• wong kar wai'nin erken dönem filmlerinden birisi. gece gec vakit yayinlandigi icin tamamen izleyemediysem de izledigim kismindan yola cikarak fallen angels veya chunking express tarzi bir hikayenin in the mood for love görselligiyle aktarildigi bir film oldugunu söyleyebilirim. ayni sekilde filmi izleyememis olupta cok merak edenler icin (wkw'nin izlenmemis her filmi cok merak ediliyor olsa gerek, kisisel tecrübem böyle diyor) kesinlikle bir hayalkirikliginin söz konusu olmayacagini müjdeleyebilirim.
  • wong kar wai , christopher doyle beraberliğinin bir diğer örneği.
  • 1991 yapimli wong kar wai filmi. as tears go by debusunden bir sonra, chungking express den bir once gelen film wong kar wai'in gelecekte hepimizi buyuleyecek tarzinin bir habercisi olmus, yonetmeni dunya sinemasina bir bomba gibi dusurmus 90'larda. film adeta bir hong kong yildizlar gecidi ve simdilerde bir cogumuzun hayrani oldugumuz bu aktor ve aktristlerin gencecik hallerinde ve cogunun ilk bazilarinin ikinci wong kar wai tecrubelerinde bile ne kadar basarili olduklari, oyunculuklarinin ne kadar gercekci ve icten oldugunu gordukce kendi kendime bir insan ikinci film denemesinde bir aktoru bu kadar guzel nasil yonetir diye sormadan, kiskancliktan catlamadan edemiyorum. leslie cheung, maggie cheung, andy lau ve her ne kadar gicikliktan catlasa bile carina lau performanslari inanilmaz etkileyici.

    kisaca leslie cheung ailesi tarafindan evlat edinilmis ama uvey annesinin kendisini terketmesin diye bir turlu gercek annesinin kimligini soylemedigi ve buyuk ihtimalle bu kimlik bunalimi nedeniyle ne yaptigini yapacagini bilmez bir hale gelmis, simarik, karizmatik, ozgur, asi ve asabi ruhlu bir playboyu canlandiriyor. kadinlara guvenemiyor, beraberliklerinde onlarla oynuyor, kendine bagliyor ve sonra da birakiveriyor hic bir sey olmamis gibi. bu olay cercevesinde 6 karakter kader ve tesadufler eseri birbirleriyle hayatin bir noktasinda bir araya gelip sonra ayriliyor, kendi yollarina gidiyorlar. hayatin icinde suruklenen ve nereye gittiklerini bilmeyen yalniz ve yabanci bu 6 karakterin hayatin aglariyla bir araya gelip sonra tekrar kendi yollarina suruklenmelerinin sonunda ne oluyor? hic bir sey. her wong kar wai filminde oldugu gibi bir "an"i yasiyoruz ve sonra hepimiz yollarimiza ayriliyoruz. calan ve acilmayan telefonlarin, bir dakikanin bazen cok cabuk bazen de hic bitmeyecekmis gibi yavas ilerlemesinin, hayatta nereye ait oldugunu, nerden gelip nereye gitdiginin bilincinde olmamanin verdigi catisma ve guvensizligin, yollarin birlesip, ayrilmasinin ve ne kadar istesek de tekrar birlesememesinin melankolisi, guzelligi, buyusu ve acimasizligini anlatan bir film yapmis yine wong kar wai. bana her ne kadar gelecekte yapicagi filmleri hatirlatmis, izlerini uzerimde birakmis olsa da diger filmlerinden cok daha farkli gelmistir bu film nedense. sanki daha bir umutsuz, mutsuz, arayis icerisinde. ama her ne olursa olsun inanilmaz bir guzellik var bu filmde. bir de son bir sahnedeki tony leung performansinin ne demek istedigini, ne amacla yapilmis oldugunu anlayanlar benimle paylasirlarsa sevinirim.
  • kadıköy 'deki the end'de dvd'si bulunabilecek, oradan başka yerde de rastlanması zor film.
  • bir wong kar wai filmi.
    filmin baslarinda, ama ilk 20 dakika gectikten sonra, birkac dize ile meramini anlatir yonetmen:

    "bir kus cinsi vardir, ayaksiz
    surekli ucmak durumunda olan, yere konmayan
    bunlarin uykusu bile ruzgar eserken
    havada asili kalip uyumaktan ibarettir,

    bir gun yere konacaklardir elbet,
    ama bu onlarin ilk ve son konusu olacaktir, cunku
    hemen ardindan oleceklerdir"
  • romantik sahneleriyle yine insani kendinden gecirecek bir film.. ayrica goruntuler.. puslu.. olaylar gibi..

