• arar buluruz

    artık insanların ülkenin göbeğinde patlayan bombaları ve yaşamını yitirenleri kanıksadığı bir çağdayız. tüm bunlara rağmen ben herkesin ülkeyi mutlu ve huzurlu olarak hatırladığı bir imge, müzik, fotoğraf, video olduğunu düşünüyorum. benimkisi linkteki şarkı mesela.

    anadolu lisesi sınavının gerçekten bir amacı olduğu zamanlardaki kazandığım sınav, esnaf mahallesi kültürüyle yaşadığımız dönem, artık manşette terör yerine ab fasıllarının konuşulduğu dönemler, almanyadaki akrabaların yanına daha kolay gidebileceğiz umutları, ilhan mansızın golü..... işte hep bunları hatırlatıyor bu şarkı.

    edit1:bazıları yok öyle bir türkiye yazmış, kimisi sadece çocukluk vs.. hep üzüldüm bu mırınkırın yapanlara, ne kadar zorluk çekmiş olsalar da içlerindeki masumiyet ve umutları ölmüş olanlara. hiç yaşamamışlar gibi havasını, toprağını şu memleketin. nasıl da yadırgayıp hor görüyorlar... kimisine az kimisine de çok üzüldüm. bir güzel anısı dahi yok şu ülkeye dair.

    yıllar sonra gelen edit: başlık bayağı bir açılmış serpilmiş büyümüş de, siyasi entryleri hayatının bir parçası yapan ya da hayatı kaymış gibi -hayatı kayanlara sözüm yok- göstermeye çalışan ağlakların devleti kınamak için buraya üşüşmesini anlayamadım. anlıyorum yaşanan haksızlıklara ses çıkarmak istiyor olabilirsiniz, fakat bu devirde böyle şeyler biraz klavye anarşizmi gibi algılanıyor. çok isteyen gitsin başka yerde yazsın. bu ülkeyi beğenmeyenler için sizi şuraya (bkz: türkiye'den siktir olup gitmek) alabiliriz.
  • milli takımın maçlarını seyrederkenki heyecanımı unutamıyorum. o günlerde milli maçlarda tekbir getirilmezdi.

    not: konu yalnızca futbol değil, konu bir halkın birliktelik duygusu. bir arada yaşamak, bir kader ve tarih birlikteliği, üzüntüde ve sevinçte ortaklaşmak.

    (bkz: ak parti iktidarda olduğu sürece huzur gelmeyecek)
  • hükümetin basının üzerinde değil, basının hükümet üzerinde bir otorite olabilmesi. hayal oldu.
  • kapı önlerinde öpüşen çiftler. cidden bir ara istanbul sokaklarında yaygınlardı hem de varoş dediğimiz yerlerde . cık cıklayarak ayıplayan teyzeler çok olsa da şimdi ki gibi kimse öpüşen sevgili gördüğünde uzaylı görmüş gibi davranıp ciddi ciddi müdahale etmiyordu.
  • (bkz: trt'deki seçim programları)
    (bkz: siyaset meydanı)

    parti liderleri bir araya gelir, gayet saygılı bir üslupla, ülke meselelerini tartışırlardı. liderlerin karşı karşı gelme cesaretleri vardı. mertlik vardı. trt o günlerde bir partinin babasının çiftliği değildi. halkın yayın alma organıydı. herkes aldığı bilgiye güvenirdi. birçok önemli gazeteci de bu kurumda yetişmişti.
  • (bkz: bizimkiler)
    rakı içme sahneleri ve ailecek oturulan oda.
  • (bkz: yerli malı haftası)

    doğrusu baya çocuksuydu, o zamanlar neoliberal bir kültürle zehirlenmediğimiz için herkese makul geliyordu.
  • ana gündem bulunamadığından sadece sağlık, geyik, beslenme haberleri olan ana haber bültenleri.
  • o kadar huzurluydu ki hangisini anlatsam. menderesin asılmasını mı, 10 yılda bir yapılan darbeleri mi, yapılan darbelerle binlerce kişinin asılması, işkence görmesi mi, yazarlara, turgut özal'a yapılan suikastler, kaza yapan arabanın içinde hem hem mafya, hem mit, hem milletvekili çıktığı günleri mi, 200 milyar dolarlık banka hortum vugunları mı, cumhurbaşkanının başbakanın kafasına anayasa kitapçığı fırlatması mı, haberal'ın hastanesinde ölmek üzere olan ecevit'in başka hastaneye transfer edilince anında iyileşmesini mi... hangisini anlatsam bu huzurlu günlerin hepsi birbirinden huzurluydu. düşünsenize öyle huzurluydu ki, aydın doğan villasında başbakan mesut yılmaz'ı pijamasıyla karşılıyordu yok böyle bir huzur... şu an recep tayyip erdoğan'ı böyle karşılayabilir mi? tabi ki hayır. nerde o huzurlu günler...

    ha unutmadan: ümraniye ve halkalıda millet çöp dağlarının içinde yaşardı, bazen patlardı bunlar. havai fişek gibi ne güzel ve huzurluydu. haliç o kadar kötü kokardı ki burnumuzun direği huzurla sızlardı.
  • önüne gelene dava açmayan, kendi halinde, anayasayı çiğnemeyen, tarafsız, tevazu sahibi cumhurbaşkanları...
hesabın var mı? giriş yap