• her cümlesi yüzde yüz değil yüzde bir milyon doğruluk içeren açıklamadır.
  • çok doğru açıklamadır.
  • altına imzamı attığım açıklama.

    özet isteyenler için;

    erdoğan barış pınarı harekatı ile pkk/pyd/ypg bölgesini türkiye sınırından uzaklaştırarak orada güvenli bölge oluşturup, bu güvenli bölgede de türkiye'de bile göremediğimiz imkanlarla toki konutları dikerek suriyelileri vatanına göndermek istiyor.

    ümit özdağ'da diyor ki; bunların kökünü kazıyacaksan sonuna kadar arkandayız ama tokiden daire satacaksan türkiye'deki mevcut suriyelilerde azalma olmayacak, kaldı ki türkiye'de 7 milyon işsizimiz varken bu insanlar işsizlerimizin elinden işlerini almaya devam ediyorlar. suriyeli sığınmacılar türkiye'de kaldığı sürece ekonomik istikrar mümkün olmayacak.
  • abd ve avrupanın istediği de budur zaten, ülkenin demografik yapısını değiştirmekti.
    gayet başarılı olarak devam ediyor planları ve hatta bence bu saatten sonra geri döndürülemez noktayı aştı.
    bu saatten sonra hiç bi güç bu göçmen nüfusu degil ülkeden yollamak, yarısını dahi azaltamaz.
    başında niçin abd ve avrupa dedim?
    mavi hilal isminde bildiğim çok esrarengiz kuruluşlar var göçmenlerin burada kalmaları, hakları ve yerleşimleri için türkiye kalkınma bankasına milyar euro ve doları geçen fonlamalar yapıyor abd ve ab.
    bunun plansız yada insanlık adına yapılmadığını cümle alem biliyor.
    ortada kimsenin tahmin bile edemeyeceği karanlık işler döndü, dönmeye devam ediyor.
    bir iç savaş için ülke halkı üzerinde her şey denendi 55 yıldır. türk/kürt, sağcı/solcu, alevi/sünni bunların hiç biri istedikleri derecede etki tepki doğurmadı.
    suriye ve arap popülasyonu ile işi garantiye almak ve milyarlarca yatırım yaparak, düzensiz bir göç dalgası gibi görünen fakat gayet organize bir yıkım kampanyası.
    maalesef bu noktadan sonra geri dönüşü mümkün değildir.
  • itirazları aşağıdaki gibidir;

    "2 milyon kişilik yerleşimin inşaat maliyeti yaklaşık 302 milyar tl tutuyor. bugünkü kurdan 53 milyar dolardan bahsediyoruz. bu parayı yabancı fonlar verecekmiş.

    erdoğan’ın birleşmiş milletler’de sunduğu proje saray’ın suriye ve suriyeli sığınmacılar politikasındaki hataları sürdürmek konusunda ısrarcı olduğunu göstermektedir. bu proje bir çok açıdan çökmeye mahkum olduğu gibi ufak bir ihtimal olmakla beraber kısmen gerçekleşmesi durumunda bile büyük riskler içermektedir.

    1)böyle bir proje için gereken parayı uluslararası fonlardan bulmak mümkün görünmemektedir. erdoğan, güvenli bölge toki harekatı diye adlandırabileceğimiz bu projenin finansmanı için bir bağışçılar toplantısı önermiştir. benzer toplantılar daha önce afganistan ve ırak için yapılmış; fakat başarısız olmuştur.

    2)böyle bir projenin gerçekleşmesi için iki yol vardır. birinci yol, abd ile ortak güvenli bölgeyi oluşturup, ortak inşaat projesini gerçekleştirmek. abd halen bu noktadan çok uzak duruyor.

    3)abd’ye rağmen askeri operasyon ile güvenli bölgede hakimiyet kurarak bölgede yerleşim sürecini başlatmak. bu durumda bağışçılar toplantısı bile düzenlemek imkansız hale gelecektir.

    4)erdoğan bu adımı ile suriyelilerin ülkelerine dönmesi için türkiye’nin yerine getirmesi gereken yeni bir şart koymaktadır. o da suriyelilere yeni yerleşim yerlerinin yapılması, iş ve aş ortamı sağlanması şartıdır. türk milleti yıllarca milyonlarca suriyeliye on milyarlarca dolar harcadıktan sonra bir de suriye’de ev, iş, aş temin etmekle yükümlü olamaz. bu suriyelilerin geri dönmesini imkansız hale getirecektir. türkiye’de şehitlerimizin ailelerine ve gazilerimize sağlamadığımı ev ve iş imkanlarını veya muhtaç vatandaşlarımız için bu tür projeleri hayata geçirmeyen, gittikçe artan işsizler için istihdam yaratamayan bir yönetimin bunu başka bir ülkenin vatandaşları için yapmayı istemesi inanılır gibi değildir.