    --- spoiler ---
    filmin bir sahnesi vardir.. bir dakikalik, yuddy kiza (yuddy'nin) saatine bakmasini soyler.. ama sadece bir dakikaligina.. ardindan yuddy der ki: -bugun ayin kaci?
    kiz cevap verir: - 16'si..
    yuddy: -16'si.. nisanin 16'si.. 16 nisan 1960'da saat 3'e 1 kala benimlesin.. iste bu yuzden, bu ani hatirlayacagim.. simdiden itibaren bir dakikalik arkadasiz.. bu gercek, bunu inkar edemezsin.. bu oldu..

    adam sonra ceker gider, kiz icinden der ki "o cocuk bu bir dakikayi hatirlayacak mi bilemem ama ben o 1 dakikayi unutmayacagim..."

    iste boyledir.. 1 dakikalar vardir, hizla gecer.. 1 dakikalar vardir yavas gecer.. ama bazi 1 dakikalar vardir, yavas ya da hizli gectigi onemli degildir.. iz birakir.. sadece sizde 1 birakir.. unutamazsiniz..
    --- spoiler ---
  • wong kar wai'nin sinemasının karakteristiğini oturtmaya başladığı ilk filmi. as tears go by'da etkisinde kaldığı doğu sineması klişelerinden sıyrılarak kendi dilini yaratmış, bana göre kamera kullanımın en özgür olduğu filmlerden biri. bu özgürlük anlamı destekleyici bir unsur olmuş ve filme harika bir matematik katmış.

    yönetmen bu ikinci filminde atmosfere ve görüntü plastiğine olan o müthiş hakimiyetinin ilk sinyallerini verir. ve tabiki artık kemikleşecek olan oyuncuların ve aşkı ele alış tarzının da...
  • birbirine teğet geçen hayatınların nasıl bir araya gelip sonra da birbirlerinden uzaklaştığını; ama bu küçüçük kesişim noktalarının bile uzun süren etkiler bıraktığını anlatan, inanılmaz güzellikte bir görselliğe sahip bir film. sadece bir dakikalık süreler içine sığdırılmış kocaman anlarda yaşananların neler ifade ettiğini ve neler ifade edebileceğini, raslantıların yer tuttuğu hayatlarda yalnız olmanın getirdiği yükleri taşıyabilmek için insanların ya yuddy'nin annesi gibi oldukları yere ve oldukları konuma sabitlenip ellerinde kalan son şeylere de sımsıkı sarıldıklarını ya da smirk gibi kendilerini farklı yerlere, farklı konumlara yönlendirdiğini anlatıyor izleyene. wong kar wai'nin daha sonraki filmlerinin ipuclarını veriyor. ve son sahnesi ile de diger filmlerinde ifade edilecek sürekliliğin tohumlarını atıyor. ayaksız kuş benzetmesine ise, yuddy'nin

    "bir kuş vardı
    ölene kadar uzandı ve uçtu
    asla hiçbir yere gitmedi
    çünkü o başlangıçta ölmüştü." demesi ile de aslında yuddy karakterinin sergilediği hovardalığın filmin son kısımlarında gördüğümüz içine yönelme ve "hiçbir şeyi umursamama" tavrının altında yatan nedenleri bir bakıma anlatıyor.
  • ismiyle müsemma sanat eserleri listesinde çiçeklerin meryem anasının hemen arkasından gelen film. şu kuş ile ilgili şiir bir noktadan sonra kendisinin parodisi oluyor herhalde. restorandaki aksiyon sekansı da bir başka listede mean streets'in hemen arkasından gelir.
  • 2046 ile bağlamasını, seyir esnasında, tony leung sekansının bir başınalığı sayesinde, takiben 2046 sardırması ilen yapıverip rahatladığımız film olmuştur. bu bize bişey katmış mıdır? hayır. zaten parmak gözdedir. william blake ne demiştir. some are born to sweet delight, some are born to endless night. ayrıca (bkz: dead man). vay anasını demişliğimiz yanımızda kardır.
hesabın var mı? giriş yap