• avrupa'da 17. yüzyılın ikinci yarısıyla, 19. yüzyılın ilk çeyreğini kapsayan ve önde gelen birtakım filozofların aklı insan yaşamındaki mutlak yönetici ve yol gösterici yapma ve insan zihniyle bireyin bilincini, bilginin ışığıyla aydınlatma yönündeki çabalarıyla seçkinleşen kültürel dönem, bilimsel keşif ve felsefi eleştiri çağı, felsefi ve toplumsal hareket. aydınlanma hareketi içinde yer alan düşünürler, düşünce ve ifade özgürlüğü, dini eleştiri, akıl ve bilimin değerine duyulan inanç, sosyal ilerlemeyle bireyciliğe önem verme başta olmak üzere, bir dizi ilerici fikrin gelişimine katkıda bulunmuşlardır. öyle ki söz konusu temel ve laik fikirlerin modern toplumların ortaya çıkışında büyük bir rolü olmuştur. aydınlanmayı genel olarak ifade etmeye kalkarsak şu tavır ya da eğilimlerden söz etmek gerekir: hümanizm, deizm veya ateizm, akılcılık, ilerlemecilik, iyimserlik ve evrenselciliktir.

    özellik olarak ise;

    akla duyulan güven nedeniyle sadece dinsel değil, siyasi otoritelerede başkaldırılmıştır
    laik bir dünya düzeni benimsenmiştir.
    düşünce özgürlüğü ve hoşgörü fikri ortaya çıkmıştır.
    sistemci felsefelerin yerini ; dil, kültür, toplum, sosyal düzen konusundaki düşünceler almıştır.
    filozofun yerini aydın, düşünür, yazar almıştır.

    (bkz: john locke)
    (bkz: george berkeley)
    (bkz: david hume)
    (bkz: la mettrie)
    (bkz: immanuel kant)
    (bkz: johann gottlieb fichte)
    (bkz: schelling)
    (bkz: jean jacques rousseau)
    (bkz: francois marie arouet de voltaire)
    (bkz: montesquieu)
    (bkz: adam smith)
    (bkz: marquis de condorcet)
    (bkz: georg wilhelm friedrich hegel)
    (bkz: aydınlanma çağı)
  • şimdilerde karartma felsefesi'ne dönüşmüş, miladını geçirip yahya kemal'in "sessiz gemi" şiirindeki gibi bir gemi ile buralardan uzaklaşmış filozoflar tarafından temsil edilmiş bir düşünce kolu.
  • "aklı, din ve geleneklerin sözümona bağlarından kurtararak özgürleştirmek ve bu sayede ışık dolmak" temalı, 18. yüzyıl felsefesi.

    avrupa'ya göre düşünecek olursak, gayet mantıklıdır çünkü avrupa ortaçağı "yanlış öğretilen" bir dinin boyunduruğu altında eziyet görerek ve akıllarını atıllaştırarak yaşamıştır. dolayısıyla onlar için din eşittir karanlık çağdır. bu yüzden bu bağlarından kurtulup aklı temele almaları ve dinden kopuşları mantık çerçevesinde algılanılabilir ve onlara "aydın" denilebilir. çünkü gerçekten kendi çaplarında aydınlardır.

    ancak bizim için böyle bir "aydınlanma çağı" söz konusu bile olamaz. osmanlı'nın son dönemlerinde ve hatta cumhuriyet döneminde, ilim irfan öğrensin diye avrupa'ya yolladığımız insanlar, oradan ilim ve bilim yüklenip geleceğine, sadece "din eşittir karanlık" sloganını almış, ülkelerine dönüp kendi dini ile bağlarını kopararak şair veya yazar olmaktan öteye gidememişlerdir. halbuki avrupa dini yüzünden karanlık çağı yaşarken, biz dinimiz sebebiyle aydınlık çağı zaten yaşamaktaydık. onların karanlıkta kaldığı çağ, bizim en aydınlık çağımızdı belki de. bu yüzden "din eşittir karanlık" sloganını devşirmemiz tamamen saçmalık ve saçmalığın ötesinde kendini bilmezliktir. hatta ve hatta günümüzde aydınlanma felsefesinden çalıntı olarak "aydın" kabul edilen insanlar aslında aydın falan da değillerdir. öyle ya, eğer biz en aydın çağımızı din ile yaşamışsak, şu günün aydınları ancak "kararmış" olabilirler.
  • aydinlanma felsefesi, egitimde ozgur, kendi yeteneklerine ve gucune inanan bireyler yetistirmeyi temel almistir.
  • eğitim ve siyaset görüşlerinin zirve yaptığı, bugün felsefe ile ilgisi olmayan insanların bile adını duyduğu filozofların çağı. tanrı bu dönemde biraz daha geride kalmıştır. fransız ihtilali gibi büyük siyasi olaylar da bu dönem filozofları etkilemiş ve siyasal görüşlerin artmasında etkili olmuştur. ütopyalar ve toplum sözleşmeleri bu dönemde çokça konuşulmuştur.
    bu dönemin bu kadar doğurgan ve üretken olması sonraki dönemleri ve sonraki filozof ve sosyologları da etkilemiştir.

    örneğin kant, kronolojik sıralamada aydınlanma felsefesinde yer almamışsa da, david hume ve j.j rousseau etkisi yadsınamaz.

    edit: imla
  • doğa bilimlerinin yükselişi, özellikle modern ya da aydınlanmacı felsefenin bilimci, akılcı ve seküler karakterine bağlı olarak metafiziğin veya en azından bir bölümünün yoğun bir şekilde eleştirilip değersizleştirilmesine yol açmıştır.*

    bu eleştirinin sahipleri, hume, kant ve onlardan sonra da pozitivist, marksist ve mantıkçı pozitivist düşünürlerdir.

    * e. j. lowe, "opposition to metaphysics"

    alıntılayan: a. cevizci
  • ilk ortaya çıktıkları ülkeler bağlamında konuşulacak olursa; ingiltere’de daha çok deneyciliğe, fransa’da akılcılığa, almanya’da mistik akılcılığa dayanmaktadır.
  • orijin fransa zannettiğimiz şeylerin membaının ingiltere olduğunu bu yaşımda idrak edip bir yaşıma daha girdim. e bütün gürültü fransa'dan çıkınca olağan galiba. meğer ingilizler ateşlemiş top fransa'da patlamış.

    keşke her aydınlanmadan sonra bir yaş gençleşsek...
hesabın var mı? giriş yap