    5)2 milyon suriyeli türkiye ile pkk arasında tampon bölge olacağı açık olan bir bölgede yaşamak istemeyeceklerdir.

    6)bahsedilen bölge 2 milyon suriyelinin yerleşseler dahi ekonomik olarak varlıklarını devam ettirmelerini sağlayacak altyapıdan her anlamda yoksundur. bunun anlamı türk ekonomisinin üzerinde asalak varlıklarını sürdürmeleridir.

    7)her an çatışma riski olan tampon bölgeye gelse gelse sadece idlib’deki selefi cihatçılar ve aileleri gelir. bu durumda da türkiye’nin güneyinde bir peşaver’i kendi eli ile sınırının sadece bir bölgesinde iken bütün bölgesine yaymış olur.

    8)erdoğan’ın güvenli bölgede kalıcı bir arap nüfusu inşa etme projesi dahi bu tampon bölgenin altındaki bölgenin pkk kontrolünde kalacağını kabullendiği anlamına gelmektedir.

    9) suriye egemenliğindeki bir toprak parçası üzerinde bu tür bir projeyi uygulamak suriye’nin bölünmesine hizmet etmektir.

    erdoğan’ın kabul edilemez suriye ve suriyeli sığınmacılar politikası bir yandan kendisini iktidardan ayrılmaya diğer yandan ise türkiye’nin geleceğini ağır bir tehdit altına almaya devam etmektedir. yapılması gereken suriyelilere yeni yerleşim alanları inşa etmek değil, suriyeli sığınmacıların evlerine dönmelerini sağlayacak bir dış politika izlemektir. yapılması gereken pkk-pyd bölgesini tamamen tasfiye edecek bir diplomatik-politik ve askeri strateji geliştirip uygulamaktır. erdoğan yönetimi ne yazık ki bu noktadan çok uzaktır."
  • mantıklı ve gerçekçi açıklamadır.
  • "erdoğan, suriye politikasının halk tarafından büyük tepki ile karşılandığını görüyor ve suriyeli sığınmacıları suriye ile kapsamlı bir anlaşma yaparak geri yollamak yerine algı operasyonlarıyla durumu idare etmeye çalışıyor."

    altına imza atılacak açıklamalardır.
  • dosdoğru açıklamadır.
  • ümit özdağ doğru bir noktaya değinmiş. bazı gazetecilerin dışında siyasilerden birilerinin de bu "sınır ötesi" ev olayı ile ilgili konuşması gerekiyordu. hadi güvenli bölgeyi sağladık 30 km'de. bütün suriye meselesi halledilmediği için ülkesine dönmeyen suriyelilerde olacaktır. peki böyle bir durumda o evlere bizim başımıza ilerde bela olabilecek birileri oturursa ne olacak, bunu da düşündüler mi? üstelik işin bir tarafı da evlerin parası da bizden çıkmış olacak.
  • bu operasyon ümit özdağ'ın iddia ettiği gibi ypg'yi bitirmek için değil, sınırda burnumuzun dibine yeni bir şehir kurmak için yapılıyorsa, bundan en fazla on yıl sonra o şehri kalesi haline getirmiş çok ciddi bir terör tehlikesiyle karşı karşıya gelebiliriz.

    #savaşahayır diyenleri ya art niyetli ya da bu art niyetlilere kanan alıklar olarak görmeye devam ediyorum:

    öncelikle, bu yapılan savaş değil, operasyon. savaş diyerek teröristleri legalleştirmeyin.

    ayrıca, batı emperyalizminin orta doğu'yu şekillendirme hevesi ve türkiye'yi yönetenlerin öngörüsüzlüğü yüzünden er ya da geç geleceğimiz nokta buydu. daha 1985'te çekiç güç zamanında kendini belli eden emperyalist niyetlerin neticelerini görüyoruz bugün. eğer bu işi şimdi bitiremezsek başka yazarların da dediği gibi ileride kanlı bir iç savaşa kadar gidebilir.
hesabın var mı? giriş yap