• kutsadığımız her$eyden daha ilkel & daha üstün.
  • (bkz: dejavu)

    - hmm..sanki daha önce de hayatta kalma isteği duymu$ gibiyim ?
    - olamaz selami..tuzağa dü$tük..burdan hemen çıkmalıyız
  • en buyuk icgudusel davranıs
  • " bir insana , uçurumun kenarında sadece ayaklarının sığabileceği kadar yer sağlansa ve orda sonsuzluğa mahkum edilse yine de yaşamak isteyecektir " dostoyevski. (bkz: suç ve ceza)
  • (bkz: #62922764)
  • bu hayatta kalma güdüsü, son ana kadar delice hayata tutunmak için çabalamak manyakça bir şey. çok ama çok hayranım bu tutunma hissine. bir de böyle gizlilerde duruyor, tam ihtiyaç duyulan anda ortaya çıkıyor ya, hastasıyım.
    çevreme bakıyorum, "hayat berbat, ölsem de bir şey fark etmez, zaten yaşamanın anlamı ne" ordusuyla çevrelenmişiz. çünkü mutsuzluktan delice korkup, yanındakiyle kıyasladığın mutluluğunda eksilme hissettiğin anda, hooppp hadi ölelim. *
    bu kıyaslama işine fena taktım kafayı ama o başka bir günün konusu.

    geçenlerde bir haber gördüm. mutlaka burada da başlığı açılmıştır, konuşulmuştur ama bulamadım şimdi.
    19 yaşında bir genç, kendine iş olarak, karadan 125 km uzaklıkta derme çatma bir balıkçı barınağında, karaya 6 ay boyunca hiç çıkmadan bir balık çiftliğinde çalışmayı bulmuş. zaten işin şartları anormal. durum bununla da kalmamış, çıkan fırtına ile barınak halatlarından kopmuş ve okyanusun açıklarına doğru sürüklenmiş. bu genç, tam 49 gün, içme suyu ve erzağı olmadan hayatta kalmış.
    hemen kendimi o gencin yerinde hayal ettim ve herhalde en fazla üç, bilemedin dört gün dayanırdım diye düşündüm. susuzluğu, sıcağı, soğuğu, açlığı, köpek balıklarını, sonsuzluk hissinin verdiği buhranı, zaman kavramını kaybedişi düşündükçe bile beynim karıncalanıyor, pes ediyorum.
    ama bu arkadaş hayatta kalmış. çünkü bazen bir sorunu yaşayarak çözmek, hayalimizdeki soruna karşı duyduğumuz korkuya göre daha kolay atlatılabilir oluyor. zihnimizde kurduğumuz bariyerleri o sorun fiziksel olarak karşımıza çıkmadan aşamıyoruz.

    bir de tabi en önemlisi bunun en temel güdümüz yani hayatta kalma güdüsü olması.

    viktor e. frankl, 2. dünya savaşı sırasında kapatıldığı toplama kampında yaşadıklarını anlattığı insanın anlam arayışı'nda şöyle diyor:
    "bir insan, acı çekmenin kaderi olduğunu gördüğü zaman, acısını kendi görevi olarak kabul etmek zorunda kalacaktır. bu onun tek ve eşsiz görevidir. acı çekerken bile evrende eşsiz ve yalnız olduğu gerçeğini kabullenmek zorunda kalacaktır. biz tutuklular için bu düşünceler gerçeklikten uzak spekülasyonlar değildi. bunlar, bize yararı olabilecek tek düşüncelerdi. bunlar, hayatta kalma şansımız asla yokmuş gibi göründüğü zamanlarda bile bizi umutsuzluktan korumuştur."

    her şeye rağmen yaşamak muhteşem bir şey. *
  • vicdan ile birlikte en buyuk belamiz. en azindan bazilarimiz icin.
  • hayatta kalma güdüsünün en açık kanıtlarından biri öldükten sonra da yaşamaya devam edeceğimize dair metafizik inançtır.
hesabın var mı? giriş yap