavaşladık durduk. “ne oldu ya?” dedim yanımdaki adama. adam gayet rahat bir şekilde “pist başına geldik” demesiyle, birlikte puştoğli kılkuyruk gaza bir kökler ! freni bir bırakır, anam anam. sanki dersin bir anda roketi götüme taktılar. sırtım koltuğa yapıştı. bok yiyenin herifi ! az yavaşda ! uçağı bir diktin tam gaz gidiyoruz nere gidiyoruz ölecez amk. buluttan göz gözü görmüyor. turmp diye hafiften bir ses, birisinin bavulu düştü herhal o kadar kafayı dikersen olacağı bu dedim. bir kaç dakka sonra ses namına bir şey duymaz oldum. tıkandı kulaklarım. “ya yakıtta bir numara olsa ya rotalar şaşsa” diye diye saniyeler saat gibi geçiyordu. baktım olacak gibi değil, aldım önümdeki dergiyi stres yapmadan çok tecrübeli uçucular gibi davramaya başladım. bu sefer de ara ara sallanmaya başladım lan asfaltta gitmiyoruz tümsek yok havada gidiyor ne bok yemeye sallanıyorsun. sallantıdan ya kanatlar kopsa ? okumaya devam. devam da dergi bitti. aldım ikram listesini okudum o da bitti. sonunda “sayın yolcularımız atatürk havalimanına alçalmaya başlıyoruz” dedim heralde kapıda gördüğüm o güzel kızdı o şuh ses başka kimden çıkardı. yine kaç dakka geçti bilmiyorum ışıkları kapattılar lan zaten sis bulut sallantı ne ararsan var ! neyse din dersinden kalma ne varsa okurken. güm! diye bir ses! lan! lan ! ne oluyo ! diye zıpladım. pist başı havasını atan zargana bu seferde “tekerlekler açıldı” dedi. kapalı mı gidiyorduk ! lan niye kapatıyorsunuz amk. ya acil iniş gerekseydi ! biraz daha gittik bir güm daha ! indik. bir daha mı tövbe amk. ayakların yere basacak arkadaş yemişim uçağını uçmayanı.
  • sahip olanlarda ucaga bindiklerinde asagidaki tarzda dusuncelere garkeden korku

    -yok canim bi tehlike olsa bu hostesler filan bu kadar rahat gezer mi hic ortalikta?
    -sallaniyo ama bunun hesabi kitabi yapilmistir bi sey olmaz
  • en farklı fobidir. hatta buna fobi demek de doğru değil.

    klozette otururken alttan bir şey ısıracak fobisi, kuaför fobisi, iğne fobisi, araknafobia da denilen örümcek fobisi gibi fobiler hep mantıklı düşünüldüğünde saçma geliyor.

    örneğin ben örümcek görünce donuyorum. donup kalıyorum ve evde kim varsa onun adını haykırarak yardım istiyorum. o da gelip ya öldürüyor ya da dışarı atıyor örümceği. tehlike geçince tekrar hareket edebilmeye başlıyorum. bu davranışın ne kadar saçma olduğunun da farkındayım üstelik.

    uçaklardan ise hiç korkmuyorum. bulutları üstten seyretmek ürkütmüyor beni. fakat mantıklı düşününce korkmak gerekiyor sanki. en ufak aksilikte ölüm tehlikesi var. düşüşe geçsen yere çakılana kadar gözünün önünden hayatın kaç sezon geçecek kim bilir. dördüncü kattan düşüp sadece bacağını kıran dayım bile "bütün hayatım gözümün önünden geçti!" diyor. havada kaldığı süre tahminen 2 saniye.

    fobi dediğimiz de çoğunluğun korkmadığı, korkmanın sıradan olmadığı durumlarsa; bu uçak fobisi fobi olmamalı. hatta bu durum ayrıca incelenmeli. çoğunluğun korkması gerekirken korkmaması hatta korkanlara 'fobi sahibi' muamelesi yapılması, mutlaka incelenmeli.

