• bendenizin yuzuklerinefendisi.com.tr sitesindeki naçizane nick'idir.. daha da doğrusu bobadillo[uh]'tur..
    bombadillo nick'i almak isterken m harfini unutunca bobadillo olmuştur.. elf ırkına mensup olmak isterken yanlışlıkla ork ırkı seçilerek ırkım ork olmuştur.. e öyle olunca da olmuşken uruk hai olalım bari denilmiş sonuna uh eklenmiştir.. tıpkı gerçek hayattaki gibi.. adınızı ve ırkınızı kendiniz seçemezsiniz.. kader, kısmet, hikmet..

    uh = uruk hai

    hikaye-i bobadillo[uh]

    bölüm 1

    ateş hırsızları ya da kayıp ırk ya da isimsizler

    isimsizdiler ve onlardan söz edildiğinde hep onlar denildi. onlar’ın hikayesi yaşanmış olan en uzun ama anlatılacak en kısa hikaye olacaktır. bu nedenle bugüne kadar hiç anlatılmamış, hiçbir destanda söylenmemiş, bilinmemiştir.
    “valar ile birlikte varlıkları dünya’nın yaratılışından önceye dayanan ruhlar da dünya’ya girdi, valar ile aynı iradenin yarattığı ama daha düşük seviyeli olanlar. onlar maiar’dı, valar’ın halkı, onların hizmetkarları ve yardımcıları. sayıları elflerce bilinmez ve ilùvatar’ın çocukları’nın dillerinde çok azının ismi var, çünkü aman’ın tersine orta dünya’da elfler ve insanlara görünür suretlere nadiren büründüler. “
    maiar arasında ilùvatar’ın çocukları tarafından en iyi bilinenler ossë, uinen, olòrin ve iarwain ben-adar’dır.
    denir ki “melkor sık sık -yok olmaz alevi- aramak için tek başına boşluğa gitti.” denir ki “ancak ateşi bulamadı çünkü o ilùvatar’laydı.”
    melkor ateşi aramaları ve bulup kendine getirmeleri için düşüncesinden onlar’ı yarattı. onlar’a isim vermedi. onlar bilinmeyenlerdendir. onlar tarih boyunca bedensiz düşünceler olarak kalanlardır. onlar dört kişiydiler. biri bilgelikle donatılandır. biri güçle donatılandır. diğer ikisi tek yaratılıp ikiye bölünen ve keskin gözlerle donatılanlardır.
    onlar’ın ateşi bulup bulmadıkları hiçbir zaman bilinmemiştir. ancak bilinir ki “melkor sınırlılığı olmayan sıcaklıkları ve ateşi tasarlamış, büyük ateşler yakmış ve dünya’yı alevlerle doldurmuştur.”
    birinci savaş sonunda melkor yakalanıp, aulë’nin yaptığı angainor adlı zincirle bağlanıp esir edildiğinde sauron kaçmış ancak onlar melkor’la birlikte kalmışlardır. melkor hüküm çemberi’ne getirilip yargılanarak üç çağ boyunca mandos’un sağlam salonlarına hapsedilmiştir. ancak onlar hakkındaki hükmü ilùvatar’ın kendisi vermiş ve onlar mandos’un en alt katındaki bir zindanda sonsuza kadar unutulmuşlardır. denir ki ilùvatar’ın onlar’a olan öfkesi ateşi çalmış olabileceklerinden kaynaklanmaktadır.

    bölüm 2

    mandos’un salonları ya da unutuluş ya da hatırlanış

    beşinci çağ’a kadar mandos zindanında kalan isimsizler büyük yargı gününde tekrar hatırlandı ve onlar’ı çağlar sonra karşısında görüp hatırlayan ilùvatar bile şaşırdı. isimsiz’lere cezalarının tamamlanması için orta dünya’ya gönderilecekleri ve orada bulmaları gereken yeri buluncaya kadar, olmaları gereken yerde oluncaya kadar kalacakları, görev tamamlandığında geri çağırılacakları bildirildi. kendi isimlerini seçmelerine izin verildi ancak ırkları ilüvatar tarafından tayin edildi ve belirlenen ırklarının güçlerinden fazlasına sahip olmamaları kararlaştırıldı.

