• eidos interactive nin guzel bir oynunu. fakat dusmanlardaki yipiy zeka bazen iyi bazende berbat oluyor. 3 almanasker devriyede. birisi kapana dusuyor onlan hala yola devam. sonraki turda bir digeri. ve en son....
  • demosu yayımlanmış, indirmek için: http://www.gamershell.com/download_12606.shtml (638.01mb)
  • medal of honor'in ilk versiyonundan bile daha kotu bir oyun olacak demodan anladigimiz kadariyla. siz tab'a basana kadar kabak gibi bekleyen karakterler, gerizekali du$manlariyla ikinci dunya sava$i'nin tarihi yeniden yaziliyor, evet.
  • yapay zeka olarak sınıfta kalan daha ilk bölümde düşmana direk ateş edince anca yanında ki askerlerin dikkatini o da anca belirli bir süre için çeken ondan 10 metre uzakta olan askerin umrunda bile olmadığı, ikinci bölümünü bitirmeye bile katlanamadığım eskinin efsanesi şimdinin kestanesi oyun.
  • commandos severleri hayal kırıklığına uğratmış oyundur. oyunun yapay zekasının yetersizliği falan bi tarafa, oynaması son derece zevkli ve çok sayıda hayranı bulunan strateji türündeki efsane commandos'tan vazgeçip fps türünde bi oyun çıkarmanın mantığı nedir onu anlamış değilim. keşke hiç yapılmasaydı bu son oyun ve biz commandos'un bu hallere düştüğünü hiç görmeseydik.
  • nedense yeni versiyonları çıkmamış oyun.
  • büyük çoğunluğun aksine izometrikten fps (tps olsada olurdu) kameraya evrilmesini doğru bulduğum olamamış bir ww2 eseri. gerek zamanlama açısından gereksede teknolojik evrilmenin gereklilikleri açısından 2000'li yılların 2. yarısında tamda olması gereken aralıkta çıkış yapmış fakat başlı başına koca bir türü ve kendine has özelliklerini bambaşka bir türün oynanış ihtiyaçlarına uyduramadığı için çakılmış bir yapım olmuştu. bu sorunu çok daha hafif yaşayıp genel kanıda başarılı olmuş örneklerde var olmasına rağmen (bkz: sacrifice), (bkz: fallout 3); hem pyro studios'un fps gibi o dönemin en güçlü oyun türünde masaya vuracak kadar büyük bir tecrübesi olmamasından hemde git gide sinematik anlatıya önem veren oyun dünyasının ihtiyaçlarına cevap verebilecek ölçekte bir tarzları olmayışından dolayı tam olarak kör noktada karambolde kalmış bir yapım olmuştu strike force. dile kolay, bu oyundan sadece 1 sene gibi çok kısa bir süre sonra call of duty 4 modern warfare gibi fps türünde sinematik devrim özelliği taşıyan bir yapım çıktı (hatta ondan 1 sene sonrada world at war gibi tema itibariylede direk rakibi diyebileceğimiz başka bir eser daha çıktı). öte yandan bethesda 2008'de fallout gibi bir hayvanı 3d olarak karşımıza çıkarttı. tren arkasına bakmaksızın yol almıştı, doğal olarak gariban pyro studios çok geç katıldığı bu kurtlar sofrasında meze olmaktan öteye gidemedi. 2003 ve hatta moh'larla birlikte 99'lara kadar giden infinity ward gibi bir canavarın karşısına en büyük darbeleri olacak cod mw'den sadece 1 sene önce ilk defa bulaşacağın fps türü ile meydan okumak biraz intihar gibi oldu. evet stealth'i fps'e taşımak doğruydu ve evet zamanlamada doğruydu ama bu işin arkası boştu. belkide, bu geçişi commandos 3'te yapsalardı bugün burada strike force'tan bir başyapıt olarak bahsediyor olabilirdim. oyun tarihi ilk denemeleriyle batırıp devam oyunlarıyla coşturan çok sayıda inat başarı öykülerine sahip. bu adamların şanssızlığı bu inatı gösterebilecek zaman aralığını ıskalamaları. yani kullanabilecek 2. bir şanslarının olmayışıydı. çünkü oyun sektörü artık eskisi gibi değildi ve hızlı bir şekilde endüstriyelleşiyordu, artık başarısız olana usturayı vuruyorlardı. işte yapımcının bu atı alanın üsküdar'ı geçtiği senaryoyu anlamakta gecikmesi strike force'un hayal kırıklığının ana sebebiydi bana göre..

