• olmak ya da olmamak işte en büyük kazık bu...
  • anlatmaya dilin varmadığı kazıktır efenim bu benim için. dost kazığıdır.
  • 30000 tl'ye bedelli askerlik yapmak. ben yemedim o ayrı.
  • ''bunlar iyi günlerimiz'' bilincini kazandıran kazıklardır.
  • 16 sene önce istanbul'a ilk geldiğimde zincirlikuyu köprüsü üstünde, "havaalanından çıkardığım orijinal parfümü üç kuruşa satıyorum" diyen yavşağa kanıp bi dolu parayı çakma parfüme bayılmam.

    işin ilginci geçen gün aynı denemeyi cevahir'in önünde yaptı gençten bi eleman. "lan sizin sektörde gram ilerleme yok şerefsizim, kendinizi geliştirin biraz" dedim. şaştı kaldı.
  • bir erkek kardeşe gösterilecek özeni, ilgiyi gösterdiğim kişinin(elbette benim de hatalarım olmuştur) yüzüstü bırakmasını geçtim, umursamamasını da geçtim, beni düşürdüğü pozisyona da takılmadım. "ulan bu beni şöyle üzdü böyle kızdırdı ama benim için kendini kaç kere riske atıp benim için bunları bunları yaptı" diye aklına bile düşmedim. yediğim kazıkların sayısı çoktur ama benzer yaraların yakınlığıyla kurulmuş dostluklar ve o dostların attıkları kazıklar böyle gecelerde takılıyor aklıma.
  • en çok güvendiğim iki kişi tarafından hayatımın en büyük kazığını yedim bu yıl ve artık kimseye güvenim kalmadı. küçüklüğümden beri çok kazık yemişimdir ancak bir kardeş kazığı iki de sevdiğin, güvendiğin adamdan kazık yemek daha ağırmış! en kötüsü de; kanından olduğu için kardeşini içten içe affetmesen bile affetmiş gibi yapıp onu hayatından çok denemene rağmen bir türlü çıkaramaman, sevdiğin adamıda hayatından çıkarman ama yine de hala onu unutamamış olman ve onu çok özlüyor olman gerçeği. ikisinin de bana yaşattığı acıları ve üzüntüleri unutmayacağım! ben onları affetsem bile bana attıkları kazığı asla unutmayacağım!
  • aslında bir ürüne veya hizmete, muadillerine göre fazladan para vermeyi kazık yemek olarak gören birisi değilim.

    serbest piyasada araştırsaydım diye kendime kızarım. karşı tarafı suçlamam.

    ancak geçtiğimiz günlerde yaşadığım bir olay hayatımın en büyük kazığıydı.

    özetle ortağı olduğum şirketin seo hizmeti için anlaştığımız birisiyle 3 aylık bir süre geçmişken seo hizmetini durdurmasını söyledim. kendisi sözleşmenin 12 ay geçerli olduğunu, seo hizmetinden cayılamayacağını dayatıp işlemi durdursa bile kalan ayların yarı parasını alacağını söyledi.

    seo işleriyle alakalı sektörden kimselerle görüşmemde böyle bir işlem olmadığını, seo dan istendiği ayda cayılabileceği söylendi.

    bizim hesabımıza göre 12 bin lira havadan bi para istedi. sözleşmede şirket yetkilisi olarak imzam olmamasına rağmen lanet olsun diyerek parayı ödedim.

    sonra da "fazladan aldığın para için hakkımı haram ediyorum, sen de bana haram et. ahirette hesaplaşırız " dedim.

    verilmeyen bir hizmetin parasını istemeye bizim oralarda " ekmediğin yerlerde biçmek " denir. işte bu da hayatımda yediğim en büyük kazık oldı.
hesabın var mı? giriş yap