    bölüm 3

    orta dünya - karanlıktan aydınlığa

    bilge ork bobadillo orta dünya’da bir süre amaçsızca dolaştıktan sonra kendisine uygun görülen ork ırkının gereği olarak orta dünya’nın karanlık klanlarından darklords klanı’na katıldı ve bobadillo[uh] ismini aldı. ancak yaptığı seçimin yanlış olduğunu kısa bir sürede anladı. o’nun yeri orası değildi. shire’da, sofralarındaki dost sohbetlerine kulak kabarttığı hobbit lideri ranini ile temas kurarak samanpostlular klanı’na geçti. bu geçiş darklords klanı tarafından şiddetle tepki görse de orta dünya barışı adına atılmış önemli bir adımdı. samanpostlular iyilik, dostluk ve barış düsturlarıyla hareket eden ve iyi ya da kötü diye adlandırılan değişik ırkları bir arada bulundurmayı başaran bir klandı. nitekim bir süre sonra darklords klanı’yla bile iyi ilişkiler geliştirilmiş ve zaman içerisinde klan hem üyeleri hem de dostlarıyla birlikte git gide güçlenmeye başlamıştı. bobadillo[uh] ırksal karakterinin doğal özelliği olan kötülüğü yenmiş, barış için savaşmaktaydı. bir süre sonra kadim dostları, güçlü troll doublehead, kartalları gargantua ve marabunta da bobadillo[uh]’yu bulmuş ve onun yanında yer almışlardı. artık bulmaları gereken yeri bulmuş, olmaları gereken yerde olmuşlardı ve böylece ilùvatar tarafından kendilerine verilmiş olan ceza tamamlanmıştı. geri çağırıldılar. bir gün gölge dağları’nda bir uçurumdan aşağıya dört gölge süzüldü.

    bölüm 4

    kesin hüküm günü

    ilùvatar’ın sözcüsü cezalarının tamamlandığını ve diledikleri görüntüyle ve diledikleri isimle valinor’da serbestçe dolaşabileceklerini isimsizler’e bildirdi.
    isimsizler’in sözcüsü bilge kişi yeniden orta dünya’ya dönmek arzusunda olduklarını bildirdi.
    ilùvatar’ın sözcüsü orta dünya’ya diledikleri isimle ve diledikleri ırkı seçerek dönebileceklerini ancak bir daha valinor’a geri dönemeyeceklerini bildirdi.
    isimsizler’in sözcüsü bilge kişi bu yargıyı kabul ettiklerini ancak orta dünya’ya bilinen isimleri ve ırklarıyla geri dönmek istediklerini bildirdi.
    ilùvatar’ın sözcüsü kesin hükmü bildirdi. isimsizler orta dünya’ya bilinen isimleriyle ve halleriyle geri dönecekler ve son güne kadar orada kalacaklar.

    bölüm 5

    yuvaya dönüş

    ceza tamamlanmış ama görev daha yeni başlıyordu. ve bobadillo[uh]’nun, ve doublehead’in ve gargantua’nın ve marabunta’nın orta dünya’ya geri dönüş ve barış yolunda savaş hikayesi böylece başladı. ranini hanım kendisinden sol yanım olarak bahsediyordu. klan üyelerinin sayısı günden güne arttıkça, düzeni ve düzenliliği sağlamak için ihtiyaç duyulan yapılanma içinde kuzey grubu komutanlığına atandı. ancak içindeki kötülüğü yenmiş bile olsa zaman zaman ortaya çıkan “ork” yanı klan içinde ortalığın karışmasına yol açıyordu. bunu üzerine komutanlıktan ayrılmaya karar verdi. bu isteği klan kurulu tarafından uygun görüldü ve komutanlıktan alınarak blueshine eowien’in komutasına verildi. aradan geçen zamanda kurul üyeliğinden de ve blueshine’ın komutasından da ayrıldı. bir süre sap komandoları birliği’nin komutanı olarak görev yaptı.

    bölüm 6

    karanlık zamanlar

    daha sonra ranini ile olan uyuşmazlıklar nedeniyle samanpostlular klanından ayrılan bobadillo[uh] serseri mayın gibi dolaşıp durdu orta dünya’da. metamorphosis isimli bir klan kurup ortalığı kasıp kavurduğu da rivayet edilir. doublehead, marabunta ve gargantua’dan ise haber alan olmadı bu dönemlerde. söylentilere göre bu günlerde yine shire’a dönmek üzerelermiş.
  • ortadünya üzerinde yürümeye başlayan ilk uruk hailerden olup eski samanpostlular'dandır. "sol yan" olma dönemlerinde izlemeye alınmış hakkında dosyalar açılmıştır. sonra tüm dosyalar ile birlikte onun dosyaları da tozlu raflara kaldırılmıştır. sohbet ve tartışmaları kaliteli olmakla birlikte özel eğitimsiz insanlar için kafa karıştırıcı, şüpheye düşürücü , kaosa sürükleyeci olabilmektedir. çok şükür eğitimini almıştık.
  • topraaam beyaw ne sölenebilir ki delikanlı insan klan liderimiz yuzuklerinefendisi.com.tr mağdurlarından metamorphosis tutkunu...süper kahraman
  • sap komandoları oluşumuyla birlikte gerçek bir klana mensup olmanın ve böylesine illegalite içerikli bir oluşumun resmi komutanı olmanın oluşumun ruhuna ters olduğundan hareketle sap komandoları komutanlığından ve klanından ayrılan uruk haidir.. daha sonra metamorphosis isimli sap komandoluğuyla daha bir bağdaşan başka bir klanın kurucusu olmuştur.. olmuşumdur yani..
  • yaşam hikayesine eşlik etmeye çalışanlar arasında en ilginç olanı bir hobbitti. adı forsuk tepegöz idi bu hobbitin ama, bobadillo onu asla sevmedi.

