• bir zamanlar sihir cafe'yi kurarak çok uzun dostlukların oluşmasını sağlamış, insanlara frp'yi öğretmiş ve sevdirmiş özgür özol'un ilk kitabının ismi.
  • bir destan anlatan kitaptır. kendi topraklarımıza dair bir öyküdür. içeriğinin bundan daha iyi anlatımı için yapılmış olan basın açıklaması şu şekildedir:

    "

    ilgana; çağdaş bir dede korkut öyküsü.
    kendi öyküsünü başkasından,
    başkasının öyküsünü kendinden
    bilmeyenlerin destanı...

    bu masalda kahraman şövalyeler, sihirli değnekli büyücüler, ışıltılar saçan periler yok. güzel prensesler, beyaz atlı prensler, soylu krallar, neşeli şarkılar yükselen şatolar da yok.

    bu destanda, kuşaklardır yurt tuttuğu topraklarda sürgün olmuş konargöçer boyların hayatta kalma mücadelesi var.

    ilgana, atalarıyla bağları kopuk, yılgın bir toplumun kendini de, üzerinde yaşadığı toprağı da yeniden tanımlayışını anlatan, çağdaş bir dede korkut öyküsü.

    bu toprakta yarın yoktur. ara sıra dün tekrar eder o kadar...

    ilgana, tütüyordu. toprağın ve insanların yaşam gücü, büyücü rahiplerin yönettiği kentlere çekiliyor, geride uğursuz bir sis bırakıyordu. bu duruma son vermek isteyen sürekler, yüz yılı aşkın süredir kentlere karşı savaş veriyor ama kaybediyorlardı. kamların tüm çabalarına karşın, uzun yıllardır atalarından destek göremeyen konargöçerler, her çatışmayla birlikte umutlarını da kaybediyor, geleneklerinden vazgeçmek ve aşağılanmak pahasına kentlere sığınıyorlardı. iki taraf son bir savaşa doğru sürüklenirken, düşlerinin peşinden giden genç bir kam çırağının yüz yıldır süregelen bu zulme son verebileceğini henüz kimse bilmiyordu. kendisi bile...

    çağdaş türk mitolojisinin başlangıcını oluşturacak olan ilgana’da; yarının olmadığı, sadece ara sıra dünün tekrarlandığı topraklarda, doğru ile yanlışın, doğa ile kentin, doğu ile batının çatışmaları arasında kam adayı sungur’un ve ona destek olan yoldaşlarının kahramanlıklarına tanık olacaksınız. kurtarıcı şövalyelere, sihirli değnekli büyücülere, at üstünde yaşayan konargöçer vahşilere dair tüm ezberlerinizi değiştirecek, pek alışık olmasanız da çok tanıdık olduğunuz kavramlarla bezeli bu destanı bir solukta okuyacaksınız.

    "
  • 15 aralık'ta çıkacağı duyulan türk fantastik romanı..
  • bir özgür özol romanı.

    ne yalan söyleyim, ben bu romanı heyecanla aldım. habertürk'te izlediğim programa göre bu kitabın ilk türk mitolojisi üzerine kurulmuş bir kurgu romanı olması gerekliydi. hatta yazar özgür özol bahis ederken; yüzüklerin efendisi'nde türkleri kötü gösterdiklerini, türklerin kendine ait yüzüklerin efendisi ayarında bir romanı olmadığını söylemişti. heyecanla aldım, 20 lira. biraz pahalı ama olsun dedim.

    özgür özol'un ön sözünü okuyunca insan; öyle bir heyecana kapılıyor ki. sanki birazdan kendi hayal mitinde oluşturduğu düşünceleri, kurguları, hayvanları birlikte görecekmişiz. ama öyle olmadı; ben kitabı bitirmedim. o kadar fazla da okumadım. başından biraz okudum; ilgimi çekmedi, ortadan açtım okudum. benim ilgimi çekmedi.
    sebebi her halde beklentim idi. yazarın düşüncelerini türk mitlerini kullanarak anlatacağını sandım. böylece bir roman hem tarihsel, hem de düşünce açısından okuyucuya gayet iyi şeyler katabilirdi. ancak roman tarihsel mitlerin üzerine kurulmuş bir kurgu. benim bu tür romanlar pek ilgimi çekmiyor. metal fırtına vesaire.

