• 11 ekim 2018 tarihinde resmi gazetede yayımlanan 13 üncü cumhurbaşkanlığı genelgesidir.
    bu genelgeye göre, sonuç ve vatandaş odaklı devlet anlayışı ile bürokrasinin azaltılması cumhurbaşkanlığı hükumet sisteminin öncelikli hedefi olduğu vurgulanmakta olup, kamu hizmetlerinde hantallığa sebebiyet veren hususların ortadan kaldırılması ve bürokrasinin hızlandırılması amaçlanmıştır.
    resmi gazete

    anladığım kadarıyla her kurum diğer kurumunda işini yapacak. yani tapu işini halletmek için cami imamına gidip dilekçe verebiliriz. ya da vergi dairesindeki işlemlerimiz için tapu müdürlüğüne başvurabiliriz. evlilik işlemleri için belediye evlendirme memuruna değil de milli piyango genel müdürlüğüne başvurabiliriz.
    tutar mı bu iş?
    biraz zor tutar. evlenmek için gittiğiniz mpi memuru "çekilişle evlendirmiyoruz be kardeşim" derse, "abi torbadan bir çekiliş yapıp kısmetime çıkanı verin gideyim" der çıkarız.

    umarım düşüncelerim yanlış olup, bu genelgenini daha detaylı veya yorumlanmış kesinleşmiş şekli ile sonuç odaklı olur ve bürokrasi ortadan kalkar.
  • saçma bir genelge.ayrıca yürürlükte bulunan kanun ve yönetmeliklere aykırıdır.657 dmk'da bir dilekçe/başvuru alt birime yazılmadan üst birime gidilemez hükmü var.yani bu genelgeyi hazırlayan arkadaşa bunu hatırlatmak isterim.
  • karikatürize edince ilk yazarın dediği ilginç şeyleri de kapsar. ama bir de şu çok eleştirilen "çok başlılık" ve "vatandaşın olayın sorumlusunu bilememesi" açısından değerlendirirseniz doğru bir kararname olduğunu görürsünüz. türkiye'deki çoğu tekil meseleye bakan 2-3 tane kamu kurumu var ve genelde hangisi ile ilgili işlem yapmaya kalksanız (özellikle baş ağrıtan meselelerde) bizim kurumumuz o konu ile ilgili işlemleri yürütmüyor, x kurumu yürütüyor cevabını alırsınız.

    örneğin içme suyu ile ilgili bir şikayet var. dsi, belediye, çevre ve şehircilik ve sağlık teşkilatlarının görevi var bu konuda (muhtemelen daha da vardır.). vatandaş sorunun çözülmesini ister, kimin nasıl koordine olduğunu bilmeye çalışması ve bunun için çaba harcaması mantıksız. o yüzden ilk ilgili olduğunu düşündüğü kuruma başvurusunu yapıp konu ile ilgili bilgilendirme beklemesi makul diye düşünüyorum. olayın içinde hangi müdürler, hangi kurumlar nasıl görev ve sorumluluk paylaşıyor o vatandaşı hobi olarak ilgilendirir. gerçekte çoğu kişi bununla ilgilenmez.

    tekrar söylüyorum karikatürize ederseniz ilk mesajdaki gibi örnekler çıkabilir, ama vatandaşın ekserisi bu konuyu ele alması gerektiği gibi ele alır.
  • değişik birşey deneneceğinin göstergesi olan genelgedir. bu şekli ile uygulanması çok mümkün değil. yargıyı bir kenara bırakalım. onu da dahil edersek daha içinden çıkılmaz bir hal alacak. ben küçük bir beldede yaşıyorum diyelim. kamu kurumu sadece orman şefliği var. ben buraya vergi beyannamesi verebilecek miyim? beyannamelerin nereye verileceği kanunla belirlenmiş durumda. diyelim o olmaz onu genelgeyle bu şekilde siralayamayiz dedik. ben orman şefliğine gitsem evime hırsız girdi desem ne olacak. ya da aynı orman şefliğine ben çocuğumun okulundaki öğretmeninden şikayetçiyim desem ne olacak. hadi bu örnekler zor onları geçtim. ben orman şefliğine gidip hatıra ormanı yapmak istiyorum desem onu bile sonuclandiramazlar üst makamlara sormadan. o iş yatar. cik olmamış.
  • çok başlılık sorunu hakkındaki yorum doğru, ama o sorun böyle bir genelgeyle çözülebilecek bir sorun değildir. o sorun bürokratik kurumların sorumluluklarının çok muğlak belirlenmesinden, yani görev kanun ve yönetmeliklerindeki arazlardan kaynaklanmaktadır. eğer bir konuyla ilgilenen iki kurum varsa ve bir konuda dilekçe verdiğinizde ikisi de topu ötekine atıyorsa, burada "vatandaşın işini çabuk çözün" diye genelge vererek giderecek bir sorun yoktur, buradaki sorun o iki kurumun görev tanımlarını yazanların gerizekalı olmasındadır. kanunlardaki bu gerizekalı noktaları düzeltmeden de, bürokrasinin "sorumluluk almaktan kaçma" prensibinden dolayı, istediğiniz kadar emir ve genelge verin, iş yaptıramazsınız.
hesabın var mı? giriş yap