• (bkz: kris kros) (bkz: kris kross)
  • strangers on a train'de geçen cinayet planıdır. daha sonra throw momma from the train'de yeniden gündeme gelmiştir.
  • gidisi suskun oldu ama donusu mukemmel. candan ote candir o hemserilerin hemserisidir.

    burasi kasti sanirim, msn varmi ?

    optum kib tsk bye.
  • heyecanla ve hevesle farkedilmeyi bekleyen ben, dün yaptığım kontra atakla farkedilmişim meğer; da keşke bende farkında olsaymışım ne bok yediğimi.
  • yönetmenliğini robert siodmak'ın yaptığı 1949 yapımı kara film. burt lancaster, yvonne de carlo ve dan duryea başrollerde.

    burt lancaster'in the killers'ta güzel uzandığını düşünmüş olacaklar ki benzer bir çaresizce yatakta uzanma durumu, farklı bir nedenle de olsa burda da var. film, bir soygun hikayesine paralel iç içe geçmiş bir aşk üçgenini anlatıyor. steve eski eşiyle tekrar denemek için onu bulmaya los angeles'a gelir. hatun artık bir suçluyla birliktedir falan. sonra olaylar gelişir. flashback'li, voiceover'lı falan başıyla sonuyla tam bir kara film.

    steve bir müzikholde eski eşi anna'yı dans ederken görür ve izler. sahnede latin müzisyenler hareketli bir şarkı çalmaktadır. kadın dans ederken paralel kurguda sahnedeki müzisyenleri ve steve'in bakışlarını da izleriz. bu sahne süper çekilmiş, baştan sona filmin duygusunu, hikayenin geldiği ve gideceği yeri hissettiren tam bir yönetmen, görüntü yönetmeni, sesçi, kurgucu ve oyuncu işbirliği.
  • ip atlarken kolları çaprazlamak.

    do it yourself videosu
  • robert siodmak ve burt lancaster'ın senkronize olamadığı 1949 yapımı, iç içe girişik bileşik cümle şeklinde femme fatal bir senaryoya sahip kara film. siodmak'ın the dark mirror - en sevdiğim noir filmlerden- eserinin başarısı burada başka bi şeye dönüşmüş. femme fatal karakteri filmin merkezine alamayınca bazen senkronize olamazsın. fakat diyaloglarla ve monologlarla kara filmi city lights tadında hissettirmeyi başarabilen bir yönetmene sahipsen durum başka. mesela filmin içeriğinden ziyade, steve ve anna'nın diyaloglarını özümsedim diyebilirim. zira filmin ana materyali bu. işte kara filmde, diyalog ya da monolog çok şeydir bu yüzden. filmin tam da ortalarından, steve'in bir monoloğunu buraya bırakayım.
    zira sonuna dair edebileceğim pek bir şey yok. her şeyin ortası tatlı oluyor nedense, kimsenin ismini dahi bilmediği kara filmin ortasında geçen dünyanın en kısa hikayesinin bile.

    --- spoiler ---

    stevein monologu:

    anna...
    evlenmiştik 2 yıl kadar önceydi. 7 ay sürdü...

    adamın biri elma yemiş, çekirdeğinin bir parçası dişlerinin arasına sıkışmış; sigara paketinin jelatiniyle çıkarmaya çalışmış.
    sonra ne mi olmuş?
    jelatin de sıkışmış...

    --- spoiler ---
  • bu filmdeki sürprizlerden bir tanesi de klupte anna ile dans eden beylerden biri burt lancaster'ın bu filmden 8 sene sonra başarının tatlı kokusu filmi ile başrolu paylaşacağı tony curtis'tir.
hesabın var mı? giriş yap