• diyarbakır yöresine ait, celâl güzelses'ten derlenen bir uzun hava.

    vedat güldoğan "diyarbakır kültürü" isimli kitabında bu uzun havanın öyküsünü aktarmış. öyküyü, 1997 yılında istanbul'da, celâl güzelses'in 1948 yılında diyarbakır halk musiki cemiyeti'ndeki talebelerinden emekli albay suphi martağan'dan derlemiş:

    "diyarbakır'ın merkez köylerinden birinde çiftçilik ve hayvancılık yapan hasan efendi'nin bekar olan oğlu zülküf, tarla komşuları nusret efendi'nin kızı saliha'ya gönlünü kaptırır. saliha, köyün güzel kızlarından biridir. o da zülküf'e karşı ilgisiz değildir.

    tarlada ekin biçerken susayan nusret efendi kızına, "saliha suyumuz bitmiş git hasan efendi'den biraz su al gel" der. saliha, boş testiyi alarak hasan efendi'nin tarlasına gider, zülküf ile karşılaşır. sularının bittiğini, su istemeye geldiğini belirtir. zülküf, saliha'nın elindeki testiyi alarak su doldurur ve saliha'ya dönerek "hadi gidelim, testiyi ben getiririm" deyince saliha, "siz yorulmayın, ben götürürüm" der. zülküf ısrarla kendisinin getireceğini söyleyince beraberce yürümeye başlarlar. hasan efendi, zülküf'ün elinden testiyi alarak "oğlum, niye yoruldun, saliha getirirdi" deyince zülküf, "olur mu, biz ne güne duruyoruz, töremiz de bunu gerektirir" der. oturup ekinlerden bahsederler. ekinler bu yıl verimli olduğu için de sevinçlidirler.

    ekinlerin biçilme zamanıdır. zülküf, kendi ekinlerinin son kısmını biçer ve orağını alarak hasan efendi'nin tarlasına gider. saliha, anası ve küçük kardeşi kendi ekinlerinin son kısmını biçmektedirler. saliha'nın anası zülküfü görünce, "hayırdır oğlum ?" der. zülküf, "bizim ekinler bitti. size yardıma geldim" diyerek saliha'nın yanında ekin biçmeye başlar. saliha ile yan yana orak sallarlarken aralarında konuşmalar olur. zülküf, ekinleri kaldırdıktan sonra kendisini isteteceğini söyleyince saliha kızarır ve başını önüne eğer. zülküf, "bana varıp varmayacağını bilmek istiyorum. ona göre anamla konuşacağım" diyince saliha da "kısmetse varmak isterim" der.

    ekinler toplanıp ambara konur. zülküf anasına saliha ile konuştuğunu, gidip istemelerini söyler. zülküf'ün ana ve babası saliha'yı isterler, olumlu cevap alırlar. düğünleri köyün meydanında yapılır. düğün eğlencesi bitince gerdek odasında elleri kınalı, yüzü duvaklı bir şekilde saliha oturmaktadır. kapıyı çalan zülküf, zifaf odasına girer. gelinin yüzündeki duvağı kaldırır, boynuna beşibirlik takar ve konuşmaya başlarlar. işte tam bu sırada dışarıdan bağrışmalar duyulur. zülküf pencereden dışarı baktığında az ilerideki ekin ambarlarının yandığını ve köylülerin o tarafa doğru koştuğunu görür. saliha'ya dönerek, "bizim ambarda yangın var, gidip bakayım. hemen dönerim" der ve evden çıkarak yangın yerine doğru koşar.

    saliha'da gözü olan komşu köyden bir genç, birkaç arkadaşıyla gelerek zülküfgilin ekinlerini yakıp kaçmışlardır. sevdalı olan genç ise zülküf'ün evinin biraz ilerisindeki kavak ağacının altında beklemektedir. zülküf tam buradan geçerken elindeki tüfeği ile zülküf'e ateş ederek vurur ve kaçar. zülküf yaralı olarak yerde sürünerek evin kapısına kadar gelir ve kapıyı eliyle vurur. çalınan kapıyı açmaya gelen saliha, zülküf'ü yerde kanlar içerisinde görür. bağırıp çağırmaya, ağlamaya başlar. komşu kadınlar gelir fakat zülküf kapı önünde ölür."

    evlerinin önü kavak
    elim kına yüzüm duvak
    merhamet et halime bak

    oy oy bebeğim oy
    oy oy sebebim oy
    oy oy hayatım oy

    bugün hava bulanıktır
    yüreğim başı yanıktır
    kınamayın arkadaşlar
    arkadaşıma yazıktır

    oy oy bebeğim oy
    oy oy sebebim oy
    oy oy hayatım oy

    evlerinin önü çiçek
    yersiz kaldık nere gidek
    orak getir ekin biçek
    o yar ölmüş kefen biçek

    oy oy bebeğim oy
    oy oy sebebim oy
    oy oy hayatım oy

    dinlenesi birkaç icrâ bırakıyorum.
    celâl güzelses'ten
    adile kurt karatepe'den
    dünya tekin'den
  • ege versiyonu da insanı alır götürür (bkz: evlerinin önü mersin)
hesabın var mı? giriş yap