• yanlış hatırlamıyorsam 2017 de yaptığım eylemdir.
  • geçen senenin başında kendime koyduğum hedeflerin başında geliyordu. bir grup arkadaşımla birlikte belirlemiş olduğumuz romanları okuyup, o romanla ilgili fikirlerimizi kaleme aldık. çok zevk aldığım bu etkinliğe ara vermek zorunda kaldık. (belki bir gün yazılarımızı farklı mecralarda görebilirsiniz.) birlikte kitap okuma serüvenimize ara verdikten sonra, yıllardır okumak istediğim ve üzerinde ehemmiyetle durduğum kitapları tek başıma okumaya devam ettim. 52 kitaptan fazla mı okumuşumdur az mı okumuşumdur bilmiyorum. hergün düzenli olarak kitap okudum. hatta kitap okurken uyuyakaldığım için vicdan azabı çektiğim, okuma ritüelime sadık kalamadığım ve kendime vermiş olduğum sözü çiğnemiş gibi hissettiğim sadece bir gün oldu. okuduğum kitaplar ile ilgili notlarımı aldım. bir gün ekşi sözlüğe yazar mıyım bilmiyorum ama sayfalar dolusu notum ve hedefimde okumam gereken bir sürü kitap hazır bekliyor. kitaplarda buluşmak dileğiyle.
  • mümkündür ama aması var. son 2-3 ayda okuduğum kitaplara şöyle bir baktım, 16 tane saydım belki bi iki tane fazla bile olabilir. genel olarak 100-200 sayfa aralığında 3 tanesi 400 sayfa üzerinde kitaplar. altını çiziktirip üzerinde düşünmeye, kafa yormaya ve sorgulamaya yol açan 1 kitap, okumak için okunan n tane kitaba eşdeğer benim gözümde. x=7y+1 denkleminde ben x tarafını tutuyorum yani. ha diğer kitapları okumakla birşey kaybediyor muyuz diye sorgulanıyorsa cevap kesinlikle hayır. burada nicelik ve nitelik kıstaslarına, içerik, edebilik, felsefe veya düşünsel olarak kitabın bizim için ne hissettirdiğine, ne ifade ettiğine bakmak gerekli belki de. kimi olayın özüne bakar kimi ise miktarına :)

    ekleme: burada günlük okuma alışkanlığı çok önemli. mesela ben public alanlarda konsantre olup hayatta okuyamam. ama her akşam odamda minimum 100 sayfa civarı okurum. kaba hesapla ayda 3000 sayfa, ortalama 150 sayfalık 20 kitap yapar.
  • 8-9 kitap ortalama 300-400 sayfa.
    türkiye ortalamasının çok üstündeyim.
    kısa yazı, makale, haberler hariç.
    işim gücüm var, tv var, gergin siyaset var, kafa meşgul daha fazla olmuyor..
    okuyan adam’a saygım var.
  • taktik vereyim: rahmetli anneanne beyaz dizi okurdu. otuz yıl önce falan. bir tanesine elimi attım, atlaya atlaya üç saatte bitti.

    yani bunlardan yılda 365 , dört yılda bir 366 adet okumak mümkün.

    gerçi bu taktik başlık sahibinin hepi topu 64 sayfalık heidegger notlarında işlemez.

    başlığı açanın yaptığı kısa kitap listesi, aslında kitap olarak yayınlanmaması gereken, fakat ülkemizin garip kitapevlerinin kitap olarak yayınlamaya karar verdiği birçok eserden oluşuyor.

    bunlar hikaye (kafka , ceza sömürgesi), konuşma metni (yalom), söyleşi (de beauvoir) ve benzerleri. hepsini okumadım ama okuduklarımdan bir çoğunu (listenin kabarık bir kısmı) kesinlikle önermem.

    tolstoy okuyacaksınız, okumadıysanız önce anna karenina veya savaş ve barış okuyacaksınız. camus okuyacaksınız, önce yabancıyı okuyacaksınız. o yazarları önce en iyi eserleriyle seveceksin ki, sonra daha çala kalem yazdıklarını bir bütünlüğe oturt.

    istisna : kafka. her haliyle mükemmel, her haliyle kafka. neresinden okunursa okunsun. çünkü okur için neredeyse hiç yazmadı. hayatında yayınlanmış tek eseri var, metamorfoz.

    listedeki yalom'un sohbet tarzı konuşması çok keyiflidir, kesinlikle öneririm. hatta birçok romanından daha okumaya değer, ki romanları da giderek daha iyiye gitti.

