• 1950'li yıllar. yalamak fiili henüz türkiye'ye girmemiş. melda ve rasim, iki çılgın genç, iki atar damar, iki meraklı soytarı. melda rasim'e deli gibi aşık, rasim duygularından şimşek gibi emin. evlenecekler ama sevgililer günü olmasa da yılbaşı var, kabotaj bayramı var. niyet olsun bir bahane bulmaya, bahane var. şöyle kuytuda birbirlerinin arzularını test etmek, hatta birbirlerini birbirlerine ikinci dünya savaşı sırasında okudukları harlequin aşk romanlarındaki gibi teslim etmek istiyorlar. ama bir türlü dile gelmiyor. tedrisat kalabalık, kılık kıyafet devrimi var ama e 70'ler kadar da değil hani. kadına tayyör düşmüş, erkek kaç yaşında olursa olsun, fötrlü efendi. efendiliğe yakışır mu kuytuda yiyişmek, tayyörlü kadın bilir mi meyhane tuvaleti?

    herneyse konuşmuşlar edişmişler; arzular dile gelmiş, münir nurettin'in dilinde şenlenen nejat alp - seda sayan ikisinin muazzam parçası "istiyor musun, istiyorum..." şarkılarını dinlemiş, iyice birbirlerine isteklerini açık etmişler.

    melda'nın o sıralarda amerika'da olan eski mahalleden arkadaşı ermeni asıllı anuş son kalan eşyalarını da almak üzere memlekete tekrar döneceğini mektubunda yazınca, melda aleacele yazdığı cevabında anuş'a "biz de rasim ile bazı duygusal mevzulara gireceğiz, çok heyecanlıyım, kalbim küt küt atıyor, bana bu işi kolaylaştıracak bir şeyler getir" diye not düşmüş. anuş amerika'lardan o sıra yine ikinci dünya savaşı sonrası popüler olan bir iç çamaşırı takımı beğenmiş eski arkadaşına. o da üzerinde ingilizce bir şeyler yazan sempatik bir sütyen ve don takımı.

    gelmiş anuş, görüşmüşler melda ile, o amerika'yı anlatmış, melda, rasim'i nasıl sevdiğini kuracakları yuvayı, anuş buraları çok özlediğini anlatmış, melda amerika'nın nasıl güzel olabileceğini. başka kafalarda, başka hayallerle konuşup durmuşlar burdan ve arkadaşının hediyesini alan melda biraz tabii buruk sevinçle evin yolunu tutmuş. neyse anuş gitmiş, plan işlemiş. rasim ve melda, melda'nın hastanede nöbetçi olduğu bir gece, üst katlardan birinde, bir süre öncesine kadar yedek nöbetçi askerlerin kaldığı, şimdi ise hemşirelerin nöbet sırasında uyumak için kullandıkları odalardan birine dönüşen, bir hastane odasında sevişecekler.

    mağrur ve utangaç ikisi de, sessiz ve çekingen. zor bela yanyana duruyorlar zaten, odayı ateş basmış ama kıpkırmızı duvarlar bile. rasim kucağında getirdiği gromofonu yere kurmuş, üzerine de yerleştirmiş taş plaktan bir tango. maksat "hazırda takım elbise de var, bir dans edelim, ısınalım" falan... şalını almış melda'nın. elini öpmüş. melda "taş dişlerimi gıcırdatıyor rasim" diyerek gramofonu susturttuysa da rasim buna fazla bozulmamış. biraz sarılmışlar, rasim bir sigara içmiş, melda çişe gitmiş o arada.

    sonra melda kulaklarını öpmüş rasim'in, saçını okşamış biraz. rasim dönmüş sarılmış. melda üzerindeki elbiseyi atmış üstünden. kırmızı duvarlar, ateşten.

    yazıya bakmış rasim, "lick me?". okumuş çocuk tabii biliyor ingilizceyi. e, yalamış.

    gerisi mâlum.

    (gemide en sevdiğim türk filmidir)

    nerede kalmıştık?
  • yalamak kadar yalanmakta güzeldir..hele bide kıc yalayıcıları vardır ki onlar çıkarları olan kişilerin malum yerlerini yalayarak onları mest ederler..:)
  • yavru kedi: beni yala
    anne kedi: gel butaya, yine kir içinde kalmissin...
  • niye be a! sen beni yala
    diye de cevaplanabilecek laf
  • (bkz: sen beni yala)
  • (bkz: em beni)
hesabın var mı? giriş yap