• ev bir barınak olurken insana ve yüzyıllardır bir ihtiyaç iken, araba son yüzyılda ortaya çıkmış, bir ihtiyaç gibi gösterilen, ama endüstriyel üretime geçilmesine, yani maliyetleri alabildiğine düşmesine rağmen hiç de öyle ucuza gitmeyen, daha da ötesi, insanı hareketsizleştiren bir ürün olmasından ötürüdür.

    arabayı alır kapının önüne çekersin; sonra her yere arabayla gidersin. sonra hareketsizleşmekten ötürü yazılacak spor salonu ararsın. gerçi o da şekil yapmak içindir; sağlıklı olmak için değil. doğadaki tüm canlılar, insan dahil, doğayla içiçe oldukları ve onunla mücadele* ettikleri sürece hayattalar. ama adam, bunları sıradan hayatı içinde yapınca amele oldum sanıyor. sonra caka satmak için dağcılık filan yapıyor. ulan dağcılık programına yazılmak nedir?! her şey bu hayatın koşuşturmacası içinde, mücadelesi içinde yok mu zaten?!

    insanların her şeyi terk edip, sonra bunları paket paket geri almaya çalışmalarına çok şaşırıyorum. aşkı bile terk edip, sinemalardan bakıyorlar. doğrusu benim ne o görsel hizmetlere, ne de araba gibi şeylere ihtiyacım var. ben her şeyin hayatın içinde zaten kendiliğinden var olduğuna inanıyorum. uydurulmuş işlere ihtiyacım yok. eğer bir dağa çıkmak bir ortak çalışma gerektiriyor ise dağcılık programı oluşturmaya eyvallah; uzak bir yere gitmeyi kısa sürede gerçekleştirmek istiyorsak ortak bir taşıtı kullanmaya amenna; ama onun dışında kişinin özel zevki için aylarını feda edip bir araba alması mantıklı değil.
  • dogayla icice olmak icin arabayi reddettigi kadar hayatimizdaki cogu elektronik aletleri de reddedip reddetmedigini merak ettigim kisinin beyani. zira hepsi hayatimizi kolaylastiran objeler.

    buyuksehirler moderniteyi dayattigi kadar, zaman mefhumunu iyi yonetme sorunsalini ortaya cikardi. zira hayatin akisi cok hizli. insanlar daima bir yerlere yetisme derdinde. hal böyleyken bazi hayati kolaylastiran, zaman kazandiran araclara ihtiyacimizin oldugu kanaatindeyim. park sorunu en önemli handikapi olsa bile araba, lüks bile olmayan bir zorunluluk adeta. tabi buyuksehirde yasamak zorunlulugun var ise. yoksa bir ucundan diger ucu 3km olan ufacik bir sahil kasabasinda arabaya ihtiyacin yok elbet.
  • eğer imkanı var ve almayan birisi varsa gerizekalıdır, yahu süslü cümlelerle ne güzel yazıyosunuz.

    hiç kucağınızda 6 aylık bebekle 3 araç değiştirip bir yerlere gittiniz mi siz? hani atıyorum şişli'den kalktın üsküdara gidicen ve kucağında bir bebek var. ( bende var) kapı önünde bebek koltuğu içinde olan aracınlamı gitmek isterdin? yoksa otobüs, minibüs, metrobüsle sürüne sürüne mi?

    şimdi eğer işkence çekmek sizin için zevk ise elbette araç almayın. ama alabiliyor durumda almıyosanız sıkıntınız var sizin arkadaş kusura bakmayın.
  • destekliyorum kardeşim...
    araba almayın... arkada boş yerler var...
    ilerleyelim arkadaşlar...
  • gayet de mantıklı olan eylemdir. evladım siz bir evlenip çocuk yapın bakalım göreceğiz o çocukla bir yerlere arabasız nasıl gideceksiniz. sürünürsünüz resmen.

    sanki toplu taşıma sistemi muazzam olan bi şehirde yaşıyoruz da biz kullanmak istemiyoruz.
  • türkiye'nin şartları göz önünde bulundurulursa doğru olan önerme.
    döviz kuru farkları, vergiler, bakım ve yakıt masrafları derken çok önemli bir para ediyor toplamda.
    ben de bunun yerine katamaster'ın belirttiği gibi gerektiğinde kiralama yönteminin hem daha mantıklı hem de daha ekonomik olduğunu düşünüyorum. tabi ben hafta içi çalışıyorum ve iş yerime toplu taşıma ile rahatça ulaşabiliyorum. sırf hafta sonu canım isterse kullanacağım diye niye onca para verdiğim ve yıl boyu vergisi, bakımı, vs. sebebiyle vermeye devam edeceğim bir alet kapıda yatsın ki? kiralarım ihtiyacım kadar günlüğüne arabayı, kullanır, teslim ederim.
  • istanbul gibi berbat bir toplu taşıma sistemine sahip bir şehirde yaşıyorsanız geçersiz bir önermedir. araç sahibi olmak, istanbul'da "daha insancıl" bir şekilde ulaşım sağlamak için zorunluluktur.
  • kapımda arabam olmazsa kendimi güvende hissetmiyorum ben. belki yalnız yaşadığımdandır. yani ne bileyim, gece gece başıma bir şey gelebilir, aniden araca ihtiyacım olabilir. kiralama bana daha maliyetli gibi geliyor, bir de kiralık araçlar firmalar tarafından özel üretildiğinden aşırı dandik oluyor. arabasına isim bile koyan biri olarak aracı mülkiyet edinme fikrini seviyorum. ankara'da toplu taşıma 23.00'da bitiyor, arabam olmazsa gece nasıl dışarı çıkacağım, belki taksi bulamam düşüncesi de var.

    mantıksız olarak nitelemeyeceğim eylemdir. herkesin ihtiyaçları farklı sonuçta.
  • param varsa ve gercekten ihtiyac da varsa arkadasin belirttigi gibi bebek filan tabi almak zaruri. ama sadece biryerden biryere gitmek icin se toplu tasim alternatifleri bence hem rahat hemde daha az masrafli.
    ben de park yeri, trafik yogunlugundan dolayi arabayi birakip metroyla gidip geliyorum ama arabaninda sart oldugu bazi durumlar icin satamiyorum. yani herkesin durumuna glre degiskenlik gösteren bir durum.
hesabın var mı? giriş yap