• emel armutçu'nun yazdığına göre, baba olacak bir sakallı bir tarikat üyesinin öz kızı ile bir odaya kapattığı adama emri. bu ülkede ve dünyanın başka yerlerinde 8 mart kadınlar günüymüş evet.

    "bu iki kızın göbeğine kadar sakallı, tarikat üyesi babalarının yaptıkları inanılır gibi değil: "büyük kızı evlenmeye hayır deyince, evlendirmek istediği adamla aynı eve kapatmış, bu kız senin helalin istemezse tecavüz et, demiş. oğlan kızın sinir krizleri sonunda yapamamış. kızın babasından, sen erkek değilsin, diye yumruk yemiş. onu korumaya aldık. küçük kızın kolunu kırmıştı babası. koruma altındaydı ancak gençlik dairesi kızın isteğiyle eve dönmesine izin verdi ve hata yaptı. anne ve kardeşlerini babayla yalnız bırakmamak için türkiye’ye gidiyor ve olan oluyor, evli olarak geri geliyor. geçen yıl intihara kalkıştı ve hastaneye kaldırıldı, yine sığınma evine yerleştirildi. boşanma davası için para toparlamaya çalışıyorduk. bir telefon gelmiş, küçük kardeşi balkondan düştü ve komada diye, bilet yollamışlar. bana söylemeden çekip gitti. on gün sonra viyana’daki arkadaşını arayıp, beni antalya’da bir eve kapadılar, diyor. geçen yıl türkiye’de bırakılmış ve ellerinden belgeleri alınmış yedi kızı avusturya’ya geri getirdik ama ondan o günden beri ses yok."

    http://www.hurriyet.com.tr/…gid=112&srid=3432&oid=2
  • cinayetin "töre" gereği olmasını hafifletici neden sayan, kadınların tecavüzcüsüyle evlendirilmesini hukuksal bir çözüm addeden güzide ülkemizde hiç de yadırganmayacak bir kayınpeder öğüdü -ki bence son bölümü eksik kalmış, şöyle olmalıydı: "bu kız senin helalin istemezse tecavüz et olmadı gebertirsin"
  • insanlıktan utandıran önermedir.
    `http://www.hurriyet.com.tr/…gid=112&srid=3432&oid=2`
    hadi diyelim erkek egemen bir toplum falan. kızlar bir yana bu toplumda erişkin bir erkeğin dahi ''tecavüz et!'' denilip bunu başaramayınca ''...sen erkek değilsin'' diye yumruk yemesi ve buna karşılık vermemesi nasıl bir sindirilmişliktir. hala aynı baskının beterini gören kız çocuklarının türbanlarını özgür irade ile taktıklarını söyleyen kimselerin habere yorumlarını merak ediyorum.
    ha tabi bir de; yok efendim ''her dindar böyle mi?'' hatta ''her dindar dinci mi?'' yahut ''şeriatte bunun yeri yoktur!'' falan filan....onları biliyoruz artık, hatırlatmanıza gerek yok.anladık hatta ezber ettik. zaten ben yapıyorum bunların hepsini. evde takma sakalım var göbeğe kadar. takıyorum onu, sonra pencereden atlayıp uçarak hooop olay yerine. sonra da bunları yapıp yapıp ''dini bütün, saygıdeğer, pek muhterem(!) zatların üzerine yıkıyorum. batman deki joker gbi birşeyim. bana isim bile takmışlar münman* diye. evet evet itiraf ediyorum hepsini ben yapıyorum. yaşasın kötülük, yaşasın dinsizlik.

    ama din baskısı öyle birşey ki; o başı zorla kapatılıp bunları yaşayan kızcağızlardan çok azı başını açabilir. ve çok daha azı 'bize bunu bu bağnaz zihniyet yaptırdı' diyebilir.
    son bir şey daha; türbanın özgürlük olduğuna ikna edin ben de takacağım. ciddiyim bak.
    (bkz: #12786101)
    (bu entry'e verdiğiniz her kötü oyun sizi cennete bir adım daha yaklaştıracağını biliyor muydunuz?)
  • (bkz: islam)
    da
    (bkz: tecavüz)
    (bkz: helal)
    midir?

    is
    (bkz: tecavüz)
    (bkz: helal)
    in
    (bkz: islam) - ????? *
  • inanc geregi soylenmis bir sey haktir ozgurluktur.
  • mmm... ne demişti o kadın yahu... bi saniye... hah...

    "kadının adı yok."

    neyi kastettiğini anladınız mı şimdi?

    aferin, gidin yüzünüzü yıkayın şimdi bir. sonra da şapkanızı önünüze koyup düşünmeye başlayın. bi dakka, artık pek şapka takmıyoruz. artık kafanıza ne takıyorsanız onu.

    "özgürlükçüyüz ama salak değiliz." bu lafa pek çok saldıran gördüm evvelki günlerde. bu lafın adresi bu zihniyettir işte. bu ve uzantıları.