    -----
    yer: altınkupa hanı yakınları, tharbat sınırı
    tarih: 27 ağustos 2004
    oynayanlar:
    bobadillo [uh] (kendisi)
    ranini (forsuk tepegöz)

    bobadillo[uh]: uyandığında..
    ne kadar uyumuş olduğunu kestiremedi ama gün çoktan başlamış ve ilerlemişti.. epey dinlenmiş hissediyordu kendini.. kahvaltısını da yaptıktan sonra ki üç dört kişinin akşam yemeğine denkti kahvaltısı kendini daha da iyi hissetti.. eşyalarını toplatıp hancıya ödemeyi yaptıktan sonra destiner'in yanına gitti.. dev savaş atı sahibinin kokusunu daha ilk geldiği andan itibaren almış bütün gece kişneyip durmuştu.. şimdi ahırın kapısından girince yerinde duramaz olmuştu.. nitekim bağlı olduğu ipi koparıp uruk hai'nin yanına geldi ve başını öne eğip yeri eşelemeye başladı..

    bobadillo[uh]: biraz sonra..
    bobadillo atının üstünde altın kupa hanı'nı ve tabii ki tharbad zindanlarını geride bırakmış acele etmeden etrafını seyrede seyrede yol alıyordu.. nereye gideceğine, ne yapacağına karar verememişti.. aradan iki ay geçtiğine göre ranini hala şehirde olamazdı.. hoş içeri girmek için ikinci bir deneme yapmaya hiç niyeti yoktu.. en azından eski gücüne kavuşuncaya kadar.. ama daha sonra tharbad zindanlarını ve özellikle de karakol subayını ve gardiyanları ziyaret etmek yapılacak işlerin başında geliyordu.. shire'a gidebilirdi.. ya da ork dostu orchant'ın mordor'da bir yerlerde olduğunun haberini almıştı.. onunla konuşmak istediği şeyler vardı.. özellikle de yakın gelecekte gerçekleştirmeyi planladığı zindan ziyareti hakkında..

    bobadillo[uh]: her zamanki gibi..
    yolun yan tarafından, ağaçların içinden at süren uruk hai yoldan söylene söylene geçen hobbiti gördü.. oydu.. geçen sefer başlarına musallat olan yapışkan hobbit.. gayri ihtiyari kesesini yokladı.. hiç sesini çıkarmadı.. hobbit han'a doğru uzaklaştı.. *tam zamanında..* gülümsedi.. biraz daha ilerleyip yola çıktı izlere baktı.. geçmiş at ve tekerlek izlerinden başka hobbit'in taze izleri ve bir de yolun diğer tarafında kendi gittiği yöne ilerleyen bir troll'ün izleri vardı.. bir troll!!! vay canına!!

    bobadillo[uh]: arkasına bakınca..
    hobbitin kendisini görmüş olduğunu anadı.. ama o da yanına gelmek yerine çalıların arasına gizlenmeyi tercih etmişti..

    bobadillo[uh]: hobbit..
    hana doğru uzaklaşınca uruk hai'de yoluna devam etti.. artık kendisi handa olmadığına göre başına iş, bela ya da masraf çıkaramazdı nasıl olsa..

    bobadillo[uh]: nal sesleri..
    duyuluyordu.. birisi ya da birileri dört nala yaklaşıyordu tharbad tarafından. ağaçların arasına sokuldu iyice.. kendisinin peşinden geliyor olabilirler miydi? kılıcını çekti.. bekledi..

    forsuk tepegöz: imdaaaaattttt!!!
    ayyy offf.. kiçiiim... acidii! forsuk kısa bir an kendini attan aşağıya atmayı düşündü. deli gibi giden attan başka türlü kurtulamayacaktı. ellerini bıraktı. bacağını zorlukla diğerinin yanına çekti. yolun boş kısmını hesaplayarak kendini attan aşağıya attı!! *paldiiirttt!! küüüt!*

    bobadillo[uh]: yuvarlana yuvarlana..
    yoldan aşağıya gelen hobbit tam destiner'in ayaklarının dibinde yüzükoyun uzandı..