    ***

    ha, çok ve hızlı okumak iyi bir fikir mi? değil. beyaz dizi okur gibi okur bulursunuz kendinizi. okumaya başlamadan önce kitabın vaktinizi almaya değecek bir çapta olup olmadığını araştırmakta fayda var. internette hâlâ yasaklı site wikipediada okuyacağınız eser hakkında işe yarar bir çok bilgi mevcut.

    yine de kitabın uzunluğu değil, değeri beni bağlar okumaya. değerini hissetmediğimde bir duvara atardım (artık e-kitap, fırlatma eylemi yok, yarıda bırak, readerdaki 3000 küsur kitaptan bir diğeriyle devam et.

    velhasıl okuma eylemi güzel, ama dedim ya, insan hep kendine beyaz dizi mi okuyorum veya beyaz dizi okur gibi mi okuyorum sorusunu sormalı. yani kitabın değersizliği kadar, kitabı anlayacak altyapı eksik olduğunda da okuma boş okumadır.

    velhasıl zaten aslında insan hep kendini okur, kendi çapında okur.
  • asgari ücret ortada, öğrenci kredisi miktarı ortada, bu devirde haftada 1 kitap alıp okumak bile lüks türkiye'de. beyaz yakalılar için geçerli değil tabiki bu.
  • ya bu kitap okuyan boş insanları çok merak ediyorum. sene olmuş 2020 hâlâ kitap okumak meziyet sayılıyor. ne bu yani amaç ne? niye okuduğunuz kitapları sayıyorsunuz siz manyak mısınız? hadi onu geçtim bana mı okuyorsun puşt, ne gelip yazıyorsun buraya? bize ne? 1. sınıfta kaldı o okuduğu için kurdela takma olayı.

    bir de 52 kitapmış, hiç samimi değil hiç. okuduğun boş bir romansa, zaten utan ya, okur deme kendine. iyi bir romansa nasıl sindiriyorsunuz kısa sürelerde o eşsiz betimlemeleri.
    kişisel gelişim olduğunu varsayalım, o kadar mı hakimsiniz değinilen tüm yan bilimlere de idrak edip, özümseyip, uygulamaya alıp sonraki kitaba başlıyorsunuz? geçiniz böyle balon meziyetleri, kazanıma dönüştürülemeyen her meşgale bir zaman kaybıdır.
  • kitapları sayarak okuyanla kiloyla kitap alan arasında o kadar da büyük fark olmasa gerek.
  • nicelik nitelikten önemli ise çocuk kitaplarına yönelmek gerek. özellikle okul öncesi ve ilkokul çağı için epey ince kitaplar mevcut. böylece 52 değil 552 kitap da okunabilir.
    tabi başta da dediğim gibi, nicelik nitelikten önemli ise :)
  • 2019' a girerken 52 kitap hedefi koymuştum ben de. fakat 45 kitap okumuşum. tabi bu kitapların içerisinde 500-600 sayfalık kitaplar da vardı. bu seneye de yeni bir listeyle giriyorum bakalım. okunacak çok kitap var ama maalesef iş hayatı, insan ilişkileri vesaire derken bazen vakit bulamıyor insan. kitap sayısı önemli olduğu için değil ama kendimi tartmak bakımından okuduğum sayfa ve kitap sayısını bir uygulamada not ederek, sene sonu muhasebesi yapıyorum bir bakıma.
hesabın var mı? giriş yap