    "dinimi özgürce yaşamak istiyorum!" güzel kızım, bilsem o dini özgürce, bilerek, bilinçli seçtiğini, demem gereken "bana bok yemek düşer."'i diyip çekilecem köşeme zaten. benim korkum senin inancın, adetin, örtün değil. benim korkum, senin ağzına o lafları koyan, seni ve senin gibileri bastıran, körelten, ruhlarını, yaşama sevinçlerini kıran bu adamlar. ak koyunu kara koyunu ayıramam velhasıl. sırf bacaklarının arasında sallanandan cesaret alarak cehennem zebanisi gibi üzerinde dikilen bu herifler benim korkum. sen özünden, kalbinden, tamamen kendi seçiminle, başını açmayı da seçebilecekken kapanmayı seçersen, dediğim gibi, bana bok yemek düşer zaten... ama kafana o bezi kelepçe gibi geçirdikleri zaman, ruhuna, zihnine de vuruyorlar kelepçeleri. onlar kendi akıllarının zincirlerini özgürlük sananlardır. onlar tanrının adını kendi egolarına alet edenlerdir. onlar ki kadın olmanın kutsiyetini unutmuşlardır. sen kadınlığının kıymetini, kutsiyetini unutma isterim ben kızım. başka derdim yok. sen ki yaşam yaratma gücünün tek gerçek sahibisin, ki seni tanrılara eş yapar bu kudret, tek dileğim bunun farkına varman.

    o zaman anlayacaksın ki bunlar gibi köpeksoyluların senin üzerinde hiç bir gücü yok. o zaman işte, örtünsen de, başın açık da olsa, başın dik olacak. işte benim görmek istediğim de odur, donuk bakışlı, kırılmış bir ruh değil.

    edit: hmm... galiba biraz anlaşılmaz olmuş, tekrar okuyunca farkettim. eh, sinirle yazınca böyle oluyor, idare edin biraz. hm, şimdi. önce, ben bir bireyciyim. bu iki anlama geliyor bu bağlamda (entel ayağı gibi oldu kabul idare edin. terminoloji kastırmayın akşamüstü akşamüstü) birincisi, özgürlükte en temelde inandığım şey özseçimdir. gerçek özseçimden bahsediyorum, toplumun talepleri ve düşüncelerinin şekillendirdiği, sorgulamaktan bihaber yamalı bohça bir karakterden değil, çevresini, toplumunu, öğrendiklerini, gördüklerini en azından bir mantık ölçeğine vurmayı başarabilen, kendi kararlarını gerçekten kendi veren bir şahsiyetten doğan seçimden. ikinci olarak bir birey seçimini yaptığında ikinci ve üçüncü kişilere sadece bok yemek düşeceği kanısındayım. o kadar. seçimin ahlakiliği konusunda tartışabiliriz, ama seçim yapıldıktan sonra sorumluluk seçene aittir. tek bir konuda seçimler hususunda tatava etme hakkımı saklı tutuyorum, o da seçimin özseçim olmadığına inandığım zamandır. o zaman bile şunu seç bunu seç demeye hakkım yoktur. ancak kant'ın ölümsüz sözlerini iletebilirim, ve o öğüde uyulacağını umut edebilirim: "sapere aude" burada yaptığım da tam olarak budur. dediğim gibi, ak koyunu kara koyunu ayıramam. boyumu aşar. ama iki durum da mevcutken, üstelik baskı ve cebir özgür seçimden daha üstün görünürken bunu yapmamam kendi değerlerime, prensiplerime aykırıdır.

    ben tartışmaya taraf değilim. erkeğim her şeyden önce. ben sadece özgürlüğün herkes için eşit ölçüde mümkün olmasını istiyorum. türban, din ve saire hakkında ne düşündüğüm önemli değil. tek ilgilendiğim kişinin salt kendine karşı sorumlu olarak seçim yapabilme hakkıdır. "x için" ya da "y için" değil "kendim için yaptım" diyebildiğini görmektir, ne yaparsa yapsın. zira bize özgürlük diye yutturulan zincir kangallarının insanların üzerine yığılmasını izlemekten bıktım.
  • öz babanin kendi kizi icin söylemis olabildigine, haberi defalarca okumus olmama ragmen, inanmak istemedigim cümle..

    bir baba kizi icin nasil böyle bir sey söyleyebilir, bu kadar mi sapiksiniz? bu kadar mi asagiliksiniz? kendine insan diyen yaratik, o kiz senin canin senin kanin, senin bir parcan. ama tabi, sen o kizi haramdir, seytandir, benim cinsimden degildir diye neredeyse hic öpmedin degil mi,hic sevmedin kendi yavrunu. sacinin telinden tahrik olan sen ve senin gibiler yüzünden kücücük yasta sarip sarmaladin, kapattin beynini, dusuncelerini. söz söyleme hakki birakmadin, elinden gelse yasatmazsin ama senin soysuzluklarin icin kimi kullanacaksin sonra.. sana söyleyecek küfür bile bulamiyorum, senin kadar asagilik degil hicbiri.
  • kendi kızına cinsel anlamda olanı hariç, diğer her anlamda tecavüz etmiş bir babanın, bu kez konu cinsellik olunca el sikiyle gerdeğe girmeyi uygun görmesiyle nefes bulmuş bir cümle.
  • bu cümleyi sarf eden adama hangi dine mensupsunuz diye sorduklarında eğer islam diyorsa, dışarda duran biri olarak benden önce "islamı tertemiz yaşayan gerçek müslümanların" o adamın zihniyetini burup götüne sokması farzdır.

    ayrıca bunu neden iyilik timsali transcendent multi müslümanlar durup dururken üzerine alınmakta ve saçma sapan savunmaya geçmektedir, akıl alır gibi değil.
  • uyusmak kaybolmak yok olmak istegi veren, bireyi bir sure okumaktan alikoyan onerme. bu onermenin bir haber ya da bir varsayım ya da asparagas bir gazetede baslik olup olmamasi gercek oldugunu, oralarda bir yerlerde kezlerce farkli kadinlarca yasandigini ve yasanacagini, insanlik ayibi oldugu sucu oldugu, var oldugunu bilen ve somut bir sey yapamayan bireyleri yasamdan uzaklastirdigini, kendinden utandirdigi gercegini degistirmiyor.
hesabın var mı? giriş yap