• unutulmayan kişi değil, onunla geçirdiğin güzel vakitlerdir. şu an ayrı olmanızın sebebi ise ikinizden birinin ya da ikinizin birden o güzel vakit geçirdiğiniz dönemlerdeki kişiden başka birine dönüşmesidir. bunu eleştirel anlamda yazmıyorum. bahsettiğim karakter, kişilik değişimi değil ama o da olabilir elbette. insanın en sevdiği yemek değişebiliyor zaman içinde, dolayısıyla elbette zevkleri, beğenileri, keyif aldığı mekanlar, durumlar, olaylar değişir. bazıları bunun değişmemesi gerektiğini, kişinin bir kişiliği olması gerektiğini söyler. teoride buna katılmakla birlikte pratikte değişim genelde kaçınılmazdır.

    neyse işte özetle senin özlediğin, unutamadığın, hayal ettiğin kişi artık yoktur karşında. olsa zaten eski sevgili olmazdı, hala ilk zamanlardaki gibi olurdunuz. mevcut sistem zaten sana değişimi dayatıyor. telefonunu değiştir diyor, kıyafetini değiştir bu moda diyor, kendini değiştir, aynı kalma, rekabet et, arabanı, yaşamını değiştir diyor. bu şartlarda mecburen sen değişiyorsun, duyguların, beklentilerin değişiyor.

    tüketim üzerine ilişki inşa ediyoruz dolayısıyla o ilişki de değişiyor. buraya gidelim, bunu yapalım, bunu görelim; şunu yapayım, hayata bir kez geliyorum şunu tadayım vs. vs... tüketim ile büyüyen her ilişki mecburen bitmeye de mahkumdur haliyle ve her zaman ayrılık olması gerekmez. taraflar ayrılmasa da bitmiştir bazen.

    bir ilişki salt bu yüzden biter demiyorum, öyle anlaşılmasın ama bu yazdığım da bir nedendir. üretim ile büyüyen ilişki bana göre sağlıklı bir ilişkidir. x bunu yapmış ben de yapayım demek yerine, ben bunu yapmak istiyorum ve sonrasında da bunu seninle paylaşmak istiyorum düşüncesiyle bir ilişki üretime geçebilir bence. tabii özgür iradenle yapmak istediğini sandığın pek çok şey de sana dayatılan şeylerdir aslında o ayrı. bu dayatma karşısında mücadele etmekle de büyür bir ilişki hatta.

    konu dağıldı farkındayım. unutamadığın sensindir. senin hislerin, yaşanmışlıklarındır. ilk öpüşmeni, ilk sevişmeni unutamazsın ama o kızla ikinci sevişmen artık yeni bir hikaye, yeni bir durum yaratır. unutamadığım dediğin kadın artık yoktur dünyada. tezat gibi görünüyor değil mi? tüketim/üretim çıkarımları yapıp sonra karşındaki insanı bir anın içerisinde tükettiğini ve o tükettiğin anı özlüyorsun aslında. mesele tüketmende değil, yeniden üretememendedir. üretemediğinde tüketileni ararsın, özlemeye başlarsın.

    her şeyin tüketildiği dünyada sevgili de tüketilir bazen ve ilk öpüşmede tükettiğin sevgiliyi 2. öpüşmede yeniden üretebilmektir aşk zaten.
  • karşılıklı büyük bir aşk yaşadıkları halde kavuşamamışlarsa asla unutulmuyor. başkasıyla evlensensen de unutamıyorsun. çocuk olunca unutulur mu?
    belki.
  • nasıl ayrıldığına bağlı. şahsen kötü ayrılmadıysan unutmaya çalışmak gereksiz. zamana bırakmak en güzel çözüm.

    10 sene sonra bile vay be böyle bir ilişkim vardı diye hafif gülümseyerek hatırlamak bile bana göre hoş geliyor.

    ilk ilişkinizse ayrıldıktan sonra yaşadığınız boşluk çok uzun sürebilir. sürekli onu hayal edebilirsiniz.

    daha önce defalarca deneyimlediyseniz maksimum 2 ay içinde o boşluk sizi rahatsız etmemeye ve hayatınızı yoluna koymaya başlamış olursunuz. bir bakmışsınız ki yeni bir insan yeni bir hayat. geçmişte yaşadığınız tecrübelerle daha iyi bir ilişki yaşayacağınızdan emin olacaksınız.

    mesela, evlenmeden önce hiçbir kızdan bir lira dahi almamak sizin için iyi olur. paranız yoksa tamam ben ısmarlarım dese bile çıkmayın. tecrübeyle sabittir. seneler sonra bir kavgada karşınıza geliveriyor. tabi onurunuz kırıldığı için asla bir daha eskisi gibi bakamıyorsunuz. sonuç olarak da ayrılıyorsunuz.
  • benim en uzun 3 sene surmustu. ha saglikli bir sure mi? hic degil.
  • yenisini bulana kadardır.
  • böyle bir süre yok sevgili yazarlar. gerçekten sevmişseniz onu unutmazsınız yokluğuna alışırsınız. o kızın yokluğuna alışma süresi de yıllar alabiliyor.

    19 yaşında böyle bir dönem yaşadım. uğruna üniversite bıraktım. 1-2 yıl kimseyle konuşmadım, gülmedim, doğru düzgün yemek yemedim diyebilirim. 12 sene geçti hala hatırlıyorum onla ilgili anıları. otogarda onu uğurlarken bana el sallaması gibi. askerlikte bile rüyamda görmüştüm. bir noktadan sonra yokluğuna alışıyorsun eski nefretin, üzüntülerin olmuyor. bir hayat tecrübesi oluyor.
  • neden unutması gereksin ki? veya unutmanın boyutu nedir burada? hatırlayınca aşksal bir şeyler hissetmemek ise o tamam. onun dışında unutmaya hem gerek yoktur hem de mümkün değildir. şu dünyada eski sevgilileri ile arkadaş kalan, temas kuran bir sürü insan olduğunu da unutmayalım.
  • "sence aşk diye bir şey var mı baba?"

    "tanrı gibi düşün." dedi babam.

    "inanıyorsan var olup olmaması pek önemli değildir. ve elbette ki, aşk da tanrı da ölümsüzdür."

    gerçek bir aşk olup olmamasına göre değişkenlik gösteren süredir...
  • kimisi için yıllar alır, kimisi için refrakter periyot kadar kısa.
hesabın var mı? giriş yap