• gençlerbirliği ile galatasaray’ın 1. lig 9. hafta maçında 19 mayıs’ta karşı karşıya geldikleri müsabaka.

    bizim için maçı özel kılan şey ise; galatasaraylı oyuncular sahaya çıkarken gençlerbirlikli taraftaların ankara’da iki takımın oynadığı son maç olan 18-17’lik türkiye kupası maçına bir gönderme yaparak “18-18-18”diye tezahürat yapması ve akabinde tüm tribünlerin kahkaha atması…

    şampiyonluğun favori ekibi galatasaray ankara 19 mayıs stadyumuna çıkmadan önce oynadıkları 8 maçta ezeli rakipleri fenerbahçe ve beşiktaş’a kaybetmişlerdi. bu maçta da sahadan 3-2’lik skorla yenik ayrılınca 7. sıraya kadar gerilemişler ve kulüpte bir gümbürtü yaşanmıştı.

    aslında galatasaray 26. dakikada hakan şükür’ün golüyle öne geçmiş ama 3 dakika arayla erkan sözeri ve ümit karan’ın golleri ile devreyi yenik kapatmışlardı. 53’de yeniden hakanla beraberliği yakalasalar da 64’de geremi alkaraları bir kere daha öne geçirmiş ve maç da bu sonuçla sona ermişti.

    böylece galatasaraylılar sahaya çıkarken 18-18-18 diye tezahürat yapan kırmızı – siyahlı taraftarların keyfi maç sonunda katlanarak artmıştı.

    zeki çol'ün değimiyle gençlerbirliği'nin galatasarayla "kedinin fareyle oyandığı gibi" oynadığı maçtan sonra gazeteler fatih terim’in istifanın eşiğine geldiğini ve “zararlıysam giderim” dediğini yazmışlar. ayrıca da hagi, filipescu, ilie ve popescu'nun formsuzluğu sarı kırmızılı camianın sabrını taşırdığını söylemişlerdi…

    şu bilgi de istatistik sevenler için gelsin; her iki takımın lig tarihinde 53. kez karşı karşıya geldikleri maçın 64. dakikada geremi njitap'ın attığı gol gençlerbirliği'nin lig tarihi boyunca galatasaray'a evinde attığı 30. goldür.

    bu maç aynı zamanda hayatımda izlediğim en heyecanlı ve keyifli maç özetlerinden birine sahiptir. ercan taner’in anlatımıyla bahsettiğim maç özetine şuradan ve maçla ilgili daha fazla bilgiye ise buradan ulaşabilirsiniz.
  • galatasaray'ın, buffon-thuram-cannavaro-crespo-chiesa'lı parma deplasmanından 2-0 mağlup döndüğü maçın ardından oynanmış bir mücadele idi. fakat, galatasaray'ın sorunu zor deplasmandan dönmek değildi.

    galatasaray, ertesi sezon daha fazla ayyuka çıkacak olan para ödeyememe konusunda rumen futbolculardan çekmeye başlamıştı. bu isimler kampa katılmama, antrenmana çıkmama gibi eylemlerde bulunuyor, iş basına yansımadan önce terim'in gücü ile kapatılıyordu. sahada ise oyunlar isteksiz, oyuncuların performansları çok yetersiz kalıyordu. kısaca, oynamıyorlardı.

    ikinci büyük problem ise fatih terim'in bu sezon yaşattığı gibi kaleyi alternatif ile sağlama almama huyuydu. askerlik görevinden arda kalan zamanlarda kalecilik yapan volkan kilimci ile sezona başlayan terim, yedek kaleci olarak da mehmet bölükbaşı ile sezona girmişti. meşhur 3-2'lik bursaspor deplasmanı yüzünden volkan kilimci'nin bileti kesilmiş, mehmet bölükbaşı ile çıktığı son 13 maçı da gol yiyerek kapatmıştı.

    galatasaray'ın şampiyon olmasını sağlayan en önemli katkılardan birisi de mehmet ali erbil'in yıllarca espri yaptığı dobrowski'nin attığı gol ile fenerbahçe'nin kaybettiği kocaeli deplasmanı idi.
  • gençlerbirliği'ni küme düşmekten kurtaran trabzondaki 5-4'lük maç olmalı. son dakika golü olmasa. içerdeki galatasaray ve fenerbahçe galibiyetleri de yetmeyecekmiş. macar tamas hayati iki gol atmış o maçta.

    diğer yanda, bir ay önce de fener'den 3 gol yemiş galatasaray. oysa sezon başı fener-beşiktaş'a toplamda 10 gol atan takım vardı. akıllı başkan, ona buna yenilen rezil takımın haline bakıp , ekim ayına bırakmaz kovardı fatih terim'i. uefa falan da daha erken gelirdi. belki cl bile gelirdi.

    bu oyunda senaryo bu kadar basit işte!
hesabın var mı? giriş yap