• sadece ve sadece şunu bilmek gerekir: oraya para kazanmak için gidiyorsun. o parayı da haftasonu gezmek, daha kaliteli giyinmek, istediğin yere tatile gidebilmek, araba almak gibi şeyler için kazanıyorsun. kısacası parayı daha güzel bir hayat için kazanıyorsun. ama çalışmanın bokunu çıkartıp hayatını iş ve uykudan ibaret bir hale sokarsan olayın maksadı kaybolmuş oluyor ve kusura bakma ama sadece "salak" durumuna düşüyorsun. dolayısıyla babanın işiymiş gibi çalışma çünkü işverenin sana o şirketi bırakmayacak.
  • inanmazsın yazın da çalışılıyor!
  • "listen, learn, don't get involved" benjamin linus, 22 eylul 2004.
  • işinizi iyi yapın, bu kendinize olan saygınızla alakalıdır ama asla iş yerinizle duygusal bir bağ kurmayın. sahibi olmadığınız bir iş yeri için kendinizi paralarcasına çalışmayın*, gerekeni yapın yeter. size değer veren patronunuzun ya da iş arkadaşlarınızın bu değeri yaptığınız iş için* verdiğini unutmayın (kaz gelen yerden tavuk esirgenmez misali) bu tip davranışlara aldanıp aptalca kararlar vermeyin. gelen teklifleri değerlendirin, bir fırsat insanın karşısına ikinci kez çıkmıyor. duygusal davranmayı bırakın. unutmayın ki iş hayatı güzel bir şey değildir, sadece hayatınızı devam ettirebilmeniz için mecburen katlanılan bir durumdur. hal böyleyken duygusal bağlar kurup ota boka takılarak canınızı sıkmaya gerek yok. işten yorgun argın çıkıp, bir de o gün olanı biteni düşünerek yorgun olan vücuda yorgun bir beyin eklemeye de gerek yok. bu yüzden işi işte bırakın. duygusal bağ olmayınca beklenti de olmuyor. mantıklı olun, sadece aldığınız parayı ve mesainizi görsün gözünüz. bu kriterleri göz önünde bulundurarak verin kararınızı. ama tekrar belirtmekte fayda var ki işinizi dört dörtlük yapmaya çalışın. yaptığınız işte çok iyi olmak sizden hiçbir şey götürmediği gibi çok şey kazandırır. en azından her an çekip gidebilecek güveni ve gücü verir ki bundan daha önemli bir şey de yoktur. ve zamanı geldiğinde gitmekte tereddüt etmeyin. hem bazen değişiklik güzeldir.*
  • aynı işte çalıştığınız kişilerden dost olmaz.
  • çok uzun süreli deneyimlerim yok lakin kısa sürede zilyon tane olay görmüş biri olarak diyebilirim ki, siz siz olun işe girdiginiz sırada net olarak ne iş yapacagınızı ögrenin hatta mümkünse yazılı ve imzalı bir belge alın.
    görev tanımı diye bir şey vardır kurumsal oldugunu iddia eden iş yerlerinde, ki o işyerleri her zaman kurumsal çıkmayabilir, kendinizi bir aile şirketinin içinde oradan oraya savrulan bir yaprak olarak da bulabilirsiniz.her neyse tekrar ediyorum görev tanımınızı tamı tamına ögrenin sevgili adaylar. hele ki vasıflı bir elemansanız "ne iş olsa yaparım abi" tavırlarına girmeyin. işiniz dışında olan şeyleri yardım amacıyla dahi yapmayın ki biliyorsunuz zamanla göreviniz haline gelecektir.
    şirketin genel müdürü, koordinatörü şusu busu diye aklı başında oturaklı insanlar olarak tanıdıgınız kişilerin sıkışınca hemen çingenelik pozlarına girebilecekleri aklınızda bulunsun ki şaşırmayın. yapabileceklerinizi ve potansiyelinizi bilin, gerektiginde gereken kişilere hatırlatın. önemli bir atasözüdür ki; sen eşek oldukça semer vuran çok olur.
    gaza gelmeyin, ben kalifiyeyim iş bulurum diye artislenmeyin, ota boka istifa vermeyin. orada kişiliginizden ve saglıgınızdan kaybettikleriniz kazandıklarınızı geçiyorsa inat etmeyin. dünyadaki tek ekmek kapısı orası degil. başladıgınız gibi olmadıgı yerde bırakmayı de bilin. 70 yaşına kadar bir koltugu işgal etmeyin.hoş yüzyıllardır önüne geçilememiş bir şeydir koltuk aşkı da, o koltuklara güvenip kendinizi tanrı sanmayın. zira statü yalandır, yanıltıcıdır, altınızdan alındıgında bir boşluktan hızla yere çakılırsınız.
    kişi- karakter olarak bir şey olmaya çalışın, sadece işiniz sizi önemli biri kılmasın, işi önemli kılan siz olun.
    çok doluyum daha söyleyecegim çok şey var ama günleri karartmak istemem..
    son olarak arkadaşlarınızı iyi seçin.
    ama arkadaşlar iyidir.

    -işsizligimin ilk semptomları-
  • iş arkadaşlarından hiçbirine güvenme.
  • sisman olmayin. sismansaniz da kilo vermenin yollarini arayin. aksi taktirde ust duzeye cikmakta bazi problemler yasayabilirsiniz.

    cok ust duzey yonetici olan bir tanidik soyle belirtmisti bu konudaki fikrini:
    "onundeki tabagi yonetemeyen insan, koskoca sirketi nasil yonetsin?!"
  • - eğer konumunuzda vazgeçilmez olursanız asla terfi alamazsınız.
  • özel hayatinizla ilgili bilgi vermemeye özen gösterin. is arkadaslariyla geyik muhabbetinden fazlasina girmek her zaman risklidir. simdi can ciger olsaniz bile terfi gibi konular gündeme geldiginde herkes birbirini cok rahat satar*.

    giyim kusama önem verin, sık olun. burda bahsedilen (kadinlar icin) apartman topuk ayakkabilar diil.

    cogu alanda, sadece yaptiginiz isin kalitesi degil; bunu ne kadar gösterdiginiz de önemlidir. mütevazi davranmayin, yeri geldiginde kendi reklaminizi yapin*.

    terfi etmek istediginiz pozisyon neyse oymus gibi davranin. siz inaninca sacma sekilde cevredekiler de inaniyor.

    mümkün mertebe baskalarinin dedikodusunu yapmamaya özen gösterin. kisiler hakkinda yanilabilirsiniz, düsünceleriniz degisebilir. uzun vadede pisman olabilirsiniz.

    kendinizi sevdirmek amacli baskalarinin isini üstlenmeyin, ezik davranmayin.

    calistiginiz isten memnun diilseniz, bir seneye tamamlamadan baska is bulmadan istifa etmeyin. hepten alan/sektör degistirmeyi düsünüyorsaniz acil olarak harekete gecin. bir kac yil calistiktan sonra baska bir alanda yeni baslayan olmak istemeyebilirsiniz.

    para konusmaktan cekinmeyin. terfi etmeniz/zam almaniz gerektigini düsündügünüzde talepkar olun. istemeden kimseye bir sey vermiyorlar.

    her sirketin kendine özgü yapisi ve isleyisi * vardir. dogru zamanda dogru adimi atmak icin iyi bir gözlemci olmaya calisin.
hesabın var mı? giriş yap