    commandos strike force kesinlikle iyi, mutlaka oynanması gerekilen oyunlardan birisi değil. bu oyunu bir oyunsevere gönül rahatlığıyla öneremem. fakat oyunları, gelişim aşamaları ve sektöre kattıkları kültürel yapıları açısından özel olarak takip edip analiz etme niyetinde olan akademik bir bakış açınız varsa kesinlikle bakılması gereken, bize gizlilik ve taktik - strateji türlerinin yaşadığı yol ayrımı ve kafa karışıklığını çok net gösteren önemli bir ayna özelliği taşıyor. o dönemi yaşayıp deneyim etmeseniz bile, aynı bir arkeoloğun tarih öncesinden bulduğu bir eşya gibi, bu tarz oyunlardan parçaları birleştirip benzerlikler kurarak günümüze kadar doğru adımlarla gelip, oyun türlerinin talihsiz kaderleri hakkında ürettiğiniz bolca "neden" sorusunun cevaplarına kulaktan dolma sözde bilgiler ve abartılı - anlamsız youtuber zırvalarından öte gerçekçi bir şekilde ulaşabilirsiniz.

    kısa kısa eserin içeriğinden aşırı olumlu ve aşırı olumsuz şekilde uç duygularımla bahsetmek istiyorum. arada kalan ortalama tecrübeleri anlatmak bence günümüz için pek gerekli değil.

    öncelikle yapım atmosfer ve sanat tasarımı olarak yapılmış en parmakla gösterilesi ww2 fps'lerinden birisi. yüzüklerin efendisine ww2 skini giydirilmiş gibi bir his yaratan mateo pascual yapımı gayet epic tatta müziklerinden tutunda, oldukça çarpıcı betimlenmiş yıkık dökük ikinci dünya savaşı şehirlerine, bana göre yapılmış en karizma kapak resimlerinden birisine sahip olmasına, menü tasarımına varıncaya kadar; eşine çok sık rastlayamayacağınız bir ww2 gerçekliği yaratılmış. ama maalesef bu çarpıcı atılım yılı için çok geç bir adım olduğu için kas yığını bir sporcunun gösterisinden ziyade emekleme dönemindeki bir bebeğin hıçkırıkla karışık ağlayışı gibi duruyor. size şöyle anlatayım derdimi, bu oyundaki ww2 atmosferi kendisinden 1 sene sonra çıkan medal of honor airborne'un fersah fersah ötesinde bir işçiliğe sahip (hemde aralarında nesil farkı olmasına rağmen). hem görsel anlatım açısından hemde hiçte tekdüze olmayan oynanışın gizliliğe izin verebilecek şekilde bu görselliğe yedirilip dizayn edilmiş olması açısından, başarısız olmasını hazmetmekte klavyenin her tuşuna bastığımda daha fazla zorlandığım bir yapım. biraz daha netleşeyim; kendisinden 1 sene önce çıkan activision'ın süper çocuğu call of duty 2'nin dümdüz oynanış mantığını utandıracak ölçüde büyük bir işe girişmiş pyro ve maalesef işte tamda bu sebepten dolayı bedelinide ağır ödemiş.

    oyunu deneyimlerken eserin geliştirilme aşamasında yaşanan panik halini hissettim. çağa ayak uydurma çabasını, geliştirilen yeni "şeyin" oyuncular tarafından nasıl karşılanacağına dair yaşanan o tatlı heyecanı oyunun texture'larında gördüm amiyane tabirle. pyro'nun bütün tuşlara basmasının bir sonucu olarakta oyun gördüğünüz gibi işte, bazı yönleriyle cod moh gibi devlerin girişmekten çekindiği işleri yapıyor diğer yandanda o dönem için bile korkunç ve affedilemez hataları beraberinde getiriyor. kılığını aldığımız düşman cesedinin saniyesinde yok olmasının sebebine ilk başta bende anlam verememiştim ama biraz düşününce bir sonuca vardım. yapımcı burada bize diyorki (pyro iç sesi): şimdi bu oyunu fps severlerde en az eski kitlemiz kadar çok oynayacak. biz artık sadece bir gizlilik oyunu değiliz, e diğer fps'lere baktığımızda büyük çoğunluğunda cesetlerin 3-5 saniye farklarla yok olduğu ortada. o halde bu büyük bir sorunmuş gibi algılanmaz heralde. zaten zaman aleyhimize işliyor, bu oyunu bir an önce çıkartmamız ve janra yarışına dahil olmamız gerekiyor. gizlilik yönündende yapacağımızı yaptık, aksiyon olarakta iyiyiz, no problem.

