• kelimelere döküldüğünde dinleyen insanların ağzında ekşi tat bırakan. tatlı olmayan, kimi zaman zararlı ve tehlikeli, yıkıcı; kimi zaman yapıcı ve mutluluk verici. ama kesinlikle tatlı olmayan düşünce tipi. ekşi sözlükte çokca varmış, şimdi keskinliği azalmış ekşiliğin ama arayana hala okumaya yetişilemeyecek kadar fazlasıyla var. bozulmuş makarna tatlarını itip geçerse. örnekleri çok, ama kelimeye döküldüğü yer tek.
    (bkz: cehenneme övgü/@maj)
  • hani o sonsuz tatile giderken, masmavi denizler ve yemyesil ormanlarin uzerinden ucarken iki kisilik pirpir ucak, birden parcalanir ya kanatlar, ikiye ayriliverir ya beyaz bir tabutu andiran 'kanatsiz ucamayan' aygitin bedeni, belirsiz bir ruzgarin catlaktan ilk girdigi andaki gozleri kapatma refleksi sonrasi yalayip gecen esinti, ve sonrasinda gozleri acmaya korkarken kulaklari patlatacak kadar yogun sessizlik diker ya butun tuyleri ayaga, iste o an, sadece o an varolan iki dusunceden biridir 'ekşi düşünce'.
  • ekşi itiraf başlığına alternatif olarak doldurulmasını istediğim başlık. ekşi itiraf’ta hala kelime anlamı olarak gerçek itiraflar yer alıyor fakat aktarılmak istenen düşünceler, söylenmek istenen şeyler bu başlık altında da yeşermeye başlayabilir diye düşünüyorum. görüldüğü üzere düşünce başlığına da tam olarak bunu düşündüğüm için yazıyorum.
  • düşününce; mantıklı aslında.
  • olmazsa olmaz. yani illa güzel diye olmak zorunda değil. illa ihtiyacım var diye doğru odur anlamına gelmez. olmayacak şeyse olmamalıdır. gerilime gerek yok.
  • şimdi kuantumlar enerjiler vs çıktı ya, tesla ve aynştayn cennetmekan olsunlar... gönlümün muradını yaşayabilmem için onu bilinçaltıma yerleştirip kabul ettirmem lazımmış, öyle diyorlar. bunun için de muradım neyse onu olabildiğince somutlaştırarak hayal etmem, mümkünse monologlar pandomimler oynamam gerekiyormuş (bkz: lazımmış gerekiyormuş).

    benim muradım somutlaştırılamıyor. aslında istesem yaparım ama buna hiç layık değilim ve bence hakkım da yok. sırf ben öyle istedim diye gerçekten öyle olmalı mı? hakikaten doğru olan bu mu, bu herkesin faydasına, hayrına mı? olmayabilir... son derece de normaldir, çünkü tanrı değilim ben insanım, sınırlıyım, brlirliyim. sonsuz değilim. o kadar istediklerimin çoğunun olmaması, belli ki herkesin faydasına bir durumu çalıştırıyor, belli ki ben bu muradımın olmamasıyla o kadar da zarar filan görmeyeceğim.

    aklıma geldi, kurulup oturdu:

    (bkz: ben allah'ı isteklerimin olmamasıyla bildim)
    (bkz: hz ali)
  • allah'ıııımmm şahane müzisyen bir kardeşim var yaaaa çıldıracam!!! durduk yere ağrımı dindirdi herif <3
  • dört sene önce yazdığım bu #87007753 entry'i okuyup ya hakikaten benim gibi düşünen biri var dedim, o benmişim.* neyse, efenim ekşi itiraf başlığına uymuyor yazacaklarım, ben de buraya karalayacağım.

    bir gün içinde hayat kalitemi artıracak, uygulayabileceğim küçük değişiklikleri düşündükçe garip bir biçimde satrança benzettim. nasıl mı? evde kendime güzel yemek yapmayı ve göze de hitap etmesini istiyorum, bunun için yeterli zamanım olmalı çünkü kimi zaman hazırlamak istediğim yemek için ayrıca market alışverişi yapmam gerekebilir. ama benim gibi ertelemeye meyilli bir bünye bir güne tam zamanlı bir iş, iyi bir yemek, evin rutin işleri ve kendine/sevdiklerine vakit ayırma, sosyalleşme vb gibi işleri minik minik de olsa sığdırma konusunda çok zorlanmakta. neyse efendim, konumuz yemekti. çünkü yemeği ne kadar geçiştirirsem, alelade özensiz yersem sonrasında lezzetsiz yemekten kalkmış hissediyorum ve akşam saatleri tatlıya olan meylim artıyor, karşı koyamıyorum. temel sebep bunu engellemek. bunu satrançta karşıyı mat etmek gibi düşünelim. bunun için atmanız gereken adımlar da hamleleriniz. akşam işten geldiğimde ya da evden çalışıyorsam bilgisayarı kapadığımda, bana gerek alışveriş gerekse yemek için ideal bir süre kalmalı. ardından da evin rutinlerini hallettiğimde (tabi aralarda dinlenerek) bana da vakit kalmalı. bunu yapamadığım için evde çok çok nadir 'oh işlerimi gördüm şöyle bir keyif yapayım' diyebiliyorum. genel modum stresslaxing, bilen bilir. eh, bunun için bir erteleyici işi iş saatlerinde bitirebilmeli, güne ne kadar erken başlarsam o kadar iyi. erken başlamam için gece erken yatmam lazım, e gece erken yatmam içinse tüm bu işleri daha da kompakt bir biçimde optimize etmem gerek. yani satrançta karşı tarafın bir taşını yemeye çalışıyorum ama mübarek rakip öyle bir dizmiş ki zincir gibi bütün taşlar birbirini koruyor. onu yesem bu var, bunu yesem öteki var. başa dönüyorum zincirde. e bu analoji ne işime yaradı, şu an için hiçbir işime. ama satrançta hayatın izleri çok güzel bulunabiliyor demek ki. düşünce bunlar sonuçta, zihinden akıp gidiyor. çok da şaapmayın.
  • bunun yeri bu başlık mi bilmem ama bugün bir tuhaflık var. havada insanlarda doğa olaylarında..yaşadığım sehirde yaprak kımıldamazken denizden sanki firtana varmış gibi çıkan dalga sesleri var ki bunca zaman kışın o firtasinasinda bile duymamıştım bu kadarını. umarım güzel ve ferah bir sabaha uyanırız.

    benim bu gece için düşüncem pek iç açıcı değil sözlük. galiba uykudan gözümü acamayacak noktaya gelene kadar sokakta duracağım.
hesabın var mı? giriş yap