• her tarlaya radyoaktif korkuluk...
  • "gerekirse ithal ederiz; ne olacak" şeklinde özetlenen politikalar bütünüdür.
  • zamanında gümrük birliği denen anlaşmalarla bir kilo kahve alacaksan bir kilo mısır da alacaksın şartını kabul eden türkiye, çiftçisinin ürettiği ürünleri almamış, ürünler çiftçiye gübre olmuştur ancak. adanada domatesler yollarda ezilmiş, fındıklar otobanlara saçılmıştır. koskoca tarım ülkesi, ithal yoluyla ihtiyaçlarını karşılama durumuna gelmiştir.

    akp nin de herhangi bir tarım politikası olmayınca, iş çığırından çıkmış, çiftçi destekleneceği yerde ananı da al git denmiştir.

    artık kızmıyor, sinirlenmiyorum da...bir önceki dönem ananı da al git lafını yiyen çiftçi, %47lik dilimde olduğuna göre halinden gayet memnun anlaşılan. müstehak bize bu olanlar. hep birlikte açlık sınırının altında yaşamaya çalışan bir memleket olarak üstün başarımızı sergileyelim arkadaşlar.
  • coğrafya kitaplarının yeniden yazılıp, güncelleştirilmesi amacına yönelik bir politikadır.

    (bkz: kendi kendine yeten yedi ülke)
  • enteresan bir politikadır. çiftçilerin genel olarak memnun olmadığı biliniyor, akp ise en fazla oyu tarım ve hayvancılığın temel geçim kaynağı olduğu yerlerden alıyor. bir terslik var ama...
  • imf'nin ekonomik politikası 'na göre şekil alan politikadır.
  • türkiye'nin tarımda çalışan nüfus oranı bir hayli yüksek bildiğim kadarıyla ( %30 mu, %40 mı öyle bi şey)
    gelişmiş ülkelerde ise bu oran %5 civarında (ve evet bizimkilerden daha fazla üretiyorlar)
    sonuç olarak nufusun geri kalanının subvanse edemeyeceği kadar çok çiftçimiz var, para gökten yağmıyor değil mi efendim? senden benden alacak devlet çiftçiye verecek. bu da mümkün olmadığına göre artık tarım nüfusunun düşmesi, tarımda verimin artması gerekiyor.
    bu yolda en ciddi adımları ise akp attı. alternatifi için (bkz: fındık 10 ytl olacak)*

    tarım meselesinde biraz ufkunuz açılsın diye buyrun (bkz: #13107297)

    edit:
    "ne güzel işte hepsi çılgınlar gibi üretim yapsın" diyecek üretim fetişistleri önce bakınıza tıklayıp türkiyedeki üretim maliyetleri konusunda bir fikir edinsinler. satamadıktan sonra üretimi neyleyim?

    tarım nüfusunun düşmesi, verimin artması, maliyetlerin düşmesi hep birbiri ile bağlantılı şeyler. tarlaların birleşmesi, büyük arazilerde profesyonel çiftçilik yapılması lazım. ve ne yazıkki bu süreçte bir sürü çiftçinin köyde geçinemeyip şehre göç etmesi kaçınılmaz.

    hiç "devlet ürettiğimiz otomobili alsın, bizi tüccarla muhatap etmesin, bizden vergi almasın, bize mazotu ucuz versin" diyen otomotivci duydunuz mu? bu ne kadar zeka dolu bir benzetmedir böyle.
  • ürettiğimiz herşeyi tüketmemiz gerektiğini belirten politikalardır.

    %40 nufus tarımla mı ugraşıyor; ne yapacağız bu kadar insanı, %5 olsun bize yetsin yeter. mesela otomotiv üretimimizde çok fazla. o da insin; bize yeter olsun. ihtalat mı; o da nesi?
  • çiftçiye hitaben, "gözünü toprak doyursun" şeklinde özetlediği politikadır.
hesabın var mı? giriş yap