    yapımcı burada gizlilik türünde sahip olduğu ağırlığının farkında değil. onun tek arzusu o dönemin en popüler tarzında bir yer edinmek. hani çok yakışıklı bir erkeğin yakışıklılığının farkında olmadan kendini harcayıp yakışlılığına ihanet etmesi vardır ya, bu da öyle işte. be babalar, ne fps kamera açısına geçmenize itirazım var ne de aksiyon türüyle birleşme kararınıza. tam aksine bir eserin tek bir türün gerekliliklerini yerine getirmesinden ziyade birçok farklı tadı kaliteli bir şekilde sunmasını tercih eder ve taktir ederim. ama burada kilit sözcük kalite işte, sen kendi kalitenden ödün vermeden yapacaksan yapacaksın bu işi, bilmediğin sulara açılmayı göze alıyorsan teknenin yamasını kırığını ihmal etmeyeceksin.

    peki ya aksiyon ? 'aksiyon olarakta iyiyiz' i açarsak şöyle birşey çıkıyor ortaya. sniper kullanırken mercek kenarlarında görüntü esnemelerini farkedebiliyorsunuz, ağır çekime aldığınızda bazı sinema filmlerinde gördüğümüz zaman atlamalı ağır çekim tekniği kullanılmış -ki bu sniper olma deneyimine inanılmaz çarpıcı bir hissiyat katmış. yani siz ağır çekime aldığınızda ekrandaki sahne çok kısa (neredeyse farketmeyeceğiniz derecede bir zaman aralığından bahsediyorum) görüntü atlayıp sonraki sahneye geçiyor ve siz bu görüntüleri izlerken kendinizi bir anda gerçekçi savaş atmosferinden soyutlanmış hissedip doğaüstü bir olaya tanıklık ediyormuşçasına etkileniyorsunuz. adamı vurduğunuzda mesela an be an arkaya uçuşunu değil, vurduktan hemen sonra tepetaklak oluşunu görüyorsunuz ve böylece ne kadar güçlü bir silah kullandığınız bilgisini oyun size göstermeden, çok daha güçlü bir metot olan 'hayal ettirerek' yaşatıyor. tabiki aynı anda seslerde yavaşlayıp incelip-kalınlaşıyor. yani her anlamda bir sniper'ın o korkunç duygusal anlarını anlayarak oynuyorsunuz. işte sinematik deneyim budur böyle yapılır. bu tabirin içi çok boşaltıldı ama nadirende olsa gerçekten hakederek kullanıldığı örneklerde çıkıyor işte... makineli silahlar birbirlerinden farkını gösterecek düzeyde ummayacağınız kadar çok tepiyor, çoğu zaman tek tek sıkmak durumunda kalıyorsunuz. yani görüyorsunuzki yapımcı aksiyon konusunda dersini iyi çalışmış, gücünü bölüp aksiyona yedirmiş ve o konuyu zaten iyi biliyorum diyen öğrenci gibi sınavda asıl bildiği yer olan gizlilikte çuvallamış...

