• calistigi yerden ayrilirken gorevini iyi yaptigini belirtmek amaciyla birine verilen belge, temiz is kagidi.
  • futbolcunun tapusu. transfer döneminde adını sık sık duyduğumuz kiyat. bir çeşit "mavi boncuk kimdeyse benim gönlüm ondadır" malzemesi.
  • fransızca bon=iyi, service=hizmet. yani iyi hizmet
  • bir ayran markası*
  • kulübüyle sözleşmesi süren bir futbolcunun transferi için kulübüne ödenmesi gereken bedel olarak kullanılmaya devam edilse de geçerliliğini kaybetmiş bir kavramdır. bosman (jean marc bosman) olayından önce bir futbolcu, sözleşmesi bitse dahi kulübün malı olarak değerlendiriliyor ve kulübü bir başka kulübe transfer olabilmesi için bonservis tabir edilen bir bedel talep ediyordu. futbolcu ancak ve ancak bu bedel ödendiği takdirde bir başka kulüple sözleşme yapabiliyordu. aksi takdirde ya kulübünün önerdiği ücretle sözleşmesini uzatmak veya futbolu bırakmak zorunda kalıyordu. halbuki bosman’dan sonra bu iş değişti. bugün artık kulübüyle olan sözleşmesi sona eren bir futbolcu istediği herhangi bir kulübe imza atmak için böyle bir bedel ödemek zorunda değil. fakat bonservis kelimesi de halen kullanılmaya devam ediyor. oysa bugün kullanılan haliyle bonservis bildiğimiz tazminat anlamına geliyor. yani kulübüyle olan sözleşmesinin süresi bitmemiş olan bir futbolcu bu sürenin sonunu beklemeden başka bir takıma gitmek isterse sözleşmesinde belirtilmiş olan veya o anda kulüp tarafından belirlenen bedeli sözleşme bozma tazminatı olarak kulübüne ödemek zorunda. bir başka deyişle eğer siz sözleşmesi devam eden bir futbolcuyu takımınıza transfer etmek istiyorsanız bu tazminatı ödemeyi kabul etmek durumunda oluyorsunuz. bu da bir nevi futbolcu tapusu olarak işleyen ancak günümüzde geçersiz olan bonservisten çok farklı bir olay. neticede bonservis futbolcu alım satımını mümkün kılan bir kavramken bugün geçerli olan şey profesyonelliğe çok daha uygun olan sözleşme ve tazminat sistemidir. söz konusu tazminatların eski bonservis bedelleri gibi çok yüksek seviyelerde olması ise sözleşme imzalarken tazminat bedelinin ne olacağı konusunda herhangi bir madde koydurmayı ihmal eden veya alacağı ücretin cazibesinden ötürü bu konuda kulübe taviz veren futbolcuların neden olduğu bir durum. bu ihmal ya da taviz ise futbolcuları sözleşme süresinin sonuna dek eski bonservis dönemindeki gibi kulüplerin kölesi haline getirebiliyor. transferde bonservis kavramının kullanılmaya devam edilmesinin nedeni de kulüplerin sözleşme feshi için çok yüksek tazminatlar talep ederek futbolcu alıp satabildikleri eski günleri bir başka biçimde sürdürme alışkanlıklarının sonucu olarak karşımıza çıkıyor.
  • ortama girdiği anda hakkında ille espri yapılan bir ayran markası. ben yapmasam, başkası yapıyor lan!
  • progressive baslik parasi
  • özellikle türkiye'de futbol için bu bedel, oyuncunun sözleşmede belirtilen yıllık maaşı'nın 3 ila 4.5 kat oranları arasında olmalı diye düşünüyorum. bu bedel serbest kalma bedeli olarak algılanmaksızın, yalnızca sözleşme tarafı olan kulübün transfer onayı verdikten sonra, talipli ile yapacağı pazarlıkta çıkabileceği üst limit olarak kabul edilmeli.

    örnekse trabzonspor gençlerbirliği kulübünden yıllık 300bin euro alan x bir oyuncuyu transfer etmek istedi. g.birliği'ne başvurusunu yaptı. olumlu yanıt geldi ve futbolcunun transferi için masaya oturuldu. iş bu görüşme sonucunda bahsi geçen x oyuncu; maksimum 300bin x 4.5 euro bedele satılabilmeli. bu bedelin altı kulüplerin tercihi olabilmeli ancak; üzeri yasal olmamalı.

    böylece yılda 150-200bin euro maaş alan yerli oyuncular 8-10 milyon euro bedelle satılmaya çalışılmaz.
  • bu konu konuşulduğunda hep elvir baliç in real madrid'e transferi aklıma gelir.
  • çalışılan yerden ayrılırken görevin iyi yapıldığına dair verilen belge.
hesabın var mı? giriş yap