• çok güzel bir tom waits şarkısı. bone machine albümünden.

    what does it matter, a dream of love or a dream of lies
    we're all gonna be in the same place when we die
    your spirit don't leave knowing, your face or your name
    and the wind through your bones is all that remains

    and we're all gonna be
    yeah yeah
    i said we're all gonna be
    yeah yeah
    i said we're all gonna be
    yeah yeah
    i said we're all gonna be just dirt in the ground

    the quill from a buzzard, the blood writes the word
    i want to know, am i the sky or a bird
    'cause hell is boiling over, and heaven is full
    we're chained to the world, and we all gotta pull

    (chorus)

    now the killer was smiling, with nerves made of stone
    he climbed the stairs, and the gallows groaned
    and the people's hearts were pounding, they were throbbing, they were red
    as he swung out over the crowd, i heard the hangman said

    (chorus)

    now cain slew abel, he killed him with a stone
    the sky cracked open, and the thunder groaned
    along a river of flesh, can these dry bones live?
    take a king or a beggar, and the answer they'll give is

    (chorus)

    we're all gonna be just dirt in the ground
    we're all gonna be just dirt in the ground
    i said, we're all gonna be just dirt in the ground
    we're all gonna be just dirt in the ground
  • varoluş gerçekliği ile karışık, aşkı ve yaşamı o en yalın ve en can yakıcı şekliyle harmanlayıp anlatan şarkı. söylenecek başka söz yok belki de.
  • bok demek istenen şarkı
  • puslu bir bahar havasına, uykusuz bir gecenin sabahına uyandığınızda halıya bakıp uzun uzun hayatı sorguladığınız bir günün başlangıcında işe vardığınız esnada bu şarkı karşınıza çıkar. o sırada sigara içmeyen birisi olarak tam monitörün önünde duran sigara gözünüze çarpar. adeta yılan formuna bürünen şeytan'ın ademi cezbetmesi gibi sizi cezbedip içine hapseder. tom waits'in o kavruk sesi gırtlaktan ve içten içe hoparlörden kulaklarınıza nüfuz ettikçe sigarayı yakmak için daha da istekli hale gelirsiniz. aslında gün batımına karşı dinlemek o sigarayı yakmak istersiniz ama 16 saat çalışmanın ardından başlayan bir günün akşamına 116 saatten daha fazla zaman vardır oysa. hangi saçmalık balonunun içinde nefes almaya çalıştığınızı sorgular hale gelirken telefon çalar, bir kamyon gelir, her şey minik bir domino taşının tüm betonarme blokları yıkması gibi oluverir. tablonun genelinden bağımsız bir iğne, bir raptiye, bir kuş gagası kurduğunuz balonu minik bir dokunuşla patlatıverir. kaybolduğunuz anın içinden çıkar, içinde bulunduğunuz ana ait olursunuz. gerçek hayatın dinamiklerini düşünürsünüz, çekmeceye bakar sigaranın yanında gidecek asfaltımsı da olsa bi tane tek atımlık kahve ararsınız, zift gibi kupanın içine 1/2 su doldurup iyice çamur gibi olsun diye aranırsınız kahveyi ama olan tek şey yeni demlenmiş çaydır. çayın tazeliğini sevinmek için bir gerekçe olarak görüp kalkarsınız kupayı doldurup, sigarayı yakmaya...

    dirt in the ground / t.w
hesabın var mı? giriş yap