    forsuk tepegöz: başını kaldırmadan gözünü açıp
    çarptığı şeyin ne olduğunu anlamaya çalıştı. ölü eşek kokusunu duyunca
    "eyvaahh" dedi içinden.. kime çarptığını anlamıştı. gözlerini kapayıp baygın numarası yapmayı düşündü. ama bırakıp giderdi. karar veremedi. çünkü bu urukhay yanına da alsa onu yürütürdü.
    gerçi yürümesi bu kokuyu çekmekten daha hayırlı olurdu ama gene de....
    hafi hafif inlemeye başladı. "ııııhhhhğğrrrrhhh.... ölüyoruummmm..."

    bobadillo[uh]: uruk hai..
    isteksiz isteksiz, ofaya puflaya destiner'in üstünden yere indi.. bu kadar mı kadersiz olabilirdi bir ork? zindanlardan kaçtığına bile pişman olma ihtimali bu kadar mı ayaklarının dibine kadar gelebilirdi? böyle dört nala bir atın üstünde geldiğine göre, göz açıp kapayıncaya kadar geçen bir sürede, kim bilir ne haltlar karıştırmış ve bu haltların neticelerini de peşine takmıştı yine.. hobbit'in yanına gidip ayağıyla dürttü.. inliyordu.. hımmm..
    "hey! iyi misin?"

    forsuk tepegöz: yattığı yerde inleyerek sırt üstü döndü.
    zırhlardan parlayan güneş görmesini engelliyordu.
    "iğğğğrrk!..aman.. of.. bittim.." şaşırmış gibi yaparak
    "sen de kimsiin!" dedi.

    bobadillo[uh]: hobbit'in yüzündeki..
    sahte şaşkınlığı gören ork "başladık" diye düşündü.. "kalk ayağa.. kim olduğumu gayet iyi biliyorsun.. ne haltlar karıştırdın yine?"

    forsuk tepegöz: "eeee...şeyy..vaaaayyyy!!! babadilli ork bayım!"
    sahiden de sırtı acıyordu ama sesini çıkartmadı. ayağa zorlanarak kalktı.
    "tesadüfe bak! " başını utangaç bir tavırla önüne eğdi. "tanrılar sizi inandırsın ki hiçbir yaramazlık yapmadım bayım.. sadece şu lanet atı çaldım handan..shire'a gitmeye çalışıyordum.."dedi. sırtını tutarak acısını belli etmemeye çalıştı. topallayarak kenara çekildi. "troll.. bir troll shire'a gidiyor. hani şu ince uzun adam vardı ya.. onun atını yemeğe. kuruldan görev mi almış ne.." dedi.

    bobadillo[uh]: hımmm.. demek ki shire'a gitmeyi kendi planlarımdan çıkarmalıyım..
    hobbitin gerçekten canının yandığını anlayan uruk hai sert ork içkisini çıkarıp uzattı.. "al iç şundan bişeyin kalmaz kısa sürede.. hem sen neden bahsediyorsun? ne kurulu? ne troll'ü? ne uzun adamı? ne atı? ne yemesi? şu önden giden trollü diyorsan o herhalde ilk önce senin atını yiyecektir.. hahahaha.. herşeyi baştan ve tane tane anlat bakalım.. ama dur anlatma.. duymak istemiyorum.. benim acelem var.. mordor'a gidiyorum.. sana iyi yolculuklar.."

    forsuk tepegöz: bilmiyorum ben sadece
    "kendi kendine konuşmalarini duydum.." diyebildi. elinde ağır matarayla kaldı.
    matarayı açıp kokladı. "iğğğğrrrrk!" diyerek geri uzattı.

    bobadillo[uh]: hahaha..
    uruk hai matarayı alıp kafasıa dikti.. lık lık lıkır.. "gaarrkk.. ooohh.. içmezsen içme.. ne kadar yararlı olduğunu benim dünkü halimi bilseydin anlardın.. peki o zaman.. hadi oyalanma da koşmaya başla.. hiç durmadan koşmalısın ki trollü yetişip geçip ondan önce shire'a varabilesin.."

    forsuk tepegöz: koşmak mı?
    "hiç işim olmaz bayım.. ben sizi haberdar ettim görevim bitti.." dedi. üstündeki tozları temizleyip "tanımam etmem kadını da atı da bana ne yahu! " diyerek ormana doğru hareketlendi. elini kaldırıp "uğurlar olsun!" diyerek ağaçların arasında kayboldu.

    bobadillo[uh]: ağaçların arasında kaybolan hobbitin arkasından baktı uruk hai.. ne yapacağını bilemedi bir süre.. hobbit shire'a gitmekten vazgeçtiğine göre planını tekrar gözden geçirebilirdi.. mordor'a gitmek konusunda kesin kararlıydı ama eski gücüne kavuşana kadar shire'da vakit geçirse fena olmazdı hani.. hem şu troll de neyin nesiydi merak etmişti? hımmm... destiner'e tekrar bindi.. son bir kararsızlıkla etrafına bakındı.. sonra atını trollün izleri üzerinden shire yönüne sürmeye başladı..
hesabın var mı? giriş yap