• turk musikisinde bir mak'am ismidir, hicazkar'dan daha sert bir tona sahiptir
  • şedaraban diye de bilinen (aslında pek de bilinmeyen) klasik türk musıkîsinde bir makam... 4 koma si bemol, 4 koma do diyez, 4 koma mi bemol, 4 koma fa diyez düzenindedir...
  • klasik türk müziğinde bir şet makam
  • yegah perdesinde karar veren, orta durağı dügah perdesi olan, zirgüleli hicaz makamının şeddi, inici makam.
  • zirgüleli hicaz makamının neva perdesindeki şeddine araban makamı adı verilir. bu makamın yegah perdesine aktarılmasıyla da şeddi araban makamı meydana gelir. bir başka tanımla şedd-i araban makamı, zengüle makamının yegah perdesindeki şeddidir. karar perdesi yegah. seyri inicidir. önce neva, sonra dügah perdelerini ikincil durak olarak kullanır. donanımda dik kürdi, hisar, evc ve nim hicaz seslerini gösteren işaretler yer alır.
  • tanburi cemil bey tarafından bestelenen saz semaisi beni benden alan makam. özellikle 4. hane sırasında ayaklarım yerden kesilir, kendimi başka bir dünyada bulurum adeta. derya türkan ve murat aydemir tarafından seslendirilen eseri ahenk adlı albümde dinledim ve bir kez daha hayran kaldım.
    http://www.youtube.com/watch?v=x2wsag0ejlc
  • şeddi araban makamı, türk müziğinin kanaatimce en aksi, en inatçı ve en yırtıcı mizaçlı makamıdır. bir çok eser bestelenmiş, yazılmış çizilmiştir fakat benim gözümde sanki şeddi araban makamı terkib edildiği günden başlayarak hep tanburi cemil bey'i beklemiştir o müstesna saz semaisini besteleyebilmesi için. o yegâh perdesi üzerindeki hicaz dörtlüsü ile üzerine oturan nikriz beşlisi adeta yıllar yılı bu eseri beklemiştir dile gelmek için.
    öyle bir eser ki bu saz semaisi, anlatmaya ne dil yeter ne de ömür. türk müziğine tutkun olmasını geçtim, sadece bir kenarından teğet geçmiş insan dahi bu eseri bilir, duyar ve her daim hatırlar.
    eser şeddi araban makamının o bahsettiğimiz hırçınlığını daha ilk hanede, neva ve dügâh perdesi üzerindeki hicaz aralıkları kokutarak verir. o çarpmalarla süslenmeye müsait nağmeler insanı duvardan duvara vurur gibi hırpalar.
    ardından öyle bir teslim gelir ki birinci haneden enkaz halinde gelen insanı buselik/nihavend havası ile bir anda bulutların üzerine çıkarır ve indirir.
    2.hane olsun 3.hane olsun zaten sizi kaybeder, her teslim ise kaybolduğunuz yeri tekrar bulmakla geçer.
    4.haneye gelince ise her şey bir süreliğine durur, bu hanenin icrasını dinler. türk müziğinin en bilinen, en sevilen bir kaç notası olabilir bu hanede yazılanlar. o hışım gibi akıp giden, yürük semai nağmeler zaten eserin büyüsüne kapılmış musikişinasları daha son teslime dönmeden teslim almıştır.
    yani sözün özü, eseri ilk kez dinlememin üzerinden belki 10 yıl geçti, belki daha fazla, belki 100 kez çalındı belki 1000. her notadan aldığım keyif her gün katlandı ve katlanıyor. o 3. hane başlarken, 4. hane biterken, teslimde o 5 8'lik aralığı beklerken hala tüylerim diken diken oluyor. klasik eser bestelemek de bu olsa gerek, kendinden yüz yıl sonra yaşayanları bu derece etkilemek, onlarla bu derece güçlü bağlar kurabilmek ancak büyük bestekârlarda olabilecek özelliklerden.
  • enstrümantel anlamda da nefis bir makamdır.
    (bkz: şedd-i araban saz semaisi)
  • "an gelir biter muhabbet
    çalgılar susar heves kalmaz
    şataraban ölür..."

    aaah ah
  • geceyi ve sabahı bereketli kılan bir tanbûrî cemil bey şahaseri.

    (bkz: şedd-i arabân saz semâîsi)
hesabın var mı? giriş yap