• mahkeme kitap'ın üçüncü savunması

    çok şey gördüm beni kesen
    adamın yüzünde, oradan
    öğrendim. şişşşş sus.
    boşluğa konmuş, dala,
    budala karga, uyandırma.

    çekilmek imkansız, saklandım
    diyelim, tarih denen tarhana
    çorbasından

    çok olaylar olmuştu, şişşşş sus.
    hatta öyle dendi, bunları ağaç
    bilir, başka hiçbir şey bilmez ağaç.
    yalnız ağaçlar uzun ömürlü
    ağaçlar.

    bir ağaçtan bile daha iyi durup
    bekleyen abdülhamid mesela,
    uzun ömürlü, ölümü ta 1918,
    yalnız ceviz köyü'nü kuran
    anadolu'dan uzakta.

    bu ceviz yayılıyor yayılıyor,
    kubbesi böyle bütün dünyayı
    tutuyor. şişşşş sus. karın altında
    suskun harabelerden uzak.

    insanın büyüme istikameti de
    ağaca benzer hakim bey,
    kümbet gibi dikilir. ne var ki
    ağaç sabit, insan gezegendir.

    tohum ağaç olduktan sonra
    kaybolmuştur hakim bey,
    gasptan korkmayacak kadar
    mülkiyetten uzak.

    o daldaki, gaybet-i efkar,
    o dili yok, o tasarımsız,
    şişşşş sus, o araya giren
    düşünceleri savmak için
    hızlı hızlı dua etmekten uzak.

    öyle duruyor bakıyor bakıyor sonra
    unutuyor iki kere kendini kesmişti
    eskiden ağaçlar kesildi mi biz de
    kökleri çıkarır evde yakardık
    su dolar kocaman çukurlara

    bir adam sabah gölgemi çitle
    çevirmişti, ağaçları seven o şair
    bunu yazmıştı.

    gitmedim, hala buradayım,
    şişşşş sus. uçmasın.
    belediyenin kaydından da
    düştüm. biyografisinin ipini
    kimseye bırakmayanlardan uzak.

    birleşmiş milletler 1945,
    cia 1947, israil 1948.
    şişşşşşşşş, sussss.
hesabın var mı? giriş yap