• istanbul devlet tiyatrosu'nun 2014-2015 sezonunda sahnelenecek yeni oyunlardan biri. ilk oyun 14 ekim'de cevahir sahne'de oynanacak. oyunun yazarı ve yönetmeni kazım akşar.
    buralar hep edit olacak.
  • muhtemelen 'oyun çok berbattı, ama reha özcan çok iyiydi' yorumlarıyla salonu terkedeceğim oyun.
  • 14 ekim 2014 tarihli prömiyerini davetli olarak izleme şansına sahip olduğum oyundur.

    --- spoiler ---

    goethe'nin hayatı ve yaşadığı döneme ışık tutan bir oyun olduğu için oyundaki diyaloglar haliyle ağdalı olmuştur. her cümleyi bir klasik roman okurcasına içinizden tekrar edesiniz geliyor.

    oyunda goethe'nin son sözü, oyuna isim veren cümledir*; goethe gerçek hayattında ölmeden önce "ışık daha çok ışık" demiştir fakat bu cümle oyunda sonlara doğru kullanılmıştır. yani ölmeden önce söylenen son cümleden sonra goethe'nin ölmesi gerekirken oyun devam etmiş olup goethe'nin son cümlesi "güneş batarken bile büyük" olmuştur.

    oyunun adı "ışık daha fazla ışık" olsaydı ve goethe oyunun sonunda ölseydi daha gerçekçi olurdu gibime geldi azizim.

    nerede benim pipom ? ;-))

    --- spoiler ---

    oyunda emeği geçen teknik ekibi ve oyuncuları oyun sonunda tek tek ayakta alkışlamış olmama rağmen bir de buradan selamlıyorum.
  • devlet tiyatroları genel müdürü'nün başını yemiş oyundur. argo olduğu gerekçesiyle oyunun kaldırılmasını istemiş, prömiyerin ileri bir tarihte yapılması söylemiş kültür bakanlığı, dt genel müdürü mustafa kurt da istifa etmiş, kendi atadıkları adamlar bile dayanamıyorlar kültür bakanlığının faşizan politikalarına. günün anlam ve önemine hazır yazılmış şu goethe aforizmasını da şuracığa iliştireyim "kendine hükmetmeyen uşak kalır".

    bunlar yakında göte'nin * telaffuzunu da yasaklarlar
  • goethe'nin hayatına giren kadınların çerçevesinde; goethe'nin iç dünyasını, hayatını, dönemin siyasi ve toplumsal yapısını anlatan edebi değeri yüksek oyun. aynı zamanda sansürlenen de oyundur. basına konu olan o replikler oyunda barınmamaktadır, sansürlenip oyundan çıkarılmış gerçekten de.

    beğeni, kişiden kişiye göre farklılık gösterebilir, hatta ağır bir oyun olabilir ancak aşk üzerine, kadınlar üzerine, savaşlar, insanlık, tiyatro, özgürlük, yalnızlık gibi pek çok konuyla ilgili üzerine düşünülmesi, bir kenara not alınması gereken cümleleriyle büyüleyen, keyif veren ve başarılı oyunculukla birleşince de güzel bir oyun çıkmış ortaya. ozellikle reha özcan'ın oyunculuğu ve emeği de gerçekten görülmeye değer.

    ayrıca; dekor ve kostümler dönemi yansıtması açısından çok başarılı olmuş, oldukça beğendim. böyle bir oyunu ortaya çıkaran oyunun yazarı ve yonetmeni kazım akşar'a da teşekkür etmek gerek.

    izlediğim oyunda alkışlama bölümüne, oyunun ilk perdesinde rol alan napolyon'u canlandıran oyuncu sahneye çıkmadı. acil işi çıktıysa bilemem ancak öyle değilse; bu davranışıyla, salonu erken terkeden seyirciden hiç bir farkı olmadığını da belirtmek isterim.
  • dün cevahir sahnesindeki gösterimlerinden birine gittiğim ve muhteşem bir dekor, kostüm ışık düzeniyle karşılaştığım gayet memnun ayrıldığım oyundur. bu entryi yazmadan önce neredeyse emindim oyundaki "açık saçık" noktalara daha önce değinildiğinden; ancak bu oyuna giderken bu işin bir sanat olduğunu ve karşımızda bir tiyatro oynandığını unutmamak gerek. oyunculuklar ve kurgu gayet güzeldi ancak az biraz daha serî ilerlese daha hoş olabilirdi belki. muhtemelen edebiyatla, özellikle batı edebiyatıyla içli dışlı olmayan seyirciyi sıkmıştır ama aksi durumda tadından yenmez bir iki buçuk saat diyebiliriz.
  • biraz evvel izlediğim oyun kurgu biraz ağırdı. renk, ışık ve dekor süperdi hele kitaplık çok fenaydı aklım hala kitaplıkta. eğer goethe hayranıysanız kaçırmayınız derim. aforizmalarını ince ince yedirmişler.
    eklemeden geçemeyeceğim oyuncuların enerjisi epey düşüktü.(belki bu güne özel bir durumdur)
    valla şu napolyon benim seansta da alkış bölümüne katılmadı.
  • istanbul devlet tiyatrosunda sahnelenen, iyi bir senaryo ve dekora sahip, kötü sahne performansı sahneleyen oyunculara rol verilmiş, izlemenin zaman kaybı olduğu oyun.

    o senaryo başka bir yönetmenin elinde olsaydı ve oyuncular iyi seçilmiş olsaydı oyun tadından yenmezdi.
  • bugün beykoz ahmet mithat efendi kültür merkezinde izlediğim oyun.

    öncelikle 3 saate yakın, iki perdelik oldukça uzun bir oyun. oyunculuklar şahane, dekor şahane ama tiyatroda gülmeyi veya hareketli oyunları tercih eden seyirciler için biraz ağır kaçacağı kesin.

    yalnızca goethe biyografisi değil, sanatın iktidar ile, sanatın din ile ilişkisi, sanatçılar arası rekabet, kadın erkek ilişkileri gibi her biri ayrı ayrı birer oyun konusu olabilecek birçok derin konuya el atmış bir oyun.

    reha özcan, goethe nin bohemliğini, çapkınlığını, aslında bir bakıma çocuksu saflığını mükemmel oynamış. emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler.
hesabın var mı? giriş yap