• a7 kitabevinden cikan omer evren kuzu kitabidir. ulkenin icine dustugu durumu calistigi firma uzerinden farkli bir bakis acisiyla degerlendiren kitap. acinasi halimizi bu kadar neseli bir dille anlatabilmesi de yazarin basarisidir.
  • delirdik, tertemiz delirdik...

    nasıl öldürüldüğümüzü dile getirmiş, nasıl sindirildiğimizi, hayallerimizden nasıl koparıldığımızı, bir yerlerde dayısı olmayan insanların neler yaşadığını, bu memleketin parça parça nasıl yozlaştığını anlatmış.

    hangimiz amirine yalakalık yapmadı diye sorun yaşamadı ya da haksız yere mevki sahibi insanlar tarafından mobbing’e uğramadı? ben bir devlet memuru olarak kaç kez tehdit edildim bilemiyorum.

    bunun bir manifesto olmasını isterdim, herkes okusun bize yapılanları unutmayalım isterdim.
    sevgili ömer evren kuzu, teşekkürler.
    bize ses olmaya çalıştığın için teşekkürler.

    zaten:

    --- spoiler ---

    ölülerin derdiyse yalnızca diğer ölülerdi
    --- spoiler ---
  • kitapta, son 18 yılda yaşanan şeylerin sadece ufak bir çevrede, küçük bir zaman diliminde, birkaç kişinin başından geçen bir özetini okuyorsunuz. sadece bu ufak, küçücük, miniminnacık kısım bile insanı o kadar üzüyor, o kadar sıkıntıya sokuyor, o kadar sinirlendiriyor ki, olur da bir gün her şeyi özgürce yazabildiğimiz bir noktaya gelebilirsek o zaman okuyacaklarımız herhalde aklımızı iyice kaybetmemize sebebiyet verecek.

    çokça özgür bir şekilde yazılmış. okurken arada bir çocuğun başına bir şey gelmese bari dedirtecek kadar cesur laflar var. siyasisinden popçusuna kadar herkese ufak ufak değdiriyor, umarım ikinci, üçüncü kitapta daha fazla değdirir.
  • türkiye’de havacılık sektörüne cemaatçilik ve adam sendeciliğin kapitalizm eşliğinde ne kadar zarar verdiğinin eğlenceli yazılmış iç burkan hikayesi.

    yazarın kendisi de sanırım bir sözlük yazarı ve belki buralara da bakar diye not düşmek istedim. kendisi de güzel atlara binip gidenlerden olmuş ama buralarda hala sessiz duran güzel insanlar var. belki sayıları çok değil ama ben bir gün etki alanlarının daha çok olacağına inanıyorum. yalnızca bu güzel insanlar birbirlerini bilmedikleri için kendilerini yalnız hissediyorlar.
  • türkiye'nin en güzide havacılık şirketinde 2002'den bu yana yaşanan hukuksuzlukları oldukça iğneleyici bir üslupla ve korkusuzca yazmış. ilk bölümü biraz uzun tutulmuş ama sonrasında kitap oldukça sürükleyici.

    kabin memurluğunun dışardan görünmeyen zor yönlerini oldukça güzel anlatmış. 'dünyayı geziyorsunuz bir de üstüne size para veriyorlar.' diyenlerin mutlaka okuması gereken bir kitap.

    canım ülkemde sendikacılık yapmaya çalışırken deliren ve zamanında birilerinin ayağını yıkamak için hapse giren omurgasız bir insan tarafından tehdit edilen ve işinden olan insanları anlatmış.
  • yazarı olan sözlük yazarı arkadaşımızın entry’lerinde gördüğüm kadarıyla iyi bir insan olduğunu düşündüğüm için alıp okuyacağım kitap. bu arada ilgilenenler için amazon prime üyesiyseniz kargo dahi ödemeden edinebilirsiniz.