    bütün bunları uçak fobisi olan biri olarak yazmış olsaydım haksızdım. her fobi sahibi kendi fobisi ile ilgili, aynı mantıkla, bu eleştirileri yapabilirdi o zaman; ama benim uçak fobim yok!
  • içki içerek veya yatıştırıcı alarak geçmeyen fobidir, her fobi gibi mantıklı bir açıklama ile önlenemez, yani uçak fobisi olan bir insana kaza istatistiklerinden bahsetmek anlamsızdır. öyle olsaydı bir uçak mühendisinin uçak yolculuğundan korkmaması gerekir ki gerçek aslında çok farklıdır. kendini genelde bir kaç gün öncesinden huzursuzluk, bir gece önce uyuyamamak veya kabuslu uykular, uçuş öncesi yapılan her hareketin ölmeden önceki son dakikalar gibi algılanması, mide bulantısı (uçuşun bir kaç saat öncesinden başlar, değil içki veya ilaç almak su dışında herhangi bir sıvıyı dahi mide reddeder), havaalanına gidene kadar her sapaktan geri dönmek isteği ile söz konusu yolculuğa gidilmemesi halinde kaybedileceklerin hesabıyla geçen bir hesaplaşma süreci arkasından ise unutulmaz kasıntılarla dolu bir yolculuk, yolculuk bittiğinde ise kastıınız tum o kaslar birkaç gün ağrı olarak geri döner. dahası da var tabi.. mümkünse uçuşu tuvalette geçirmek istersiniz.. peki çözümü mü?
    mümkünse uçağa binmemek.. binmek durumunda tum bu eziyetlere katlanmak.. istanbulda bu konuda bir kurs olduğunu duymuştum ama oldukça pahalı gelmişti... sonuç olarak, önceki entryleri okuyunca anladım ki uçaktan tırsmakla uçak fobisi oldukça farklı şeyler..
  • eger yilda dort bes kere ucaga binmenize ragmen hala ucus tarihinden onbes gun once sizi icten ice rahatsiz ediyorsa bu korku rezil birseydir,panik atakla birlesince cekilmez ve yasanmaz eder insani. kendi kendine ucaktan korkan insan birsey olmicak desede kafasi bunu basmaz, anlamaz,yasamaya kuser...
  • herhangi bir terslik durumunda yapabileceğim hiçbir şey olmadığını bilmemden mütevellit bende de gittikçe şiddetlenen fobi. öleceksem bile mücadele şansım olmalı. uçakta bu söz konusu değil. ölmeyi beklemek dışında yapabileceğim bir şey yok ve bu düşünce beni resmen delirtiyor. sorunum ölmekle alakalı değil kısacası, oturup ölmeyi beklemek dışında başka bir seçeneğin olmaması. kurbanlık koyun gibi kaderimin gerçekleşmesini öylesine durup beklemek hiç tarzım değil zira. insan ölürken bile hakkıyla ölmek istiyor be demek ki. düşme anında ölüm düşüncesini sindirmem için en azından bir mücadele vermiş olmam ve elimden geleni yaptım, yine de olmadı demem gerekiyor. ani ölümlerde, öleceğini anlamanla ölüm anı arasında düşünmene fırsat veren bir süre yok. ölümcül hastalıkta arada süre var ama o süre zarfında ölümle mücadele etme şansın var. uçakta bu yok işte yok. yere çarpana kadarki sürede oturup ölmeyi bekliyorsun. deliresim geliyor bunu düşününce. fakat her şekilde bu korkuyla baş etmek zorundayım ve bu nedenle bunun üstesinden gelmek için ne gerekiyorsa yapacağım.
  • çok talihsiz bir adam olmamdan mütevellit var olan korkum. milyonlarca takıntım vardır ama uçağa binmek gerçekten beni bu derece endişelendiren tek olay. kesin uçak düşecek gibi bir his var içimde. ölmekten korkmuyorum ama uçağın düşeceğini bile bile binmek intihar gibi olacağından bu şekilde pisi pisine ölmekten ve başkalarının ölümüne sebep olmaktan korkuyorum. bu his öyle büyük bir his ki, eminim o an beyin gücümle pilotların zihinlerini bile etkileyerek uçağı düşürmelerine sebep olabilirim. o uçak bir şekilde düşecek yani, eminim.

    not: bu entry'deki yorumlar tamamen hayal ürünüdür, bindiğim uçağın düşmesi halinde aleyhime delil olarak kullanılamaz. bindiğim uçak düştüğünde üzerime mesuliyet isnat edilemez. eğer delil olarak kullanılacak olursa da bu zihin kontrolü işleminin bilimsel, sanatsal ve ticari her hakkı mahfuzdur ve bu hakların tümü yasal mirasçılarıma aittir.
  • yerden yüzlerce metre yüksekte olmak, ayağının sağlam bir yere basamaması durumunda gerçekleşen, birçok kişide, bu ve bunun gibi detayları kafaya takması sonuncunda oluşan fobi çeşididir.
    bununla birlikte belgesel kanalları** sayesinde, uçak kazalarının sebeplerini, hedelerini, hödölerini incelemeleri sonucunda edinilen bir fobidir...
    yoksa ben uçağın olmadık bir yerinde vida deliğinin boş olmasını nasıl fark edeyim arkadaşım... algımı seçici kıldılar resmen...
  • yerden binlerce kilometre yuksekte, nerdeyse 1000 kilometreye yakin hizla giden, celikten, mezar gibi bi arac icinde yolculuktan korkma eylemi, boyle dusununce ne mantiksiz gelio di mi?
  • dile getirildiği taktirde mutlaka bir dallama çıkıp "yauuv bırak hocam otobüsten daha güvenli. bak ben mesela uçakta doğmuşum hiç ağlamamışım.." şeklinde eleştiriverir sizi, sanki bu elinizde olan birşeymiş gibi.. akabinde istatistiki bilgilerin "havada uçtuğu!!" bir ikna etme gayretine girişir ki bu şahıs eyvah eyvah.. siz de, evet abi mutlaka, e tabi haliyle.. şeklinde geçiştirirsiniz, uçak korkunuzdan bahsetmeye korkar bi şekilde..
hesabın var mı? giriş yap