• das leben der anderen isimli filmi yazan ve yoneten alman yonetmen.
  • kuzeni anna henckel von donnersmarck da ayni piyasanin icinden olup, su siralar the wooster group'un video tasarim ekibinde gorev yapmaktadir.
  • dun itibariyla en iyi yabanci film oscari'ni kapmis alman yonetmen.
  • evvela bir insan aristokrat olup, böyle şaşalı bir isme sahipse ve bu ismi bir de sahiplenip uzun uzun yazmaktan çekinmiyorsa, o adama antipati duyarım arkadaş. 1920lerde erich von stroheim, joseph von sternberg filan vardı; gel gör ki yahudi kökenli bu adamların isimlerindeki aristokrasi belirtisi "von" uydurmaydı, kendilerine egzantrik bir hava katma amacı vardı. florian ise hakiki aristokrat, ah fransız ihtilali, almanya'ya da uğrasaydın ya diyesim geliyor.

    bir insanı ismi yüzünden silecek değilim, das leben der anderen isimli filmi izlemedim, ama önyargılarım var, nasıl yeneceğimi bilmiyorum. florian oskarını kapmak için los angeles'a giderken gazetelere demeçler verdi, "benim için önemli olan yarışmak diyecek değilim, kazanmaya gidiyorum" dedi. yarrağım diye düşündüm, zaten çekmişsin filmini, orada kazanmak için ekstradan ne yapabilirsin? hiçbir şey. e neden o zaman bu kazanmaya gidiyorum lafları? tek kale maç mı yapıcaksınız törenin bahçesinde? oskarı aldıktan sonra da muzaffer bir kumandan edasıyla, heykelciği havaya tutarak pozlar verdi. bir insanın kazandığı bir ödül karşısında bu kadar gururlanmasını hep antipatik bulmuşumdur. tabii gurur duysun, ama "ben layık değilim" pozlarına girsin, daha çok hoşuma gidiyor. veya gurur duyacaksa kuulluğunu korusun, "bana ne?" pozlarında olsun. florian'ın ise bir seyirciye üçlü çektirmediği kaldı, öylesine kendinden geçti.

    ama tüm bunlara uyuz olma sebebim daha evveline dayanıyor. tanıyıp bildiğim en sempatik alman oyuncusu henry hübchen ile bir tartışma programına çıktı donnersmarck. hübchen, ddr'de tiyatro ve sörfçülükle uğraşmış sempatik ve mütevazi bir adam, bir dergiye filmi eleştiren bir yazı yazmıştı. yazıda das leben der anderen'in fazla holivud janr filmi öğeleri kullandığını ve doğu almanya tarihi ile stasi fenomenini yanlış anlattığını söylüyor; bir janr filmi olarak filmin fazlasıyla tarihten bir parça olarak algılanmasından rahatsızlığını belirtiyordu. 60 civarı hübchen'ın karşısına çıkan 33 yaşındaki donnersmarck, sessiz ve iddiasız biri olan hübchen'ı demagogluk ve "şerefsizlik"le suçladı, doğu almanya döneminde sörfçülük yaptığı için dalga geçti, gereksiz bir agresyon gösterdi.

    bilemiyorum filmi iyi olabilir tabii. sinema tarihinde tam anlamıyla dümbelek diyebileceğim ama buna karşılık süper filmler çekmiş o kadar fazla yönetmen var ki das leben der anderen iyi bir film çıksa şaşırmam. ama kendisinin acaip antipatik bir insan olduğunu sözlük ahalisine bildirmeyi görev bildim. görev adamıyım.
  • 1973, köln dogumlu olup cocuklugu new york, berlin, frankfurt ve brüksel'te gecmis. st. petersburg’daki ulusal is enstitusu’nde rus arastirmalari okuduktan sonra oxford universitesi’nde siyaset, felsefe ve ekonomi ogrenimi gormus. 1996’da yönetmen richard attenborough ile calistiktan sonra münih televizyon ve film akademisi’nde yonetmenlik okumus.
    "bunu* yapan daha guzelini de yapar" dusuncesi ile takip edilmesi gereken bir yonetmen.
  • tembelligiyle yavas yavas can sikmaya baslayan alman yonetmen, bu baglamda bu adama birkac sozum olacak...

    --- spoiler ---
    the lives of others la son 20 senenin en iyi filmini cektin, itiraf etmem gerekir ki avrupa sinemasi cokta yakindan takip edip bagimlisi oldugum bir sinema degilken tek kursunla beni kalbimden vurdun, filmin o kadar gucluydu ki onlarca filmiyle sinema tarihine damgasini `vurmus ( martin scorsese, roman polanski, clint eastwood, sergio leone ) bircok sinemaciyla seni ayni noktada tutup saygimi kazandin, odulleri kaptin alkisi aldin; ama soyle bi bakiyoruz ki son 3 senedir citin cikmiyo, sorun ne donnersmack yoksa sende filmindeki wiesler gibi dususunun hizli mi olacagini dusunuyorsun...
    --- spoiler ---
  • the tourist filminin yönetmeni.
  • johann wolfgang von goethe ve karl theodor zu guttenberg ile akrabaligi olan yönetmen.
  • insan adamın eserleri arasında das leben der anderen'i ve the tourist'i alt alta görünce şaşırıyor. evvela the tourist'i çekmiş olsa belki yine bu kadar şaşırmayacağız ama tersi olması "nasıl yani" dedirtmiyor değil. ki yanlış anlaşılmasın, turist filmini de sevdiğimi söyleyebilirim; ancak her iki filmi de izlemiş olanlar ne demek istediğimi anlayacaklardır.

    tanım: sanırım cesur bir adamdır. farklı olanı demekten korkmamıştır. saygı görmeyi hakkediyor.
  • 2006'da çekip en iyi yabancı film oscar'ını haklı bir şekilde kazandırdığı das leben der anderen'den sonra yaptığı (en azından imdb'ye ve benim google araştırmama göre) tek iş olarak, otobüs firmalarının değişmez filmi, yapmacıklık abidesi, berbatlar berbatı ve hatta insanları başroldekilerden** filmde rol almayı kabul ettikleri için soğutma potansiyeli olan the tourist'i görünce, güzelim oscar'ın üzerine tüy dikerek beylik laflara zemin hazırlatmış yönetmendir.

    (bkz: attan inip eşeğe binmek)
    (bkz: bu ne perhiz bu ne lahana turşusu)
hesabın var mı? giriş yap