    ancak yazarın betimleme yeteneği insanın kafasında yeni bir dünya canlandırmayı yetiyor. hani betimlemelerin güzelliği için bile okunabilecek bir kitap.
    türün hayranları romanı beğenebilirler.
  • çağdaş bir dede korkut öyküsü olarak lanse ediliyor ama yanından geçebilir mi bilemem. tamamen afişine dayanarak söylüyorum bunu. reklam yapacağım derken altından kalkamayacağı vaatlerde bulunmamalı bir kitap.
  • destek olmak babında aldığım kitap. yarısına kadar da okudum. büyük beklentilerle okunmadığı sürece okunabilir, ancak ilk yarısı fena halde yerdeniz büyücüsünü andırıyor.
  • oyunu da yolda olan kitap. ama işgücü lazım:

    "ilgana'nın rol yapma oyunu sagu, insan önüne çıkabilmek için bir web tasarımcı bekliyor... oyunun kuralları bitti bitiyor... ilgana'ya destek amacıyla, bu kuralları çok da karmaşık olmayan bir internet sitesi haline getirebilecek arkadaşlara ihtiyacımız var. bir yıldır "sagu nerede kaldı abi?" diye sorup duranlar... hadi bakalım! bulunuz buldurunuz, el veriniz kut ala :) yardımcı olmak isteyenler bu duyuruya yanıt versinler lütfen."
  • özgür özol'un kaleminden çıkma, okuduğumda orta dünya tadı almamı sağlamış bir yerli tarihi kurgu eseri.

    nasıl bir eserle karşı karşıya olunduğunu izah için*, kitabın facebook hesabına eklenmiş orijinal içerikleri buraya eklemek istiyorum:

    ön izleme görüntülerinden derlenmiş nadide önsözü; 1, 2, 3, 4 ve ılgana haritası.

    yazım ekibi (üslup işlerinde, eski türk dili uzmanı ayşegül övün; görsel dil ve tasarım işlerinde, tasarım uzmanı ömer hacıömeroğlu; tanıtım ve sunum işlerinde, reklamcı ural urgunlu) tarafından hazırlanmış notlar:

    tekrar eden dünler
    ılgana nedir?
    ılgana kaynakçası
    malzemeden kurama ulaşmak
    ılgana'nın dili: kaşgarlı'nın gözyaşları
    bir dünya yaratamamak

    ilaveten:

    hande şarman'ın 14 aralık 2010 tarihli tanıtım yazısı
    elif tanrıyar'ın 21 aralık 2010 tarihli tanıtım yazısı
    ahmet yabuloğlu'nun 21 aralık 2010 tarihli tanıtım yazısı
    gökçe ozan topdaş'ın yaptığı ılgana söyleşisi
    özgür özol'un gölge e-dergi'deki ılgana söyleşisi (sayfa 76)*

    türk dil kurumu'nun türk dili dergisinde yayınlanan ılgana tanıtımı: www.tdk.gov.tr/images/79-83.son.pdf

    kurgusal evrenin rol yapma oyunu sagu hakkında:

    kahramangiller'le yapılan söyleşi
    frpnet'in oyun testleri haberi

    ilginç deyişler*:

