• esasen şarkılar tek tek ele alınırsa definitely maybe'den daha güzel albümdür.ancak definitely maybe'de ki atmosfer bu albümde kesinlikle yoktur.bundan ötürü gelmiş geçmiş en iyi albümler bahis olduğunda ilk oasis albümünün gerisindedir hep.
  • altın vuruş buydu ve hala budur anlayana.
  • 15 yil olmus ve hala kendini dinletir bir albumdur what's the story. boyle bir guzelliktir kendileri. son nefes verilmeden fonda calmasi istenen albumlerden biridir, suphesiz ki liam o sirada "there's no time for running away now" diyecektir.
  • mutluyken, üzülünce, kafayı boşaltmak için dinlenen, orta okuldan beri farklı periyotlarda ve dozlarda(şarkı sayısı) alınan, yıllar geçmesine ragmen eskimeyen oasis albumu.
  • bana "keşke 4-5 yaş büyük olsaydım" dedirten şeylerden biridir bu album. müzik zevkinizin oturduğu yaşlarda bu albumu tazeyken dinleyebilmek ne güzel şeydir. evet şimdi de aynı duyguyu verebilecek birkaç album var. ama bu da olsaydı. bana ne.
  • "muhteşem ötesi" diye bir şey varsa o da bu albümdür çünkü muhteşem kelimesi bu albümü tanımlamaya yetmez.
  • britanya" da thriller ve dark side of the moon" dan daha fazla satmis olan albüm.
  • oasis'in 2 ekim 1995 tarihli 2. stüdyo albümü, grubu ingiltere'nin dışına çıkarıp üniversal seviyede bilinir yapmıştır, aynı zamanda tüm zamanların en iyi albümleri arasında da gösterilmektedir. bir britpop geçidi ve şaheseridir. avrupa'da 1995-1996 yılında epeyce yankı uyandırmış, pek çok müzik listesine en üst sıralardan yerleşmeyi başarmış bir albümdür. (müzikal açıdan olduğu kadar ticari açıdan da başarı getirmiş ve dolgun bir albüm olduğunu söylemek hiç de yanlış olmaz.)

    başarılarına şöyle bir değinecek olursak:

    piyasaya sürülüşünün ilk haftasında 347.000 kopya satmıştır. birleşik krallık listelerinde 10 hafta bir numarada kalmıştır, abd'de ise 4 numaraya kadar yükselmiştir. bunun haricinde avustralya, kanada, irlanda, yeni zelanda, ispanya, isveç ve isviçre'de de listebaşı olmuştur. birleşik krallık'ta 4,517,000, abd'de 4,000,000; dünya genelinde ise tam 22,000,000 satmıştır. bu özelliğiyle ada'da tüm zamanların en çok satılan 4. albümü olmuştur ki bu az buz bir başarı değildir ticari anlamda.

    ayrıca 1996 brit awards'ı kapmıştır oasis bu albümle, aynı ödülü brit awards'ta 2010 yılında tekrar almışlardır, tabii çok daha şık bir ünvanla: britanya'da son 30 yılın en iyi albümü ünvanıyla.* daha önce de belirttiğimiz gibi pek çok ''tüm zamanlar'' başlıklı gereksiz listede de en üst sıralarda yer verilmiştir kendisine, tıpkı evveli definitely maybe gibi. (elbet pek çoğu fazlaca abartılıdır; listenin ilk 5 sırasına falan koyarlar genelde bu iki albümü, bu durum pek tabii ki mümkün değildir oasis için. tipik ingiliz kabartması diyor ve ''peh!'' diyerek geçiyoruz bu durumu. haa definitely maybe olmasa dahi what's the story morning glory bu tip listelerde mutlaka yer almalıdır; tabii yeri abartılmamalıdır, orası ayrı.) tüm abartılmalara karşın 90ların en sağlam albümleri arasında yer almış olması, britpopun da en sağlam sayılabilecek örneği olarak görmem da ayrı bir gerçekliktir. kanımca oasis bir daha asla bu seviyeye ulaşamamıştır.*

    albüm tıpkı definitely maybe'de olduğu gibi creation records çıkışlıdır ve prodüktörlüğünü noel gallagher ve owen morris üstlenmiştir. 50:05 uzunluğundadır, kapak fotoğrafında yürürken gördüğümüz insan sanırım liam gallagher'dır, mekan ise londra berwick street'tir. sağ kısımda ise klasik sade oasis logosunu görmekteyizdir. ne mutlu bizedir.

    parça listesi şöyledir:

    1. hello
    2. roll with it
    3. wonderwall
    4. don't look back in anger
    5. hey now!
    6. the swamp song p.1
    7. some might say
    8. cast no shadow
    9. she's electric
    10. morning glory
    11. the swamp song p.2
    12. champagne supernova

    plak versiyonundaysa elbette ki ek bir parça daha vardır: bonehead's bank holiday. (bu şarkı da plak versiyonu haricinde gün yüzü görmemiştir.)

    albüm kayıtları monmouth'da, 1995 mart-haziran ayları arasında yapılabilmiştir. prodüktör owen morris'in söylediğine göre 15 gün içerisinde kolayca ve neşe içinde kaydedilmiştir, kayıtlar ve besteler hemen hemen günlük ve spontane oluvermiştir, her şey kolaycacıktır; tabii yer yer elemanların gallagherlığı tutup kavga da etmelerini göz ardı edecek olursak.

