• üniversiteyi bitirip, baba ocağına dönmüş, geceleri nette, gündüzleri ise uyuyarak geçiriyordum ki annemin gün sezonu açıldı. annem gönülsüzce ''sen de gel istersen'' dedi bir gün önceden, ben de ''pffff napcam ben'' dedim ve gün'e gitme olayını kafadan eledim. ancak ertesi gün uyandığımda annem süslenmiş püslenmiş, terliklerini de eline almış gün'e gitmek için hazırdı. gün alt komşumuzdaydı, annem çıkmak için kapıyı açtığında pasta börek kokusu beni sardı ve '' ben de geleceğim, kahvaltı niyetine biraz börek mörek yerim'' dedim. yarım saatte giyinip indim alt komşuya.

    üstüm başım gün kavramına pek uygun değildi, bi kere takıp takıştırmamış, sürüp sürüştürmemiştim ve benim misafir terliğim yoktu. gün sahibinin ev terliklerinden birini giydim geçtim annemin yanına oturdum. herkes bana bakmaya aaaa falan demeye başladı, annem etimi mıncırıp, herkesi tek tek öpmemi söyledi o an ilk pişmanlığımı yaşadım ve samimiyetsiz gülücüklerle herkesi öptüm, hatta annemi bile :) neyse geçtim yerime hala bana bakıyorlar, annem kalk çaya yardım et dedi bu defa ''aaaa misafirim ben'' dedim yüksek sesle yayıldım koltuğuma. iş yapmaya hevesli yeni gelinler derhal tabağımı ve çayımı getirdi. aç biçare gittiğimden insanlar aheste aheste tabağını yerken ben mutfağa gidip tabağımı ve çayımı yeniledim artık ben de aheste aheste yiyebilirdim.

    gün kurallarından bi haber 2. tabağımı almış ve kendimce sosyolojik gözleme başlamışken sohbete gül teyzenin şuh kahkasıyla dinleyici olarak katıldım. kadın bildiğin kocasıyla neler yaptığını anlatıyordu. 50 li yaşlarda gül teyze ve kocası ve onların seks hayatı. aman allahım dinlemek isteyeceğim en son şeydi, salon yarılıyor, kadınların kahkahları apartmanı çınlatıyordu, ben yavrum utangaç 2. tabağı evde mi yesem lan diye düşünmeye başlamıştım kiiiiii içeriden gün sahibi melek abla (35-40 larda) yeni aldığı jartiyer takımını getirdi. muhabbet bildiğin +18 di. olaya utancımdan dahil olamıyor, kalkıp gitmek istiyordum. herkes bir hikayesini anlatıyor, gülüyor eğleniyor, kopuyordu. hikayeler hep sevişme yiyişme üzerineydi. ve olan oldu, biri anneme falanca abla hani senin de kırmızı geceliğin varmış anlatıyordun ya hani hahhahahah anlatsana giyiyor musun? dediiiiiii, başımdan aşağı kaynar kazan döküldü. çünkü ben o kırmızı geceliği biliyordum ama annemle babamın bir kırmızı gecelik fantezisi olduğunu bilmiyordum, biraz daha otursam bizim evin de yatak odası gözümün önünde ortalığa dökülecekti, ben gidiyorum anne dedim ve bu ahlaksızlığa tepkimi koymak adına gün'ü terkettim.

    çok şaşkındım, kadınlar bu kadar açık konuşurlar mıydı ya, melek abla o hayvan gibi kıçıyla o jartiyeri hakikaten giyiyor olamazdı, yan komşumuz sevişirken kocası onun kulağına o sözleri gerçekten fısıldıyor muydu?! yooo yoo dostum, bu ortam bana fazlaydı, kadınlar bildiğin kudurmuştu. ve annem.... ve kırmızı gecelik... bir daha güne gitmeyecektim, kararımı o gün verdim.

    aradan 1 ay geçti, uyandığımda annem yine süslenmiş, terliklerini eline almıştı bile. ''gelecek misin'' dedi, ''ne gelcem pis sapıklar'' dedim. annem kapıdan çıktı, yarım saat sonra oradaydım. yine terliğim yok ama üstüm başım daha özenliydi. kapıdan girdim, kimseyi öpmeden ''pasta yemeye geldim'' dedim yerime geçtim. muhabbet yine aynıydı, ucundan kıyısından küçük esprilerle dahil olayım derken zaman nasıl geçti anlamadım ve bildiğin eğlenmiştim.

    1 ay sonra kapıda elime panduflarım ''hadi anneeeee geç kalcaaaazz'' diye gün'e gitmek için sabırsızlanıyordum. gün evine gittiğimizde herkesi öptüm ve yerime geçtim. 30 yaş altı gruptan sevişme muhabbetlerine tek katılan, kadınlarla gülüp eğlenen bi bendim. diğer 30 yaş altı hanım kızlarımız, yeni gelinlerimiz ilk günden beri bu konulara mahçup mahçup gülümser, ses etmezlerdi. ahh ahh benim ilk günüm gibiydiler. ama ben 2. gün'de olaya dahil olmuş, muhabbetlere en açık fıkralarla, en bel altı esprilerle katılır olmuştum. kadınlar beni çok seviyor, gün'e geç kaldığım zamanlarda eve çocuk gönderip beni çağırıyorlardı. ortama getirilen yeni alınan, kocaya özel kıyafetlerin, iç çamaşırların haddi hesabı yoktu. ortalık adeta kerhaneye dönmüştü. ortamın en yaşlısı sevim teyze sanki manukyandı, direktifler veriyor, gençlik yıllarının fantazilerini anlatıyor, gençlere işi öğretiyordu. ben artık kayışı koparmış, kendimi aşmıştım.

    gündekilere annem de dahil olmak üzere ''sevim'in kızları'' adını koymuştum. bu ismi hepsi çok beğendi ve hemen benimsedi. gün'ler gün'leri kovalıyor, her gün'de sevim'in kızları muhabbeti yapılıyor, annem bana gün terliği alma konusundaki ısrarlarından vazgeçmiyor, gün'ler su gibi akıp gidiyordu. ta ki ben annemlerden ayrı bir hayata başlayana dek...

    son katıldığım gün'de artık kazandığım sınav nedeniyle başka bir şehirde yaşayacağım kesinleşmişti. bütün sapık teyzelere ve ablalar benden ayrılacağı için üzgündü ve işin garibi ben de üzülüyordum. tebrik edildim, dualarla tükürüklere boğuldum ve son gün'ü tamam lamak üzere yerime (annemin yanına) oturdum, içimden geldi çay servisine katıldım, yine kahkalaramız apartmanı inletti, muhabbet hep aynıydı ve hep eğlenceli. erken kalkmamız gerekiyordu ve salonun kapısına geldiğimde yüzümü onlara döndüm
    ''senin kocan leopar desenli seviyor, senin kocan jartiyer seviyor, seninki sana şunları şunları söylüyor, senin yatak odanın ışığı kırmızı'' diye ne biliyorsam döktüm ortaya, hep bir ağızdan dolu dolu son gülüşümdü onlarla...

    ve bu gün telefonum çaldı, arayan annemdi. telefonu açmamla anladım gün sezonu başlamış.. yine kahkalar apartmanı sallıyor :) ve yine arkadan sevim teyze' in sesi direktif vermeye kaldığı yerden devam ediyor. bi ara bana sesleniyor sevim teyze ''kız bu karılar iyice kudurdu, zapt edemiyorum nerdesiiiinnn ''

    ahahha sevim'in kızları, özledim beee sapık karılar :)
hesabın var mı? giriş yap