    okuduktan sonra müsait bir zamanda editleyip kitapla ilgili görüşlerimi de yazacağım elbette.
  • bir oturuşta bitirilecek bir kitap olmuş öncelikle. çünkü hem olayları biliyorsun hem de hiçbir bilgin yok, merakla okuyorsun. içinden geçtiğimiz olayları, hiç iç kısmını bilmediğimiz havacılık sektörüyle beraber harmanlamış yazar. kitabı okurken inanılmaz bir yılgınlık hissettim, kitapla ilgili değil ama son yıllarda yaşadığımız her şeyle ilgili. çoğumuzun korktuğu; işimiz, eşimiz, çocuğumuz, ailemiz etkilenmesin diye kanıksayıp sustuğumuz şeyleri yazmış ömer evren kuzu. bitirene kadar, bu dönemde bu kadar açık bir şeyin yazılacağını düşünmemiştim, vay be dedim hiç korkmamış. ne o olayları yaşarken, ne o olayları yazarken. çoğu yorumda yazıldığı gibi ilk bölümün uzun tutulduğunu düşünmüyorum çünkü yazarın neler yapmak isteyip de yapamayıp, alakasız hosteslik işine karar vermesini anlatması gerekirdi bir şekilde. yazım dili akıcı, gerçekten hiç anlatım bozukluğu yok. bilmediğim bir sürü havacılık terimi öğrenmiş oldum, hatırlamadığım olayları tekrar araştırdım. yenisi gelecek gibi, umarım gelir.
  • -çok büyük bir kısmı çok keyifle okunan, çok hüzünlü bir tarihi vesika. evet bence ne yayınevinin tasnif ettiği gibi bir roman ne de otobiyografi bu kitap. gelecek yıllarda bu kitabı okuyacak okurlar ile bu konuda hemfikir olacağımıza eminim. yakın tarih raflarında yerini alacaktır gelecek yıllarda.
    - çok büyük bir kısmı keyifle okunan dedim çünkü yazarın duygusal ilişkisini anlattiğı bölumler çok duygusaldı. gözlerim dolu dolu okudum o kısımları.
    - ilk kitaplar genelde bir acemilik barındırır ve biz okuyucular o kitabın ilk kitap olduğunu bilmeden bile okumaya başlasak o ilk kitap kokusunu alırız. fakat bu kitapta o acemilik neredeyse yok gibiydi. yazarın olayları kitabın öznesi yapması ve beklentisiz yazması bunda çok etkili diye düşünüyorum.
    - yazarın milyonlarcamızın hislerine tercüman olması bile başlı başına bir cesaret örneği.
    - kitabın daha çok duyulup daha çok okunup her meslek kolu için daha fazla farkındalık kıvılcımı yaratmasını temenni ediyorum.
    - kitapta yazarın dilini alper canıgüz ile hakan günday'ın diline benzettiğim bazı yerler oldu. hoştu.
    bir çok yerin altını çizdim. o alıntıları buraya yazmayacağım çünkü, iz bırakan kitap cümleleri başlığına yazılmayı hakediyorlar.
  • memleketi adım adım uçuruma sürükleyenlerin oyun sahası ve arpalığı haline gelmiş bir şirketteki mide bulandırıcı olayları son derece akıcı, tertemiz, zaman zaman kahkaha attıran ve 'lan ben yeni başladım kitaba ne ara bitti bu' dedirtecek kadar samimi bir tarzda yazılmış ömer evren kuzu eseri.

    tek başına bir şirket eleştirisi de değil, aynı zamanda toplumun büyük çoğunluğunun basit ve "kebap" iş olarak gördüğü bir mesleğin de en katlanılmaz, en zor yanlarını da anlatmış ki kazın ayağının aslında öyle olmadığını bilsin herkes. çok da güzel yapmış.

    ikincisini bekliyoruz. hani nerede kaldı bizim kitap? ağaç olduk burada kardeşim! *
  • kitabı bilmediğim için "binbir feet masajları" diye okuduğum başlık. artık yardı mı yarmadı mı bilemiyorum.
hesabın var mı? giriş yap