• (bkz: ethem baran)'ın on beş öyküden müteşekkil dokuzuncu öykü kitabıdır.
  • ufak, öznel bir incelemesini yaptığım yazım şu adreste bulunabilmektedir.
  • "insanın yüreğine çok yakından bakmayacaksın, neden dersen, gördüklerin hoşuna gitmeyebilir." sait faik'i bana göre en çok selamladığı öyküsü olan "denizdeki köşk"ten alıntıladığım cümle, yazarın vermek istediklerini en iyi anlatan cümle oldu.

    "sait faik'in özellikle son yıllarında ağırlık verdiği ‘doğa’nın şiirsel bir söylemle inşasına ilişkin biçemini, özgün bir dile getirişle yeniden ürettiği gerekçesiyle ödül verilmiştir."

    yukarıda belirtilmiş olan kıstaslara baktığımızda özgün bir dili çoğu öyküsünde göremiyoruz.
    hat'ın o bilindik üslubunun etkisinin olduğunu, çok yaygın şekilde kullanıldığını fark ediyoruz.

    doğanın şiirselliği konusunda ise benzer şekilde yazan öykücülerden bariz şekilde ayrıldığını görebiliyoruz. sıradan insanların travmaları, terzilerin hiç ele alınmayan dünyası, tahakkümün yüzsüzlüğü de yine öykülerinin göze çarpan konularını oluşturuyor.
  • ethem baran'ın bolca politik içerik barındıran öykü kitabı.

    kitaba da adını veren "döngel dünya" adlı öykü, hepimizin içinde ölmüş olan dünyayı işaret ediyor. muşmula suratlı bir dünya... asılmış, donuklaşmış, kapısını kendi içinden kilitlemiş ve orada yaşıyorken dışarıda ölmüş bir dünya...

    "yabandan gel yabandan" ikinci öykü ve yazarın biraz da kimliğini ele verir gibi, bir dağ-asker gerilimi yansıtıyor. dağda yaşayan bir silahlıyla askerlerin arasındaki insaniyet ele alınıyor. dağdaki kişi anasının yanına dönmek istiyor. ama dönerse asker onu tutacaktır. ben beğenmedim öyküyü. böyle politik konular bence öykü kitaplarında diğer koruların arasına sindirilmek yerine tekil olarak ele alınmalı.

    gene "kuşlar" da bir başka siyasi öykü. okuyan, kültürlü komünist solcular ve onların hükûmetçi cahil babaları falan... hep aynı terane. zaten bir bunlar okuyor. mesela ben ethem baran kişisinin yazdığın bu kitabı okumuyorum ona göre; çünkü okuyanlar komünist solculardır... bu büyük bir cehalet göstergesi maalesef.

    ben bu tip politize öykücü ve romancıları sevmiyorum. bence öykü ya da romandan ziyade gidip gazetelere köşe yazmalılar. ya da dergi çıkarıp adını "kızıl bayrak orak çekiç" falan yapıp o dergilere yazmalılar. böyle öykü kitabı deyip de içine ağır devlet karşıtlığı yerleştirince çok itici duruyor. mesela ben daha önce iki kitabını daha okumuştum ethem'in. bundan sonra daha da okumam. çünkü hepsinde politize tavır var. politika okumak istesem gider politik araştırmalar alır okurum yahu. öykü niye okuyayım.
hesabın var mı? giriş yap