• 2004 yılında black dragons guildinin nebula uo shard'da cove şehrini almasının ardından yazılan destan. savaşın ardından şehrin merkezine dikilen black dragons heykeli, o kanlı gecede yaşananları uzun süre hafızalarda canlı tutmuştu.

    sosaria'da bir zamanlar, şehirlerin kirli sokaklarını zaptetmiş, sahipsiz, suçsuz ve aciz insanlara eziyet eden, bunu da kahramanlık payesiyle onurlandıran kimliksiz ve düzensiz bir grup vardı sisli sokakları cehheneme çeviren.
    gücünü kardeşlik dengesiyle sağlamlaştıran, tek amacı ezilmişleri savunmak olan bir kaç adam bu kurulu düzene çomak soktular. medeniyetlerini büyük yapılar yerine, kabiliyetleri ve cesaretleriyle inşaa ettiler. gelişleri, pislenmiş ve savsaklanmış şehirlerde bayram gibiydi. düşmanları, onlara saldırıncaya kadar bu kurdukları düzene uyacaklarını sanıyorlardı, ama yanıldılar.

    gururlarıyla savaştılar, adları 7 şehir, 7 bölge, 7 ırka yayıldı, susmak bilmez kuşlar gibi onları konuşuyordu bütün halk. görüntüleri büyüdükçe büyüdü, kendine güvenen birçok kişi kılıcına sarılıp katıldı bu onurlu harekete. bu hareketin adı black dragons'tu.
    günler ayları, aylar yılları kovaladı, önünde büyük bir onur ve ihtişamla diz çöktükleri efendileri son zamanlarda biraz değişmişti. halkı bu soyguncu zihniyetten kurtaran, eziyetlere son vermek için kıyasıya savaşan bu topluluğa burun kıvırmaya başlamışlardı. niçin?

    bütün amaçları efendileri gibi ışık dağıtmak olan bu topluluğa kim niçin kin beslerdi ki?..
    ortada dönenleri anlamak için dışarda olmak lazımdı, düzene bu kadar bağlı bir topluluk olmak gözleri kör edebilirdi çoğu zaman.
    bir kış, soğuk, rüzgarlı bir kış, yine şehirlerde soğuk kadar keskin kılıçlar, sıcak kadar yumuşak bedenleri kesiyordu. bütün gün, işleri düzen savunucuları öldürmek olan bir kaç kendini bilmez, şehir korumalarına biraz para verip, onları suçsuz insanları suçluymuş gibi gösterip öldürmeleri konusunda ayartmıştı. bu durumu anlayan ve acilen müdahele edilmesi gerektiğini düşünen black dragons topluluğu efendilerin efendisi lord british'e başvurdu; ama yanıldılar. aslında her şey hakkaniyet kurallarına göre hareket etmeliydi, kaybedilecek bir an bile yoktu, çünkü bu verilen rüşvetlerle bir kaç düzen savunucusu da katledilmiş ve hiçbir hak talep edilememişti.
    her şeyi gören gözler, bütün sosaria'ya hükmeden bir güç, işte lord british'in elindeki kudret;

    -görmedim mi sanıyorsunuz olanları?
    dedi...
    -sesimi çıkarmıyacağımı mı sanıyorsunuz, aldanıp işbirlikçilere susacak mıyım, kapayın çenenezi, kurduğum düzeni bana öğretmeyin.
    -efendim!
    -kim konuşacaksa çıksın bir adım öne, yoksa zindandır yeri, nöbetçiler gelin içeri atın bu boşboğazı kendi karanlığına, karanlık zindanlarına, siz geride kalanlar bir terbiyeye ihtiyacınız var, terbiyesizliğinin cezasını çekmedikçe düzen korunamaz.
    dedi ulu british ve kızgın yüzü sağa döndü vicdansızca.
    işte o an anlaşıldı efendi diye önünde diz çöktükleri adamın niyeti, isyan başladı vasıfsız lord'a.

    artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı, black dragons kendi adil kanunlarını koyacaktı.

    neydi cove şehrinin kapılarında saf tutan onurlu 20 savaşçıyı bir arada tutan sebep?

    açılan kapılardan içeri giren korkusuzları tek korumaları kardeşleri iken şehri bütün kötülerden temizlemeye iten gerçek güç?

    şehri elinde tutanlardan haberdar olan bütün dünyaya karşı şehri tek başlarına savunan bu 20 savaşçının kini nasıl bir kindi ki kimse şehri onlardan geri alamamıştı?

    bunun adı unutulmuşluğun getirdiği isyandı!

    bunun adı düzeni koruyanların bir gün düzeni kendilerinin koyabileceğiydi!

    bir avuç insan nasıl olup da böyle bir destan yazabildi?

    bunun adı black dragons efsanesiydi!
hesabın var mı? giriş yap