    oyunun ruhuna işlemiş olan o panik havasını hissetmek o kadar kolayki, yapay zekasının kodlanması unutulmuş düşmanlara bile denk gelebilirsiniz, karşınızda durup dibine kadar sokulduğunuzda tepki vermeyen bug diye geçiştirmek istediğim düşmanlar bile hatırlıyorum. oyun hem gizlilik hem aksiyon hemde klasik commandosların yatay ve kapalı oyun alanının sunduğu özgürlüğü belli bir kurgu dahilinde bir senaryoya yayıp bağlayarak modernize etme çabası içinde olmanın getirdiği baş dönmesi ve kafa yorgunluğunun kurbanı olmuş. bir tarafı kir ve pastan aşınmış diğer tarafı ise iyi korunup saklanmış bir michelangelo eseri gibi. hem bakmaya doyamayıp sürekli tecrübe etmek istiyor hemde aşırı derecede sıkılıp harcanan potansiyele ahlar vahlar ediyorsunuz. bu oyun aynı zamanda bir devrin kapanışı gibi duruyor; oyuncunun yeteneği ve kontrolüne bırakılan bulmaca niteliğindeki gerçekçi savaş atmosferine sahip oyun alanlarının bu oyunla birlikte artık sevilip benimsenmediği yanılgısının yaygınlaşması ve akabinde tarihe gömülüp yerini modern warfare tarzındaki dümdüz ilerle ve sana emredilen herşeyi yap üslubundaki bomboş deneyimlere bırakması. kendisinden sonra çıkıpta bunu devam ettirme çabasında olan oyunlar oldu, mesela crysis gibi. ancak çok daha hafif hissettiren tecrübeler olmaktan öteye gidemediler. en nihayetinde bu tarzda artık son nefesini verdi ve yıllardır hem aksiyonu hemde taktikselliği harmanlayabilen bir savaş temalı stealth-action göremedik. yapılanlar ya absolution veya blacklist gibi çok uç noktada iyi düşünülmüş ender sayıdaki gizlilik yapıtlarıydı ya da yığınla çıkış yapmış cod klonları. anlayacağınız bu pekte iyi olmayan video oyunu ironik şekilde aynı zamanda özel bir yapım olma özelliği taşıyor. çünkü -her ne kadar oldukça basitleştirilip yontulmuş olsada- hem gizlilikle ilerleyebileceğiniz hemde dayatma şeklinde gizlilikten kopartılma pahasına aksiyona girmeye oyunun kendi eliyle mecbur bırakılıp cod-moh tarzı oyunlardaki epic hissiyatlara bürünebileceğiniz ve bunları yaparkende büyük oranda elinizden tutulmayan savaş temalı bildiğim ikinci bir oyun yok. ww2 temalı diyecektimde, geçin onu savaş temalı bile yok. üstelik iyi veya kötü ortada bir hikaye ve kurgu var, birşeyleri merak ediyorsunuz yani oynarken, cod ve mohların aksine sadece gönderildiğiniz yerdeki nazileri temizlemekten farklı bir mevzu var ortada. dahada iyisini söyleyim, nadirende olsa bu mevzu çarpıcı oyun sahneleriyle anlatılıyor. sinematiklerle demiyorum bakın, bu kolay. çok daha zoru olan sinematikler dışında, oyun alanında yaptıklarınızla şahit olabildiklerinizden bahsediyorum. ast üst ilişkisiyle kendinin ve altının rütbelisini tanıyan düşman askerlerinin arasında kılık değiştirmiş şekilde gezinirken mekana gelen gestapo'nun karizmasıyla anlık olarak tüylerin diken diken oluşu, scriptlerden arınmış ve herşeyin kendi elinizde olduğunu iliklerinize kadar hissettiren savunma bölümleri, yüksek rütbeli nazi komutanı avladığımız sniper bölümleri, harabeye dönmüş sovyet rusya'da kafamızın üstünden geçen uçaklar'dan yağmur gibi düşen tonlarca bomba vesaire...

    keşke şu oyun başarılı olsaydı. keşke bir devam oyunu çıksaydıda yapımcısına ikinci bir şans daha verilseydi. belkide alternatif bir gerçeklikte fps türü, birbirinden dandik cod'ların tekelinde olmadığı ve dünyada sanki başka oyun kalmamış gibi 30 senedir bekleyen hay layf 3 aşıklarının önemsediği başka önemli fps yapımlarınında farkında olduğu bir yöne evrilmiştir kim bilir.

    bilmeyenler için yeni bir commandos oyunu geliştiriliyor ve ilk günden gamepass'te. ancak eski izometrik tarz ile yapılıyor. e ne anladım ben bu işten. büyük eşeklere "dinleyin ulan develer" diyip fps devlerinin arasına "bende varım be!" demedikten sonra ne yapayım. senin yaptığının en babasını 6 ay önce oyunları satmadığı için kapatılan mimimi games yıllardır yapıyordu zaten ve yine yaranamayıp kepenkleri indirdi. o halde niye bile bile ladese girilirki ? aynı hatayı tekrar tekrar yapana ne diyorduk biz ? selam sana vaas montenegro.
hesabın var mı? giriş yap