• hiç yazılmadan, en çok satanlar listesine girmiş bir kitap.
    (az önce barış özcan'dan dinlediğim hikaye.)

    1950li yıllarda new york'ta wor isimli radyoda, gece geç saatlerde yayınlanan bir programın sunucusu, her şey hakkında fikir sahibi olan, bilgisi olmadan görüş belirten çakma entelektüellerden çok sıkılmış. gece programında dinleyicilere şu teklifi yapmış. hadi sabah kitapçılara gidip olmayan bir kitap isteyelim. tamamen uydurma bir kitap, hikaye ve yazar belirlemişler. kitabın adını i, libertine koymuşlar. bir üçlemenin ilk kitabı ve 18. yüzyılda geçen bir hikayesi olsun demişler. yazarı için de ikinci dünya savaşına da katılmış bir oxford mezunu, frederick r. ewing. isminde bir yazar belirlemişler. ertesi gün bir çok insan kitapçılara gidip bu ayrıntıları belirlenmiş olan kitabı istemeye başlamış. sonra işler büyümüş. gazeteler, dergiler bu kitaptan bahsetmeye başlamışlar. işte o çakma bilgiçler de bu kitabı okuduklarını söylemeye başlamışlar. kimisi beğendiğini, kimisi beğenmediğini söylemiş. hatta bir köşe yazarı, hindistan'a yaptığı yolculuk sırasında kitabın yazarı ewing ile kahve içtiğini, hatta eşi ile tanıştığını da yazmış. bu fikrin ortaya çıktığı o radyo programının yayınlandığı geceden yedi hafta sonra kitap çoğu ülkede en çok satanlar listesine girmiş.
    sonunda bir araştırmacı gazeteci bu işin peşine düşmüş ve kitabı okumak için araştırmaya başlamış. nihayet böyle bir kitabın, yazarın olmadığını, o radyo programından ortaya çıktığını anlamış.

    sonra gerçekten de yayınevleri o radyo programcısına gerçekten böyle bir kitabı yazar mısın demişler. o da yazmış. sonra gerçekten de kitap en çok satanlar listesine girmiş.

    wikipedia

    barış özcan anlatımı
  • bugün barış özcan ile karşıma çıkmıştır. bir üstteki yazarın bilgilerinin biraz daha derlenip ekşi şeyler'de de yer alması gerektiğini düşünmekteyim.

    yukarıdaki entry'e ek olarak. sözde entelektüellerden birisi hindistan'a gidereken fredy ile tanştığını ve hatta karısı ile de konuştuğunu iddia etmiştir. (barış özcan'dan)
  • yüzyılın trolü. utanın utanın elde ne troller var. insanoğlunun güdülmeye ne kadar meyilli olduğu gerçeğinin kanıtıdır. okumuş insan sözüm ona güdülenler de. bu açıdan çok ironik.
  • edebiyat dedikoduları başlığına yaraşır kitap.

    üstteki entry'lerde belirtildiği gibi ben de barış özcan'ın bir videosunda gördüm. sürü psikolojisiyle bu denli büyük bir yalan söyleyen insan kitlesi ortaya çıkması şaşırtıcı. üstelik sadece radyoyu dinleyenler değil, dönemin köşe yazarları gibi ciddi kimseler de bu yalanı sürdürmüş.

    tabii 1900'lerin ortalarından bahsediyoruz. söylentilerin kolaylıkla yalanlanamadığı ve erişimin zor olduğu zamanlar. şu anda aynısı yapılmaya kalkışılsa, yalan olduğu 30 saniye içinde ortaya çıkar.

    o döneme şahit olanlar şanslıymış. düşünsenize edebi içerikli trollük yapıyorsunuz. kimseye hiçbir zararı yok. bununla kalmayıp o trollük, gerçeğe dönüşüyor. yani gerçekten de bu kitap yazılıyor. bu olayın filmi çekilse yeridir.
hesabın var mı? giriş yap