• türkçe dublajında bir sahnede ukrayna yerine ukranya denilmiş olan film.*
  • the reader'i seyrederken filmin ingilizce olmasını nedense çok yadırgamıştım ama bu filmde (çoğu kişi aksini söylese de) ingilizce konuşmalar kesinlikle sırıtmıyor ki bu tom cruise'un varlığından kaynaklanıyor olabilir. sonuçta beklediğimden çok daha iyi çıkan bir politik gerilim filmi, bence seyretmeye değer.
  • conan the barbarian'da görülür aslında, parlak zırhlarıyla valeria kılığında.

    (bkz: ete kemiğe büründüm yunus diye göründüm)
  • konu ve işleniş olarak diğer ikinci dünya savaşı konulu filmlerden oldukça farklı bir duruşu vardır.

    --- spoiler ---
    hikayesi anlatılan taraf alışıldığın dışındadır. diğer filmler bir ölçüde anti-hitler'den çok anti-germen tarzı iken bu film alman halkının bu konudaki hakkını bir ölçüde teslim etmektedir. verilen mesaj biraz da şudur; sorun hitler ve onun etrafındaki diğer sadisterdedir, alman halkında değil.

    film askerlik kurumunun cephesinden çok koridorlarını göstermekte, işlerin iç tarafta nasıl döndüğünü de anlatmaktadır. bu konu başka filmlerde de işlendi belki ama bu derece çarpıcı değildi. bir komutanın eline tutuşturulan bir evrakla binlerce kişinin kaderinin değiştiğini görmek ilgi çekiciydi.

    yapılan planla ilgili anlayamadığım bir nokta var. planda atlanmış olan iki noktanın önemi çok büyüktü. birincisi reserve army'nin komutası, diğeri iletişim merkezleri. böyle bir planda neden reserve army'nin komutası daha yakından kontrol edilmiyor ve telgraf merkezine neden müdahale edilmiyor anlayamadım. bu durum başka bişeyle de açıklanabilir mi bilmiyorum. en azından hazırlık aşamasında buralara başka kişiler atanması düşünülebilirmiş belki.

    kesinlikle farklı ve görülmeye değer bir film.

    --- spoiler ---
  • bu adla bir de stoner/doom metal grubu var. 2002 kuruluşlu, gitaristleri aynı zamanda baroness'in gitaristi. bu yıl man of two visions adında biraz 70 lerin daha popüler doom örnekleri (mesela black sabbath) ya da 80 lerin (günümüze kıyasla) daha kolay dinlenebilir örneklerine (pentagram) benzer başarılı bir albüm yayımladılar. 2010 un en iyi albümleri serisi vol.13
  • nazi döneminin sliding doors'udur. o bomba hedefini bulsaydı dünya daha farklı bir yer olurdu duygusunu net olarak vermeyi başaran bir film olmuş. aynı zamanda, ne kadar baskıcı ve her şeye hakim gözükse de, her dönemde her diktatöre karşı duran birilerinin olduğunu göstermesi açısından da umut vermiştir.

    (bkz: boru değil insan)
  • tarihi değiştirme potansiyeli yüksek başarısız bir girişime ışık tutan belgesel aksiyon tadında film. öncelikle yönetmen koltuğunda bryan singer adını görünce ister istemez bir heyecan kaplıyor bünyeyi. e tom cruise adı da flaş. hoş kendisinin öyle aman aman bir oyunculuğunu görmüş değilim ama yine de severiz tom abiyi. filmimzde ise, dünya tarihine adını kanlı harflerle kazımış, dünya savaşı çıkaracak kadar tarihe yön vermiş adolf hitler'e düzenlenen 15. ve sonuncu suikast öyküsünün öncesi, esnası ve sonrasına tanık oluyoruz.

    --- spoiler ---

    öncelikle bunu yazmazsam ölürüm. arkadaş kötülere hakikaten hiçbir şey olmuyormuş. adamın götünde bomba patladı bana mısın demedi. bildiğin havaya uçtu be o oda. öte yandan bizde de adamın beynine kurşun girdi iki haftada ayağa kalktı. lan benim ayağım kaysa merdivende pekmezi anında akıtırım.

    neyse efendim az buçuk tarih okuduysanız veya der untergang gibi hitler'in son zamanlarını harika anlatan bir filme denk geldiyseniz zaten hitler denen katilin ölümünün kendi ellerinden olacağına aşikarsınız demektir.
    ancak singer öyle güzel bir gerilim vermiş ki, hitler'in sesini telefonda duyana kadar albay stauffenberg'in planında başarıya ulaştığına nerdeyse inanıyordum.
    almanca ingilizce tartışmalarına fazla katılmak istemiyorum ama şu filmde herkes ingilizce konuşurken sadece hitler almanca konuşsa hiç sırtıtmazdı bence. bence hitler'in insanları etkilemesinde dilini kullanmasının etkisi olduğunu düşünüyorum. ölesiye nefret ettiğim bu adamın sert alman aksanıyla söyledikleri, karşısındakini kuşkusuz etki altında bırakıyor. hitler performansı olarak da der untergang'da bruno ganz'ı izledikten sonra artık başka performanslarda aynı başarıyı beklemiyorum bile. kabul biraz önyargı ama napalım adam hitler'i resmen mezarından kaldırıp filmde oynatmış gibiydi.
    dünya savaşı esnasında, vatanları ve führer'leri arasında tercih arayan ve tercihlerini bize göre doğrudan yana kullanan bir grup insanın dünya tarihinin gidişatına viraj koyma çabalarına tanık olurken, hitler'e olan nefretimizden dolayı o darbenin yapılmasını ölesiye isterken buluyoruz kendimizi. bence bu da yönetmen singer'ın seyirciyi hikayeye kolayca adapte etmesi ve filmin temposunu asla düşürmeyerek sonuna kadar seyirciyi filme bağlı şekilde tutmasında yatıyor.

    --- spoiler ---
  • iskandinav mitolojisine göre bu hanımefendilerin zırhlarının parıltıları aurora borealis'e neden olmaktadır.
  • norveççede /valkirye/ şeklinde telaffuz ediyorlarmış.

    kaynak: forvo
  • film hakkında ara sıra tek rahatsız olduğum şey tom cruise'du. stauffenberg karakterini daha tanınmadık bir simaya verselerdi, film hollywood havasından uzaklaşabilirdi. zira o ekranda gözükmediği zamanlar uzaktı, hoştu.

    ama gel gelelim iyi bir filmdi. ayrıca, (bkz: claus von stauffenberg/@popara)
hesabın var mı? giriş yap