• natama'nın 3. sayısında mevcut ağır güzel özgür göreçki yazısı.
    allah şuuruna, gafasına zeval vermesin. az alıntı yapıyorum yazıdan aşağıya.

    ''inanılması güç şeyler oldu. bir gün bir ülkenin gençleri -yani gençlerinin yarısı- uyandı, yüzlerini yıkamadan, yanlışlıkla başka şeyleri yıkmak üzere yola çıktı. yol kalabalıktı. yol gittikçe kalabalıklaştı. yol, nereye ittiği belli olmayan bir şekilde uzadı ve uzadı. tabiat ana'nın boynu gibi, saç gibi uzadı.

    hll spr dvm...

    sınıf başkanlığı yapmamış, mümkünse hep arka sırada oturmuş, ödevlerini internetten indirmiş, şiir okumuş, şiir yazmış, şiir dinlemiş insanlarla uğraşamazsınız. çünkü onlar her şeyin iyisi kadar en kötüsünü de bilir. öyle. mevsimler geçmiştir doğru zamanda doğru yerde olmanın önemini kavrayalı. kağıttan toplar yaparak koridorlarda oynayalı.. gömlekleri pantolonların dışına çıkaralı. kravatları rambo gibi kafalara bağlamak suretiyle.

    tam altı sene alarm şarkımızdı...

    ''kazanma''yı geri dönüşüm kutusuna atalı yıllar oldu. beceremeyen, tutunamayan, yapamayan, üşengeç ve korkusuz milyonlarca insan büyüyeli yıllar oldu. gezi parkı'nın yaş ortalaması 28 çıktı. kaç bekliyordunuz? 10 senedir allah'ın her günü önüne düşen tuhaf haber linklerini şaşkınlıkla okuyan, herhangi bir şeye inanamamakta uzmanlaşmış, bir yandan neredeyse dünyanın en iyi mizahını yapmaya başlamışken diğer yandan kendisine apolitik denilip durulan bir nesil olmanın yüküyle gördüklerini anlamlandırmaya çalışan, bunu da çok iyi, çok iyi başaran; kafasının karışıklığından derdi olmayan kişileri kendilerine, birbirlerine getirdiğiniz için teşekkürler.

    beyler sakin...

    ------------------------------

    duygusal olarak zor günler geçiriyoruz. bir arkadaşım üzüntüden masayı yedi. başka bir arkadaşım tam on gündür duvarları yalıyor. ben üzüntüden kendimi vapur zannediyorum, neredeyse bir ay olacak bu böyle.

    ------------------------------

    ...bu çocuklara ayıp ettiniz. hafızaları yüz yottabyte olan çocukları karşınıza özenle yerleştirdiniz. elleriniz bir gün dile geldiğinde, yüzünüzü örtebilecek tek bir organınız kalmadığında, yalanlar söyleyen, açıklamalar yapmaktan utanmayan dilleriniz bıraktığında kendini yere; ses bombalarını duymayan kulaklarınıza, o parka gitmek istediklerinde engellediğiniz ayaklarınıza sorulduğunda; batıdan doğduğunda güneş, mülk gerçek sahibine kaldığında, o boynunda gaz maskesiyle babasının yanına çömelmiş, elleri dizlerindeki küçük kız büyüdüğünde, kocaman olduğunda; yalnız kaldığınızda, yalnız kaldığınızda, anlayacaksınız.''
hesabın var mı? giriş yap