    özellikle kayıt aşamasında noel'ın wonderwall ve don't look back in anger'ı getirip liam'ın önüne koyması, ''ya birini, ya birini söyleyeceksin.'' şartı koşması ve bu duruma liam'ın içerlemesi(zira liam gallagher gözünden ağabeyi noel kendi grubuna sonradan dahil olmuş bir kişidir en nihayetinde, maksat gallagherlık olsun.*); akabinde hem wonderwall'u söylemeyi tercih edip hem de sinirine hakim olamayıp en yakın pub'a gidip adam toplayıp gelmesi kavgaya yol açmıştır. zira tam o sırada don't look back in anger'ın kaydı yapılmaktadır ve liam bi' dünya sarhoş, it, uğursuzla gelmiştir ve maksadı ağabeyi noel'dan aklınca intikam almaktır. kayıt aşamasında kendisine yapılan bu yamuğa elbette ki noel da kayıtsız kalamamış ve stüdyonun ortasında yumruk yumruğa kavga etmişlerdir. sonuçta kayıt aşaması 3 hafta aksamış ve grup menajer prodüktör vs. aracılığıyla anca toplanabilmiştir. (gallagher olmak da işte böyle bir başyapıtı dahi ortaya koyarken rahat duramamak, arpası fazla gelmek, dellenmektir.)

    gelelim aşırma kısmına,* noel gallagher adının olduğu yerde aparma aşırma olmaz mı sanırsınız a canlar? elbette ki bu durum tarihten önce vardır, tarihten sonra da olacaktır.*

    albümdeki hello'nun nakaratı, doğrudan garry glitter'ın hello, hello i'm back again şarkısının introsundan aşırılmıştır. bu durum o kadar açıktır ki albümde şarkı noel gallagher, garry glitter ve mike leander adına kredilenmiştir. yine ticket to ride hastası noel gallagher'ın aslı varken morning glory'i neden bestelediği merak konusudur. (ayrıca morning glory'nin introsu biraz biraz r.e.m'in the one i love'ını da andırmakta.) ve ve ve step out normalde albümde iken kendisinin stevie wonder'ın şeker parçası uptight(everything's alright)'a aşırı derecede benzemesinden(!) ötürü son anda albümden çıkarılmıştır.*

    her neyse, albüm sonraki dönemlerde yer yer balon olarak, yer yer de milenyum(?)'un en iyi albümlerinden olarak görülmüş olsa da aslında hiçbirisi değildir. albüm oasis'in başyapıtı-şaheseridir, oasis külliyatının da kanımca tepe noktasıdır. oasis ne öncesinde ne de sonrasında bu albümdeki havayı, doygunluğu, britpop yoğunluğunu, hevesi ve birlikteliği yakalayamamıştır; liam'ın vokali dahi bu albümde zirve yapmıştır. (ardıl be here now'a bakmak yeterli, karşılaştırma açısından. ha buna bir yapay sebep de ekleyebiliriz, mixajda vokal ayrıca fazlaca öne çıkarılmış ve şarkılar gürültülü yapılmıştır, özellikle vokal dingin kafaların sevmeyeceği derecede yüksek tonda. )

    evvela definitely maybe'nin hevesli ruhuna başarı hırsının da eklendiğini görürüz bu albümde, daha yerinde, daha güvenli ve uçuk bir dokudur artık dinleyiciye geçen. noel gallagher'ın deyimiyle: ''definitely maybe bir pop star olmanın rüyasıydı, what's the story morning glory ise popstar olmanın kendisi.'' enstrümantal geçişler, yaylılar, progresif şarkı geçişleri*, müzikal düzenlemelerdeki üzerinde çalışılmışlık hissiyatı (definitely maybe'yi dinleyin, bu kavram netleşecektir.), vokallerdeki yoğun armoni bu albümde yoğun şekilde mevcuttur. (hele ki bir daha asla bu derece vokal geçişlerine, lezzetli armoni denemelerine girmemişlerdir ki bu ayrıca üzücü ve anlamsızdır.) ayrıca o derece bereketlidir ki bir de oasis blur kapışmasına sebebiyet vermiş ve müzik dünyasına o dönemde (hele ki işsiz ingilizlere) bol miktarda geyik malzemesi kazandırarak ayrıca gönüllerde taht kurmuştur.*

    velhasılı her şeyin özeti olarak şu söylenebilir what's the story morning glory hakkında:

    britpop'un kilometre taşı, oasis'inse masterpiecei, zirve noktası.

    edit: albüm kapağındaki liam gallagher mı demiştim? hal etmişim... jailblazer sağolsun noktayı koydu bu noktada:

    sırtı dönük olarak yürüyen ve benim büyük bir bok yeme sonucu liam gallagher zannettiğim şahıs, sanat yönetmeni brian cannon, onun yanından geçen flu gömlekli şahıs ise disc jockey sean rowley. solda ilerde kırmızı camekanın önünde duran adam ise prodüktör owen morris, elinde albümün master tapeini tutmakta.
  • roll with it, don't look back in anger ve the swamp song şarkılarının gerçekten çok çok üst düzey olduğu bir albüm. ileride spotify'dan değil de plaktan dinlerim umarım.
hesabın var mı? giriş yap