• türkiye'deki ailelerin bir çoğu tarafından çocuk yetiştirilmekle karıştırılan eylem. oysa ki büyütmek çok kolaydır. peki ya yetiştirmek ?
  • çocuğun büyümesine izin vermekmiş aslen bu. kıçını cimcirdiğiniz, gece ayaklarını tutarak yanında uyuduğunuz, kokusuna doyamadığınız bebenizin büyümesine izin vermek zor, çünkü istemiyorsunuz büyümesini. onu eskisi gibi sevemeyecek olmak üzüyor. çocuklar büyümüyor, ebeveynleri ölüyor sadece.
  • birlikte büyümektir.
    hatta kimi zaman çocuk, anne babayı büyütür, geliştirir. o olmasa yapacağım delilikleri yapmamak, o var diye yapmayacağım işlere girişmek, gelişmek, yenilenmektir.
    çocukla büyümek, hiç büyümemek, o büyüdükçe çocuklaşmak, birlikte çocuk kalmak... hepsi birbirinden güzel. elbet tüm bunlar için bir çocuk gerek, kolunu boynunuza dolayacak, öpecek, sevecek, oyna benimle diyecek, iyi ki benim annemsin deyip dünyaları verecek.

    iyi ki var *
  • endişe, üzüntü, mutluluk ve ilginç olaylar bütünüdür.
    "çocugu olmayanın bir derdi, çocuğu olanın bin derdi vardır."
    hayatı, cinselliği keşfeden oğlumun, google'da yaptıgı aramadan rahatsız olup; gece 02.00'de uyanmasıdır. "ben çok kötü bir şey yaptım; bilgisayara popo yazıp, çıkan fotoğraflara baktım" diyerek ağlamasıdır, hatta: "anneciğim yanlışlıkla dudaklarım öptü ekranı" demesidir.
    (bkz: güler misin ağlar mısın)
  • çok zor iş laaan!
    (3 yaştan bildiriyorum)

    çok seviyorum ve onu doğurduğum için çok mutluyum ama çoooook zor iş! hele yardım yoksa (annane-babanne, bakıcı, vs) tek başına çok daha zor...

    yaşıtlarım hamilelik boyunca çocuk bakım, çocuk eğitim kitapları filan yalayıp yutuyorlar. yeminle hiçbir şey okumadım. oldum olası self-help kitaplarından nefret ederim (hani "içindeki ışığı bul", yok efendim "kendine güvenmenin püf noktaları" gibi kağıt ziyanı şeyler vardır ya) onlara benzetiyorum...

    bi ara çok anne blogu okudum, hepsinin "şahane anneler" olmasından ve "mükemmel çocuklar" yetiştirmesinden gına geldi bıraktım.

    tamamen iç sesimle büyütüyorum çocuğu.
    valla bak. "bu iş böyle olmamalı, şöyle deneyelim" diyorum mesela, bi yol illa bulunuyor. mis gibi de mutlu ve neşeli, sağlıklı bir çocuk oldu.
    genel geçer hayat boyu duyduğumuz şeyleri de hep deneme-yanılma yöntemiyle eledim, işe yarayanlarını kullandım. nebilim şunun gibi şeyler mesela; "bebek dediğinin bi günü bi gününü tutmaz, bugün yoğurt sevmedi, 3 gün sonra yine tattır". veya "düşecek diye korkma, düşsün, usturuplu düşmeyi öğrensin".. gibi (ki düşünce gülüp kendini alkışlayan bir maymun oldu sonuçta)

    ana-babaların bu "çocuk büyütme" meselesinde biraz içgüdülerine güvenmeleri lazım diye düşünüyorum. kaynak çok olduğu için kafa karışması da kolay bu zamanda. ne de olsa, kıçında sivilce çıksa google'a koşan bir jenerasyonuz.

    kitaplardan, google'dan, bloglardan acık kafanızı kaldırın derim, naçizane. bi de, çok oyun oynayın çocuğunuzla. birebir, göz göze, konuşa anlata, çooooook çok oyun oynayın.
    zor iş evet, ama (klişeyle bitireyim) bu bebeklik/çocukluk yaşları geri gelmeyecek. siz de tadını çıkarmaya çalışın...
    acık rahatlayın, sırf kendi osuruk sesine bile gözünden yaş gelerek gülen bir canlı var karşınızda. onunla beraber gülüverin acık.
  • çocuğunu sütnine elinde büyüten bir anne, bir gün nasılsa onu sokağa çıkardı. bir oyuncakçıya girdiler. anne oyuncakçıya " çocuğum bütün günlerini bensiz geçiriyor, öyle bir oyuncak verin ki benim yokluğumu hissetmesin" dedi. satıcı kız başını salladı "anlıyorum ama bizde oyuncak bebek var oyuncak anne yok!"
    bazı şeylerin telafisi yoktur, çocuklarınızı zorda kalmadıkça siz büyütün.
  • zor.
  • sevişirken iki kişi olan eylem, büyütürken tek kişiye düşüyor maalesef. kadınların omuzlarına/kalplerine yüklenen en karmaşık duygu olması da işin diğer boyutu. öyle bir duygu ki bırakıp gidemediğin, bu defa da böyle olsun diyemediğin, hep en iyisi olsun diye çabaladığın. bu heyecanının ve çabanın gereksiz/fazla görünmesi. oğlumu büyütürken kendimi hep another chance klibindeki kıza benzettim. elimde kocaman kalp taşırken ki mutluluğum ve hissettiğim yalnızlık nedeniyle yaşadığım büyük mutsuzluk.
hesabın var mı? giriş yap