    . "bilmem diyen beyden, delmem diyen yaydan değildir."
    . "doğmamış çocuğa tay kertilmez."
    . "dorman'a dal uzatan, kökünü ayrık bile."
    . "kınalı'dan berisi, yay geremez gerisi."
    . "ayıdan post, dorman'dan dost olmaz."
    . "arabaya it koşulmaz."
    . "tay yılkılar dolanır, kertmesini aranır."
    . "kavağa yol sormuşlar, dallarım göğe demiş."
    . "ruhlar yere akmasın diye gök dikilmiştir."
    . "yılsırtından önce obalarda kopuk ozan gezmesi, iyiye işaret değilmiş derler."
    . "göç gelende durmak olmaz."
    . "sürek töresi budur ve 'toprak güce, sürek göçe' denilmiştir. kutlu yerde durmak olmaz, kutsuz yere gitmemek hiç olmaz."
    . "yeryüzü koca bir geyiğin boynuzları üzerinde dururmuş, en ulu dağlar da boynuzlardan olurmuş."
    . "el, elin atasını türkü çığırarak arar."
    . "boy işi beyden, soy işi kopuktan sorulur."
    . "dorman'ın içi alaylı, dışı kalaylı denilmiştir."
    . "yay olmayanda, ok ne yarar?"
    . "kızla güreşme, kısrakla yarışma denilmiştir."
    . "bir yurda iki direk çatılmaz."
    . "şimdi kızım, ılgana’ya basınca, bir duracaksın. ılgana, sarıdır. ortadır. kuzey, karadır. kuzeye bakarken sağa dön. burası doğudur. doğu, gök rengidir. gök yönüne bakarken, sağa dön. burası güneydir. güney, kızıl renktedir. kızıl yönüne bakarken bir daha sağına dön ki, burası batıdır. batı, ak renktedir."
    . "dorman taşa verdiği can kendinden gitmez sanmış olacak ki, ayak işine heykel koşmuştur."
    . "'yemem' diyen kap kurutmuş, 'yatmam' diyen çul çürütmüş."
    . "bir yer kutlu olsa, toprağı verimli, suları coşkun, havası aydınlık, insanı canlı olur. bir yer kutsuz olsa, orada bir işin doğru gideceği olsa bile gitmez. insanlar gülemez, dilekleri olmaz."
    . "sığıntıya hıyar vermişler; eğri demiş, beğenmemiş."
    . "ay perisi, tay gerisi... kondu bey'in toy çerisi... ben bilmeyim, say birisi!"*
    . "yolun sonuna varabilen kişi, yanlış yola çıkmıştır."
    . "ağacın kurdu içinde, insanın yozu gönlünde olur."
    . "sığıntının heybesi dolmaz."
    . "aslanın adı çıkmış, çakal baş kesmiş."
    . "doğuşlu çocuğa, bir kam onu çırak alana kadar doğuşlu olduğu söylenmez. hem de yemeği ekmeksiz yer, uykuyu yorgansız uyur ki kama gidince anasının sıcak bağrını aramasın."
    . "ata yan yana binilmez."
    . "boş fıçı çok tangırdar."
    . "oduncunun gözü onçada, sığıntının gözü çemçede..."
    . "bir mıh bir nal, bir nal bir at kurtarır."
    . "dünya yansa dorman'ın hasırı tütmez."
    . "sığıntının koynunda ekmek eğleşmez."
    . "ak koyunun kara kuzusu da olur."
    . "şaşkın konuk, yurt sahibi ağırlar."
    . "keçinin uyuzu çeşmenin gözünden içer."
    . "al ile çagan bile tutulur, güç ile sıçan bile tutulmaz."
    . "ahmak iti yol kocatır."
    . "ağılda doğan oğlağın otu yaylada biter."
    . "sepici, sevdiği deriyi yerden yere çalar."
    . "tavuk bastı diye civciv ölmez."
    . "attan düşene yorgan döşek, eşekten düşene kazma kürek."
    . "at, adımına göre değil; adamına göre yürür..."
    . "bir tepe yıkılır, bir dere dolar."

    ve son olarak, kopuk güvercin çığırsın sazkıran destanı'ndan:

    "yavrusunu yoza veren, feryadını bozkıra
    salıversin, sen ağlama sabret gözüm anacım
    dönmez yolu bekleyen, yeni gelin tütenlere
    dalıversin, sen ağlama sabret gözüm anacım

    yanık söyler yalazların kadınları, kızları
    sazkıran'ın kırbacından sırtındaki izleri
    kökümüzden koparıp, teker teker bizleri
    alıversin, sen ağlama sabret gözüm anacım

    güvercin'den ozan olsa, devran bilmez adını
    yol iz gezdi uslanmadı, bilemedi haddini
    kara toprak karındaşı bu garibin yasını
    tutuversin, sen ağlama sabret gözüm anacım"

    uzatmadan ve kısaca, hayranıyız. kut'unuz bol, kaleminiz keskin olsun atası dirilesiceler!*

    hamiş: işbu yazıya konu olan bütün içerikler eserin facebook hesabından derlenmiş bir sürek yiğidi cöngüdür.
hesabın var mı? giriş yap